Sevgili

139 7 9
                                    

İyi okumalarr

Başıma saplanan ağrı,vücudumun sızlaması ve barlas'ın beni sımsıkı sarması ile gözlerimi açtım

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Başıma saplanan ağrı,vücudumun sızlaması ve barlas'ın beni sımsıkı sarması ile gözlerimi açtım. Gözlerimi açtığımda barlas'ın güzel yüzünü gördüm. Yerimde çok rahattım ama kalkıp yatağa toplamamız,bana telefon almamız ve benim ilaç içmem lazımdı. Daha okula gidicektim. HASSİKTİR OKUL VAR. Yataktan birden çıkınca başım dönmüştü.

"Sarışın, gel hadi kollarıma daha erken"
"Barlas dersim var dersim". Dolaba koşup kıyafet aramaya başladım eğer telefonum olsaydı sofia beni uyandırırdı ama telefonum dün orda kalmıştı. Dolaptan bir etek ve üstüne bir sweet aldım. Yatağa baktığımda kan olduğunu gördüm. Barlas hala uyuyordu.

"BARLAS KALK" giyinirken bir yandan barlası uyandırmaya çalışıyordum. Tek gözünü açıp bana baktı,yatakta doğruldu.
"Nereye gidiyorsun sarışın,dünden sonra hamilelik testi mi alıcaksın" evet bunu düşünmemiştim işte, ya hamile kalırsam.
"Derse geç kaldım,kalkta giyin" aynanın önüne geçip saçımı hıphızlı taradım.
"Sarışın gitmesen bir şey olmaz bence" kaşlarımı çatıp barlasa baktım,o okula bursla girdiğimi unutuyordu.

"Sende kalk eve git" ayak üstü çok fazla emir vermiştim,gitsin istemiyorum aslında. Bana iyi geliyor. Onun kollarında kendimi güvende hissediyorum. Ben yüzüme hafif hafif renk verirken barlasta altına şort giydi.

Aynadan ona baktığımda ne kadar yakışıklı olduğunu farkettim,dağınık saçlarıyla ve çıplak vüduyla içimde tekrardan kelebeklerin canlanmasına sebep oldu. Arkadan bana yaklaştı ve kolunu belime sardı,saçlarımı boynumdan çekti ve açıkta bıraktığı yeri öptü. "Sevgilim" o kadar içten söylemişti ki sevgili olduğumuzu sandım. Cidden biz şuan neydik.

"Sevgili miyiz"
"Sen hep benim sevgilimdin"
"Çıkma teklifi bile etmedin" suratımı asıtım ve çantama yürüdüm,içine bir kaç defter daha ekledikten sonra son kez barlasa baktım.  Yerde duran pantolonun cebinden küçük bir kutu çıkardı. Yüzük kutusu.

"Madem sensin o.
Madem sevmeksin,gülmeksin,yaşamaksın.
Madem yüzün yüzümde,sesin sesimde,yüreğin yüreğimde.
Madem milyarlarca ihtimal varken rastladık birbirimize.
Madem sevdik birbirimizi.
Sevgilim ol bırakma bizi"  galiba ağlıyacağım. Gözüme yaşlar dolarken başımı salladım. Barlas yüzüğü parmağıma taktı ve dudağıma küçük bir öpücük kondurdu.

"Bu anı bozmak istemem sarışın,ama dersin başlamak üzere". Sıçtın ama içine.
"Seni bırakmak istemiyorum ". Gözümden akan yaşı sildi "eve geldiğinde ben burda olucam sarışın. Hep burda olucam"
Başımı salladım ve daireden çıktım. Kapıyu kapattığımda sofi'yi gördüm.

"We are late(geç kaldık)" beraber koşar adımlarla merdivenleri indik. Ben psikoloji okuyorum,sofi ise tıp okuyor.
"Did you talk to Defne?(defneyle konuştun mu)". Beni neden aramıyor yada mesaj atmıyor diye düşünüyorum aslında ama bu hiç bir şey ifade etmiyor benim için,çünkü defne beni merak etseydi arardı yada mesaj çekerdi. İkisinide yapmadığına göre artık önemsemiyor beni.

"What were the sounds last night?(dün geceki sesler neydi)". Sorduğu sorunun verdiği utançlıkla kafamı yere eğdim.
"I didn't make the sounds.(sesleri ben çıkarmadım)" yalan hepsini ben çıkardım.
"So be it(öyle olsun)". Okula yaklaştığımızda ayağıma çarpan telefonla,yere düşen telefonumun hala orda olduğunu anladım. Şaşırsamda yere eğilip telefonu elime aldım.

