soslu tavuk
hyunjin, jisung, changbin, seungmin.
changbin
hayat bitti
hyunjin
noldu
changbin
o jeongin denen orosPucocunu gmren sijencm
jisung
ne
seungmin
jeongin denen orospu çocuğunu götten sikeceğim
demiş
jeongin kim amk
changbin
sik kırığı hyunjin'in ❤️
hyunjin
susar mısın aq
jisung
hyun
chang ne diyor
hyunjin
anlamadım ki
yarak yemiş galiba
changbin
minho tarotçu olmadığımı öğrendi
seungmin
amk malı ya bir işi de düzgün yap
changbin
ben bir şey yapmadım ki
neyse durun bir
ben bir şey sormaya geldim
minho arkasına bakmadan gidiyor
yüzsüz gibi arkasından mı gideyim
yoksa bırakayım mı
gitsem ne diyeceğim
bıraksam vicdan azabından ölürüm
evinde yangın çıktı bu arada
seungmin
git
***
Changbin, Seungmin'in mesajını okur okumaz telefonunu sol elinde tuttuğu mor poşetinin içine fırlattı. "Minho!"
Bay Dolandırıcı ne yapacaktı, ne diyecekti giden çocuğa?
"Bu bir sosyal deneydi ve 100.000 won kazandınız!" diye bağıracak hâli de yüzü de yoktu.
Belki de Tanrı, işine karıştığı için Changbin'i cezalandırıyordu. İyi de Changbin Tanrı'nın varlığına inanmıyordu ki!
Minho, Changbin'in kendisine seslendiğini duymuştu lakin onunla uğraşmak istemiyordu. Morali bozuktu, iyi hissetmiyordu ve bir an önce eve gitmesi gerekiyordu.
"Minho!" Changbin, birkaç adım ötesinde yürüyen gence yetişebilmek için alelacele yürüyordu.
Minho, isminin bir kez daha zikredilmesiyle durdu ve derin bir nefes aldı.
Sabrı sınanıyordu.
"Efendim?" Oldukça sakin bir şekilde yanıt verdi gri saçlı genç ve ardından da adımlarını durdurup Changbin'e döndü. "Bir şey mi söyleyeceksin?" diyerek aptalca bir soru sordu.
Biraz da Changbin tarafından kandırılsa pek sıkıntı olmazdı.
"Özür dilerim, sanırım yanlış anlaşıldım. Seni üzmek istemedim." Changbin kelimelerini süslemeye ihtiyaç duymadan, düşüncelerini ve hislerini gizlemeden tek nefeste konuştu.
Ancak süssüz cümleleri Minho'da bir etki bırakmamıştı.
Minho, konuşmadan önce derin bir nefes aldı. "Anlıyorum ancak şu an acelem var. Daha sonra konuşsak iyi olur."
Changbin, kendisiyle konuşmak istemeyen bu genci zorla konuşturamazdı elbet. Utana sıkıla "Tamam." demekle yetindi.
Birkaç saat önce konuştuğu Minho ile şu an konuştuğu Minho bir değildi. Çünkü o Minho burada değildi. Zaten bir olmaları çok mantıklı olmazdı.
Minho, Changbin'in cevabından sonra arkasını dönerek yürüyüşüne kaldığı yerden devam etti. Changbin ise bir müddet yürüyen genci izledi.
Sonra görüşmek üzere ayrılmışlardı fakat bir daha görüşemeyeceklerdi belki de. Bunun olmasını istemezdi Changbin. Kendisini izah edemeden olamazdı.
Minho'ya da söylediği gibi onu üzmek istememişti. Olayın bu duruma geleceğini tahmin etmemişti.
Minho'nun görüş açısından kaybolduğunu bile fark edemeyecek kadar düşüncelerinde kaybolmuş genç, kaldırımın ortasında boş boş durmaya son vererek bir otobüs durağı bulma amacıyla adımlamaya başladı.
**
jeongin
hyunjin
bir bakar mısın
*
1 senedir görüşmüyoruz
bölüm biraz kısa kb ancak birkaç gün içinde yeni bir bölüm atacağım
fic hakkındaki düşüncelerinizi buraya belirtebilirisiniz