Changbin, kahvesinden bir yudum daha aldı ve tam karşısında oturan Hyunjin ile göz teması kurdu.
"Kimse beni engelleyemez."
Kafeye oturduklarından beri Changbin, bir insan tarafından nasıl engel yediği hakkında arkadaşlarına dert yanıyordu. Hatta az önceki cümleyi belirli aralıklarla üç kez söylemişti. Bu da dördüncüydü.
Hyunjin, susmak bilmeyen arkadaşına cevap vermeden önce derin bir nefes aldı. "Changbin sesini kes artık."
Seungmin, Hyunjin, Jisung ve Changbin uzun uğraşlar ardından Jisung'un sosyal medya aracılığıyla görüp beğendiği bir kafede buluşmayı başarmışlardı.
Oturdukları kafenin iç tasarımı güzel ve ferahtı ancak konseptli kafe olduğundan mıdır bilinmez fiyatlar dudak uçuklatıcı tarzdandı. Porsiyonların küçük olduğundan bahsetmeye gerek yoktu.
Neyse, yapmışlardı bir hata işte.
Changbin elindeki kupayı masaya bırakmış Hyunjin'e cevap verecekken Jisung'un, "Al bir dal." demesiyle duraksadı.
Sincaba benzeyen genç yeni alındığı belli olan sigara paketini arkadaşının göz hizasında tutmuş, ondan gelecek tepkiyi bekliyordu.
Changbin, Jisung'un elindeki içi dolu paketi birkaç saniye inceledi. Ardından da, "Hayır teşekkürler." diyerekten bu güzel teklifi reddetmiş bulundu.
Genç adam iki hafta önce sigarayı bırakma kararı almıştı ve o günden beridir ne sigara içilen ortamda bulunmuş ne de sigara içmişti.
"Hadi." Jisung ısrarcıydı, Changbin'e sigara içirip iki haftalık başarısını yerle bir etmek istiyordu.
"Hayır."
"Evet."
"Hayır."
"Evet."
"Tamam be." Arkadaşıyla inatlaşmak istemeyen genç, pes ederek sigara paketini bir hışımla gencin elinden aldı.
Changbin, paketin ortalarından bir sigara seçip filtreli ucu dudaklarının arasına yerleştirdi ve çantasını karıştıran Jisung'u incelemeye başladı.
Diğer arkadaşlarını beğendiği gibi Jisung'u da beğeniyordu. Beğendiği bu çocukla çoğu zaman zıt düşüp kavga etseler de günün sonunda birbirlerine muhtaç oluyorlardı.
"Hyunjin veyahut Seungmin yapmaz böyle jestler sana, değerimi bil." Jisung fıstık yeşili çantasını, oturduğu sandalyenin koluna astı ve elindeki turuncu çakmağı Changbin'e uzattı.
Han sanki bugün biraz fazla nazik Jisung'un, dolandırıcı Changbin'den yapmasını istediği bir şey mi vardı acaba?
"Teşekkür ederim Jisung." Changbin, kendisine uzatılan çakmağı alıp yaktı ve dudaklarının arasında tuttuğu sigaraya doğru yaklaştırdı.
Sigaranın ucunu pipetle bir şey içiyormuşçasına içe doğru emdi ve çakmağın ateşiyle birlikte sigarasını içilebilecek hâle getirdi.
Changbin, turuncu çakmağı sahibine doğru uzatırken Seungmin'in, "Yok mu bize?" demesiyle dikkatini ona verdi.
"Sırayla." cevabını verdi Jisung ve diğer kurbanı Hyunjin'e yöneldi. "Buyur." Sigara paketini ve turuncu çakmağı sarı saçlı gencin önüne iteledi.
Hyunjin ve Seungmin sigaralarını yakıp sohbete dalmıştı, Jisung elindeki telefonuyla ilgileniyordu. Changbin ise elindeki zıkkımla birlikte camdan dışarıyı izleyerek hayatı sorguluyordu.
