Multimedia'da karakterler var ^_^
--Ege'den--
Yetimhaneye geleli yarım saat oldu. Nerde bu çocuk? Burak'ın yatakhaneye alışık olmadığım neşesiyle girmesiyle içimden halay çektim.
--"Abi nerdesin?"
--"Dur olum dur. Çok mutluyum."
--"Noluyo lan?"
--"Hani ben geçen 18 yaşına girdim ya. İşte yetimhaneden ayrılacağım."
Bu dediğinin neresi iyiydi Allah aşkına? Ben ne yapacağım mal bu çocuk.
--"Abi neresi iyi? Burda napayım ben asfalt mı kemireyim? Ranzanın demirlerine kafamı mı sıkıştırayım?"
--"Dur abicim dur bi. Bak çok sevincen ama. Hani annemlerin birikmişleri vardı ya bankada. İşte onunla kirada ev aldım. Birikmiş iyi. Yağlı tabi. İşe de girdim yarın okuldan sonra başlayacağım. Seni de yanıma almama izin verdiler. Olum eve çıktık beraber lan!!"
Bunu duymamla iç sesim mahmut tuncerle kanka olmuş çoktan onunla notaları saymaya başlamıştı. Do mi fa sol la si do lo lo!-yazar iyi değil- Çocukken kurduğumuz hayallerden biri gerçek oldu!! Sonra galiba beraber halay çekmişiz,haberim yok. Akşam oldu ama cuma günü çıkmamıza izin verdikleri için bi süre daha burdayız. Aman ne güzel(!)
Aslında bugün Burakla Kayra hakkında konuşacaktım ama yeni gündemimizden buna zaman kalmadı. Bunları düşünürken kendimi uykuya teslim ettim.
~~~~~~~~~
Bütün hafta boş geçti. Yani pek aksiyon yaşamadık. Kayra'nın anneme benzemesi beni ona çekiyor.
Annemin saf tavırlarıyla tamamen aynı oluşu beni ailemle olan anı denizine çekip boğuyor. Bundan şikayetçi olduğumu söyleyemem. Kayra sayesinde ilk aşkımın yüzünü unutmamak için geceleri yatmadan önce hep onu hayal etmem gerekmiyor son günlerde. Sanki annem karşımdaymış gibi. Ne saçmalıyorum nen yine? Böyle arada geliyor bana duygusallık. Bi dakika geçer şimdi. 59,58,57,56,55,54,53,52,51,50................3,2,1. Bak geçti şimdi. Bu arada hala Burakla, Kayra hakkında konuşamadım. Artık yeni evimizde konuşurum. Napalım. Sonunda hazırlıkları tamamlayıp yetimhanedekilerle vedalaştıktan sonra çıktık. Bahçeden çıkarken yıllarımın geçtiği bu acı ve anı dolu yere hiç özlemeyecekmişçesine baktım.
~~~~~~~~~~~
--"Nerde lan bu ev? Burak ne biçim yerden kiralık bakmışsın , yürüye yürüye ayaklarım şehadet getirdi."
--"Geldi abi işte ne söylendin be!"
Girdiğimiz sokak fakir olduğu belli olan insanların yaşadığı sokaklardan birine benziyordu. Sokağın hemen girişindeki eski ve tek katlı eve doğru yürümeye başladık. Bu evi alabildiğine şaşmamak lazım. Bu evle Ajda Pekkan yaşıt gibi gözüküyor. O kadar yaşlı yani.Olsun buna da şükür diyelim. Tamam aşık olmayın bana biliyorum çok mütevaziyim. Anahtarı kilide soktu ve sonunda eve girdik. ŞÜKÜR! Vay arkadaş evi eşyalı kiralamış lan! Bi de eşya parasıyla uğraşmayacağız şimdi.
