Minho'nun sabrı sınanıyordu.
Dolandırıcı olduğu yetmiyormuş gibi sanırım sapıktı da bu tarotçu! Bir insan kaç kere kovulabilirdi ki? Bu adam ne zaman kendisini rahat bırakacaktı?
"Defol git!" Bir türlü kapısından ayrılmak bilmeyen adama tekrardan sinirle bağırdı gri saçlı. "Daha kaç kere söylemem lazım?"
Polis mi çağırsaydı acaba?
"Minho..." Changbin, cümlesinin başında derin bir nefes aldı. Kapısına dadandığı bu genç adamın kendisine bağırması çok yerindeydi. "Lütfen kapıyı açar mısın?" Yumuşak bir ses tonuyla tekrardan sordu.
Changbin'in de Minho gibi sabrı sınanıyordu. Zor kullanmak istemiyordu. Bir kapıyı açmak bu kadar zor muydu? Hem Changbin'in neyi vardı ki? Yakışıklıydı, kaslıydı ve hayatında bir kere engel yemişti. Bence çok eğlenceli birisiydi de. Dizi izlemeyi severdi, kitap okumaya bayılırdı ve resim çizmeye çalışırdı. Çok güzel resim çizemese de çok güzel spor yapardı. Herkes hayrandı ona! Sürekli yardım isterlerdi ondan. Eminim Minho'da çok sevecekti onu. Tabii bunun için önce kapıyı açmalıydı. Kirli ama süslü kahverengi çelik kapıyı. İnsan arada silmeliydi evinin kapısını. Minho belli ki bir kere bile silmemişti şu kapıyı. Leş gibiydi, leş! Changbin bir dahaki ziyaretinde birkaç parça temizlik malzemesi getirecekti bu adama.
"Açamam!" Minho, Changbin'e son sözünü söyleyerek kapıyı kapatmaya yelteniyordu ki karşı tarafın kapıyı sertçe itmesiyle geriye doğru adımlamak zorunda kaldı.
"Açtın bile." Changbin, tüm gücüyle iterek açtığı kapının ardından kendisine nefretle bakan genci baştan aşağı süzdü. "Bunu sen istedin."
Changbin'in çileden çıkaran son hareketi üzerine Minho, işaret parmağını karşısındaki gence doğrultup, "Polisi arayacağım." dedi ve arkasına bakmadan odasına doğru ilerledi.
Minho'nun tehdidi ve bir anda gözden kayboluşu Changbin'i biraz şaşırtmıştı. Minho'dan daha farklı bir tepki beklerdi. 'Ne tür bir tepki bekliyordun Changbin, söyle!' demeyin çünkü Changbin size cevap vermeyecek.
Changbin, şaşırma eylemini sonlandırarak sonuna kadar açık olan kapıyı kapattı. "Minho!" diye de bağırmayı ihmal etmedi.
"Bağırma be!" Minho'nun sesinde umursamazlık vardı.
"Özür dilerim." dedi Changbin ancak kuru bir özürdü bu, söylemek için söylenen. Sadece kendini affettirmek istiyordu. Gerçi ne yapmıştı ki o böyle tepkiler alacak? Tabii ki hiçbir şey! Bu muameleyi hak etmiyordu. Polisle de uğraşamazdı hem.
Minho sayesinde düşünceleri allak bullak olmuştu. Gitse mi kalsa mı bilemiyordu.
"Defol git evimden!" Minho, katladığı pantolonları dolabına yerleştirirken Changbin'e cevap verdi.
Evet, şu an odasını düzenliyordu çünkü akşam arkadaşları ile buluşacaktı. Dikkatini Changbin'e veremiyordu. Ayrıca "zor"u oynaması gerekiyordu.
Changbin derin bir nefes alıp, "Ne hâlin varsa gör!" diye bağırdıktan sonra kahverengi çelik kapıyı açarak Minho'nun evinden çıktı ve merdivenlerden hızlıca inmeye başladı.
Açıkçası bu çocukla bir daha görüşmek istemiyordu. Son kararı buydu.
Evinin kapısının açıldığını duyan Minho, odasını toplamayı bırakarak alelacele girişe geldi ve kendisini duyacağından emin olduğu Changbin için son kez sesini yükseltti. "24 Nisan saat 17.45'te burada ol."
Changbin ise Minho'nun dediğine bir ergen gibi göz devirdi ve merdivenlerden inmeye devam etti.
***
saitamausta da bok gibi bir bölüm yazdı.
pcye vpn indirmeye üşeniyorum
ayrıca siz gençler de hiç yb sormuorsunuz😔
hâl böyle olunca da bana da ilham gelmiyor
vetpette kapalı zaten
iyi günler dilerim🔥