'Minho ve engel' konusu Jisung'un araya girmesiyle yarım kalmıştı. Hem Changbin engel yiyecek bir insan mıydı? Kimse onu engelleyemezdi. Minho onunla sonra görüşmek istediğini söylemişti. Bu da Minho'nun telefonunun bozulmuş olduğuna ve Changbin'i engellemediğine işaretti.
"Ne düşünüyorsun?" Changbin'in düşüncelerinden sıyrılmasına sebebiyet veren sesin sahibi Hyunjin'di. Seungmin'in telefonu çalmasıyla genç adam kısa süreliğine dışarı çıkmıştı ve bu durumda Hyunjin hâlâ tüm odağı telefonunda olan Jisung'la yalnız kalmıştı. Bence sessizce oturup arkadaşını beklemek yerine Changbin'le uğraşmalıydı.
"Yirmi dört yıllık hayatımda yediğim ilk engeli."
Hyunjin, Changbin'in verdiği cevaba karşın bir ergen edasıyla göz devirmek istemişti. Akşam eve gidip Minho'yu araması artık farz olmuştu. Yoksa en az iki hafta Changbin'i dinleyecekti. "Yarına engelini kaldırır, merak etme."
Changbin, Hyunjin'in sözlerine herhangi bir tepki vermedi. Onun yerine dün aklına gelen fikrini paylaşmayı tercih etti. "Biz ve Minho'nun olduğu bir grup açsana."
Hyunjin yüzünü buruşturdu. "Niye?"
"Hatta Jeongin'i de ekle." Changbin, sonuna geldiği sigarasını masanın üstünde duran çelik küllüğün alt tabanına bastırarak söndürdü. "Yüzleşmiş oluruz."
Hyunjin, Changbin'in dediklerini ve eğer bunları kabul ederse başına gelebilecek ihtimalleri birkaç saniye düşündü ve ardından, "Olur." cevabını verdi.
En kötü ne olabilirdi ki? Birbirlerini öldürecek hâlleri yoktu ya. Belki küserlerdi ya da davalık olurlardı.
"Beni eklemenize gerek yok." Jisung nihayet elindeki telefonu bırakıp sohbete dahil olabilmişti. "Bay Lee ile çok iyi anlaşıyoruz."
"Bay Lee'nin haberi var mı bundan?" Hyunjin güzel bir soru yöneltti Jisung'a.
"Var tabii ki geri zekâlı."
Hyunjin dili ile dudaklarını nemlendirdi. "Hiç sanmıyorum."
"Grupta görüşelim." Jisung, Hyunjin'e cevabını verdikten kollarını birbirine bağladı ve arkasına yaslandı.
"Hemen görüşelim." dedi Hyunjin ve pantolonun sol cebinde duran telefonunu bir çırpıda eline aldı. "Güzel bir grup adı bulsan iyi olur."
"Sen önce grubu aç, ben isim bulurum." Jisung, az önce sırtını yasladığı sandalyesinden aniden kalktı ve henüz gelmemiş olan Seungmin'in yerine oturdu. "Bu çocuk nerede ya?" gibi bir soru sordu ayıp olmasın diye.
"Gelir şimdi." Changbin, didişen iki arkadaştan birinin sorusunu yanıtladı. "Gelmezse ararım."
"Tamam Binnie." dedi Jisung ve Changbin'e havadan öpücük gönderdi. Jisung'un öpücüğünü istemeyen Changbin ise kollarını kalkan olarak kullandı ve öpücüğü başarıyla engellemiş oldu.
"Kırıcısın." Jisung kafasını sağa sola salladı.
Changbin tam Jisung'a cevap verecekken Hyunjin'in araya girmesiyle duraksadı.
Bugün iki kez lafı ağzında kalmıştı genç adamın.
"Tamamdır," Hyunjin önce Changbin'e, daha sonra da Jisung'a baktı. "Grubu kurdum. Şimdilik yalnızca yöneticiler mesaj gönderebiliyor."
Grup da kurulduğuna göre bu üç gencin Seungmin gelene kadar, "Nasıl bir mesaj yazsak?" konulu münazarası resmen başlamış demektir.
***
!! KAMU SPOTU !!
sigara zararlıdır!!! içmemeye çalışınız!!!