03

479 35 38
                                    

Ne o konuşuyordu ne de ben. Pencereye doğru yaklaştım ve dışarıya doğru baktım havalar gittikçe soğuyordu yakında kar yağacak olması beni açıkçası çok mutlu ediyordu tabikide yazı daha çok seviyordum ama kışın yeride bende ayrıydı. Bedenimi cama yaslayıp onun yüzüne bakarken oda kendini masaya yaslamış bana bakıyordu.

"Halinden memnun gibisin açıkçası benimle yalnız kalmayı bu kadar çok istediğini bilmiyordum."

Ağzım şaşkınlıktan açılırken hızla kaşlarımı çaktım ve konuştum.

"Hiçte bile sizin konuşmanızı bekliyordum. Artık söyleyecek misiniz?"

"Çok zor birşey deil canım sadece anahtarı kendin almanı istiyorum."

Profesör'ün kafasında bir sorun mu vardı yani görev dediği şey bu muydu anahtarı ondan almammı. Eliyle cebini iki kere vurunca bakışlarım oraya çevrildi. Cebinden benim almam gerekiyordu peki ben bunu nasıl yapacaktım. Onun cebine elimi sokamazdım olası bir durumda farklı bir hareket yapabilirdi zaten mümkün olduğunca ondan uzak durmaya çalışıyordum.

Aklıma gelen bir fikir ile kısa bir gülüş sundum o benim kendisine güldüğümü zannedip sırıtırken. Yavaşça ona yaklaştım. Her bir adımımda beni dikkatle süzüyor ve yutkunuyordu. Aramızda bir adımlık mesafe kalınca artık yüzlerimiz çok yakındı masada hafif kambur durması onun ile benim az da olsa boy farkımı azaltmıştı. Gözlerime daha sonra ise dudaklarıma bakarken bende aynı şeyi ona yapıyordum bir eliyle cebini tutması dışında hiçbir sıkıntı yoktu dikkatlice masadaki kahve fincanın elimi uzattım. Onu yavaşça kendime çektiğimde sırıtması dahada büyüdü bende ona gülerken elini cebinden çıkardı ve fincanı tutan elimi tuttu.

"Hadi ama bu kadar aptal olduğumu düşündüğüne inanamıyorum."

Yüzümdeki sırıtış kaybolurken. Sinirle ona bakmaya devam ettim o ise halinden memnunmuş gibi hala gülümsüyordu. Cıkcıklayarak konuştu.

"Bu kadar kolay alamazsın o anahtarı."

Oflayarak sandalyeye oturduğumda gülüp koltuğa bıraktı kendini.

"Sizi şikayet edeceğim beni burda zorla tutamazsınız."

"Zorla tutmuyorumki sen şuan cezalısın."

Sandalyeden kalkıp kitaplığı doğru yürüdüm bir şekilde o anahtarı alacaktım ama o uyanıkken olmazdı. Kitaplığı karıştırırken siyah bir defter dikkatimi çekti.Elime alıp incelediğimde hiçbir detayı yoktu dümdüz defterdi. İçine açıp okuyacakken dur diye bir ses duydum.

Arkamı dönmemle profesörün bana doğru geldiğini gördüm elimdeki defteri arkama sakladım ve gelmesini bekledim.

"O defteri hemen bana veriyorsun küçük hanım!"

İkazı ile ilk defa eğlendiğimi hissettim bu demek oluyorduki içinde yazan şeyler onun için önemliydi gülerek ondan kaçtığımda peşimden geliyordu.

"İstersem onu senden iki dakika içinde alabilirim ama zoru kullanmak istemiyorum bu yüzden ver onu bana."

"Hayır."

Diyerek güldüğümde kaçmak için yer arıyordum. Köşeye sıkıştığımı bildiğim halde elimdeki defteri ona uzatmadım. Beni duvarla kendi arasına sıkıştırdığında bu sefer o hafif bir şekilde sırıtıyordu.

"Bazen gerçekten küçük bir çocuk olabiliyorsun hadi ver şimdi."

"Tıh hayır bir şartla veririm."

Ellerini iki yanıma koyup yüzünü iyice bana yaklaştırırken hafifçe kafasını eğmişti.

"Anahtarımı istiyorsun."

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Sep 24, 2023 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Dark Paradise (Tom Riddle & Murphy Parker) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin