özlem

86 4 1
                                    

İyi okumalar

Yaren

Defne'nin telefonunu kapadıktan sonra bana laf atan dallamaya cevap vermeden masadan kalktım. Bu aralar amerikada türklere karşı çok büyük bir şiddet vardı,geçen hafta iki türk vatandaşını öldürdüklerini duydum. Evden aceleyle çıkmıştım ama şuan eve koşarak geri dönüyordum.

Üniversiteden çıktığımda nefeslenmek için banka oturdum. Kafamı geriye doğru yasladım ve düşünmeye başladım. Acaba kaçmasaydım nasıl olurdu diye. O sırada önümde bir gölge belirdi,kafamı kaldırıp baktığımda barlas tüm muhteşemliğiyle karşımda duruyordu.

"Sarışın,defneyle konuşma iyi geçmedi mi "
"Bilmiyorum tuhaf bir konuşmaydı. Bunaldım"
Elinde tuttuğu sigarayı yere attı ve ayağıyla ezdi. Elimden tuttu ve beni kaldırdı. Aptal aptal gülünce çok yakısıklı olduğunu farkettim.
"Seni çok seveceğin bir yere götüreceğim"
"Nereye götüreceksin" arabaya doğru yürürken elimi,eline geçirdi.
"Gidince görürsün sarışın"

Arabaya bindik ve "çok seveceğim" bir yer olan o yere gitmek için yola koyulduk. Yaklaşık bir buçuk saat gibi bir süre içinde büyük bir binanın önünde durduk. Avm gibi gözüken ama avm olmayan bir binaydı.

Barlas inip kapımı açtı bende arabadan inince kapıda yazan yazıya baktım. "Metropolitan Museum of Art, New York"
Diye bir yazı vardı. Beni müzeye getirmişti hemde sanat müzesine.
"Müzeleri çok sevdiğini biliyorum,burayıda seversin diye düşündüm" barlas'a döndüm ve boş bir ifadeyle baktım. Yüzü anında telaş içinde bir ifadeye bürünürken "sevmedin mi?"

Biraz daha bekleyip birden dudağından öptüm. Şaşırsada karşılık vermişti " bundan daha güzel bir yere getiremezdin beni"
Yüzünde oluşan gülümseme içimi ısıtırken "hadi içeri girelim" dedim.

İçeriye girdiğimizde bu müzenin bir günde gezilmeyecek kadar büyük olduğunu fark ettim. Eğer bakmak istediğimiz eserlerin sayısını azaltmazsak benim gibi müze aşığı olan birini bile bunaltabilirdi.

Hasat zamanı (Pieter Bruegel)
Tablo hasat yapmaktan yorulmuş olan insanları resmediyordu.
Woman with a lute (Johannes Vermeer)
Tablo pencerenin yanında oturan udalı bir kadını resmediyordu.
Sokrates'in ölümü (Jacques-lois)
Bu tabloda ise Bazı Atinalılara karşı düşüncelerini ifade etmesi ve gençlerin ahlakını bozma suçlamaları sonucunda baldıran zehri içirilerek ölüme mahkûm edilen Yunan filozof Sokrates'in ölüm sahnesini temsil eder.

Bunun gibi daha bir çok tabloya bakmamız tam üç saatimizi almıştı. Barlas müze gezmekten nefret etsede ben seviyorum diye katlandı. Biz üç saatin sonunda eve gitme kararı almıştık ama oda barlasın zoruyla olmuştu. Çünkü müze bitmiyordu o kadar çok sanat eseri ve tablo vardı ki ben bakmaya doyamıyordum.

"Çok güzel bir gündü,teşekkür ederim "barlasın boynuna sarıldım oda beni belimden sımsıkı sardı. Arabaya bindiğimizde başımı cama yaslayıp uyumayı tercih ettim.

Barlas

Yaren uyuyordu ve ben onu uyurken izlemeyi çok seviyordum. O güzel dalgalı saçları ve o güzel kokusu beni cezbediyordu. Arabanın camını açıp sigara yaktım. Cebimde telefonum titrediğinde arayanın abim olduğunu gördüm. İlk başta açmam istemesemde açtım,ben tam alo diyecekken yarenin uyanmaya başladığı gördüm ve telefonu kapattım.
Sigarayı camdan açıp attım. Arabadan inip yareni kucağıma aldığımda yine o mis kokusu burnuma doldu. Eve geldiğimizde yareni yatağına yatırdım. Son kez güzel yüzüne bakıp evden çıktım.

Ayhan

Up uzun geçen aylardan sonra ilk defa yarenimi görücektim. Benden kaçmasını hala hazmedememiştim fakat onu yanıma alınca bunun cezasını çektiricektim. Yareni kaçırma girişiminde bulunmadan önce burada neler yapıyor diye bakmak için yanına yani new york'a gelmiştim. Barlasla olan ilişkisi beni deli ederken birlikte olma ihtimali,yarene dokunmus onu öpmüş olma ihtimali bile beni yanına getirmesi için bir nedendi.
Yarenin kaldığı binaya barlas kucağında yarenle girince arabadan inip onu dövmemek için çok çaba sarf etmiştim.

Barlas binadan çıkınca benim adamım barlastan yarenin evinin anatharını alacaktı. Adamım barlasa çarpıp anatharı aldığında kalbim yerinden çıkacak gibi oluyordu. Yareni görücektim. Hemde aylar sonra. Anahtarı alıp apartamana koştum. Dairenin önüne geldiğimde yarenin ayakkabılarına bakıp gülümsedim. Yavaş ve sessiz bir şekilde dairenin kapısını açtım ve içeri girdim. Ses yoktu. Evin küçük oluşu gözümden kaçmamıştı.

Yarenin odası olduğunu tahmin ettiğim odaya girince yatakta uzanan yareni gördüm. Küçük bedeniyle orada yatıyordu. Odanın kokusu yaren gibiydi,cok güzel kokuyordu. Yavaşça yanına yaklaştım. Yatağa oturduğumda yaren hareket edip belime sarıldı. Anlık ne yapacağımı bilememiştim. O kadar özlemiştim ki güzel yüzünü,saçlarını,kokusunu,dudaklarını öpmeyi..
Yavaşça kolunu çektim,cebimden çıkardığım eteri pamuğa döktüm. Yarenin burnuna uzun bir süre tuttum. Bayıldığından emin olunca kucağımda yarenle arabaya yürüdüm..

Uzun bir suredir yazmadığım için yazmayı unutmuşum 😵‍💫
Umarım beğenirsiniz
YENİ YILIMIZ GÜZEL GEÇER İNŞ

UmutWhere stories live. Discover now