Sofia'yla okula vardığımızda üçüncü ders çoktan başlamıştı. Sofia kendi sınıfına koşarak girdiğinde ben ise kapıda durup telefonu açmaya çalıştım. Telefonun şarjı bitmiş olmalıydı kafeteryaya gidip telefonu şarj etmem gerekiyordu. Dersi boşverip kafeteryaya yürüdüm. Telefonu şarja takıp çantamdan ders kitaplarımı çıkardım. Pskilojik bozukluklar kitabımı cıkardım ve tekrar yapmaya çalıştım.

Neredeyse kırk dakikanın sonunda telefonum şarj olmuştu. Şanslıyım ki üçüncü dersler her zaman seksen dakika oluyordu. Telefonu açınca yabancı numaranın beni tam elli iki kez aradığını gördüm. Mesaj atmamıştı sadece aramıştı. Bunu üzerine aklıma defne olabiliceği geldi,telefonu kulağıma dayadım ve karşı tarafın açmasını bekledim. Beşinci çalıştan sonra telefon açıldı.

Defne

Yarene yaklaşık iki gündür ulaşmaya çalışıyorum fakat telefonunu açmıyor. Ayhanı artık zapt edemiyordum. Evde sürekli sarhoş bir şekilde dolaşıyordu,yarenin kıyafetlerini o kadar çok koklamıştı ki kızın kokusu gitmişti artık.
Ve ben bir aptallık yaptım,ayhana yarenle konuşabileceğini söyledim. Tabiki ayhana bunu iki gün önce söylemiştim ama ayhan yaren neden telefonu açmıyor diye başımın etini yemişti. Ayrıca denizle beraber hala yarenin yerini arıyorlar.

Düğün günü o odada konuştuklarımızı yaren ve benden başka kimse bilmiyordu fakat unuttuğum bir şey vardı. Kamera vardı o odada ayhan kamera görüntülerine ulaşmıştı ve benden sürekli hesap soruyordu,bağırıyordu,tehdit ediyordu. Fakat ben sadece telefonda sesini duymasına izin vermiştim.

Ayhan içki içerken yarenin fotoğrafına bakıyordu. Bende yarene ulaşamaya çalışıyordum. O sırada bir şey oldu ve benim telefonum çaldı. Ayhanla aynı anda telefona baktık ve arayan kişinin yaren olduğunu gördük. Ayhan telefonu benden önce aldı ve yanıma uçtu.

"Sesini çıkarmayacaksın,sadece dinleyeceksin tamam mı "
"Defne,seni şuan öldürebilirim biliyorsun değil mi? Kaşınmada aç şu telefonu "
Telefonu açtım ve hoparlöre aldım.
"Alo" sesi geldiğinde kalbim güm güm atıyordu ayhana baktığımda ise ful dikkat telefona baktığını gördüm.
"Yaren"
"Defne" o an yüzümde gülümse oluştu, ayhanla göz göze gelince ayhanın gözlerinin parıldadığını gördüm.
"Çok özledim seni yaren,nasılsın napıyorsun" ilk soracağım şey tabiki bu olmazdı ama yanımızda ayhan vardı.
"İyiyim defne,iyiyim kafetaryada oturuyorum. Asıl orası nasıl,ayhan sinirli mi hala". Ayhan yarenin ayhan dediğini duyunca gözünden bir damla yaş aktı. Kaşlarımı çattım ve konuşmaya devam ettim.

"Evet yaren,seni çok özledi. Her gün tişörtlerini kokluyor". Ayhanın çatılan kaşlarıyla söylememem gereken bir şeyi söylediğimi anladım. "I wasn't the only one who loved your scent(kokunu seven tek kişi ben değilmişim)" diye bir cümle duyuldu telefonda.
Ayhan o erkeğin sesini duyar duymaz ayağa kalktı ve sehpada duran içki bardağını duvara fırlattı.
"Defne kapamam lazım" dedi ve telefon kapandı.

Telefonu elimden alıp telefonuda duvara fırlattı ayhan. "BENDEN BAŞKASI KOKUSUNU İÇİNE ÇEKEMEZ"
"Sakin ol"
"NASIL SAKİN OLAYIM DEFNE,KAÇTIĞI YETMİYORMUŞ GİBİ BİRDE SEVGİLİ Mİ YAPTI" ayhan duvara yaslandı ve elleriyle kafasına vurmaya başladı. İçim bir tuhaf olurken ayhan kısık sesle konusuyordu. "Benden başkasını sevemez..hayır defne sevmez değil mi?"  Bana sorduğu soruyu cevapsız bıraktım ve yanına oturdum.
"Defne,ne zaman gelecek yaren yada ben onu ne zaman bulacağım. Çok özledim onu,onunla yatmayı kokusunu içine çekmeyi,sarılmayı,öpmeyi çok özledim.."

Sözlerin bittiği yere gelmiştik.

Umarım beğenmişsinizdir.
Yazım hatası varsa özür dilerim.
Öpüldünüzz 💗🫶🏻

UmutWhere stories live. Discover now