Eşyaları bi kenara fırlattık ve koltuğa bodoslama daldık. Biraz telefonumu karıştırdıktan sonra ben odami aramaya başladım. Burak da yayılmasına memnuniyetle devam etti. Kayra hakkında yarın konuşuruz artık. E mağlum yoruldum uyumam lazım. Bir kapıdan girdim. Kesin bu! Tuvaletmiş lan. Ben demiştim burası değildir diye dimi!
--"Lan Burak! Nerde lan benim odam?"
--"Ya arkadaki oda işte!"
--"Hee taam!"
Amağn beğ benim oda sokağın içine dönükmüş. Neyse. Oha! Odaya bak lan! Aslında pek beğenmedim ama... Ne yalan söyleyeyim,yetimhaneden iyi yani şimdi. Siyah yatak beyaz küçük bir dolap ve siyah bir masa vardı odada. Tam bağa göre. Neyse kırolaşmayayım ben. Salon demeye bin şahit isteyen odaya gittim ve bavulumu aldım. Sonrası mağlum. Odama girip kıyafetlerimi sanatsal bir şekilde boşalttıktan sonra eşofman altımı giydim. Tabii ki üst giymiyorum. Olum 3-4 tane tişörtüm var zaten. Mundar mı olsunlar? Camı da açtıktan sonra yatağa resmen bodoslama atladım. Ben aslında hemen uykuya dalamam ama yani şimdi çok yor......-arkadaş uyuduğu için devam edemedi sjdks-
~~~~~~~~~~~~~
--"Eve gidince size ne yemek yapayım meleklerim?"
--"Anneee, Melek ne yağ!? Biz çocuk muyuz Allah aşkına!"
--"Evet?"
--"Tamam ama yüzümüze vurmana gerek yoktu bence."
--"Tamam koca adam tamam şimdi söyleyin ne yemek yapayım size?"
--"Hmmm kıymalı börek!"
--"Güzel seçim beyefendi!"
Tam o anda bu aile tablosu acı bir fren sesiyle hiç tamir edilmemek üzere kırılır. Arabaları yol kenarındakı taşlarda kayarak takla atar.
--"Anneğğğ!!"
~~~~~~~~~~~~~
--"Aaaaahhhh!!"
Kan ter içinde bağırarak uyandım. Siktir. Yine o rüyalar mı? Umarım devam etmez ve hastalık tetiklenmez. Yoksa artık gerçekten dayanamam. Ah yine o tanıdık ama hiçte hatırlamak istemediğim baş ağrısı beynimi istila etti. Umutsuzluk ve acıyla yutkundum. Ama boğazım ciddi anlamda çok acıdı. Galiba bir damacana su içsem çok iyi olacak. Gözümü ovuşturarak mutfağa gittim. Tam bardağa su koyuyordum ki acı bir frenle elimdeki bardak yere düşüp parçalara ayrıldı. Kırıkları umursamadan üstlerinden geçtim. Ayaklarımın kanamasını hissetmiyordum. Sanki kötü bir şey olacağını hisstemiştim. Sanki sanki birazdan göeceğim şeye karşın bu acı bir hiçmiş gibi.Şimdi de o kötü şeye koşuyordum. Sokağa koştum. Biraz yaklaşıp kim olduğuna baktım. Yerde yatan kişiyi görmemle kalbimden bir şey kopup havaya karıştı.Evet canlar! Bölüm hakkında yorumlarınızı bekliyorum! ^_^
Yanlışım varsa özgürce söyleyin lütfen. Bu arada benim bi kurs olayım var bu yüzden bölümler hafta sonuna doğru gelecekler.
Başka başkağğ. Başka bişey yok galiba. Buldum! Sizden hikayeye en uygun şarkıları istiyorum. Son olarağğk,
Voteleyin pls. ^_^
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BİR GARİP HAYAT
Novela Juvenil"Birbirine yabancı iki insanın yaraları birbirini ne kadar iyi tanıyabilir?" ve "Bir hikayenin sonu ne kadar kötü bitebilir?"