"Dede sana bir soru sorabilir miyim"Yaşlı adam atölyesinde dikiş yaparken yanına meraklı torununu da almayı ihmal etmemişti . Zaman zaman dede- torun bu mekanda çokça vakit gecirirlerdi. Küçük kız çocuğu ona işinde yardım eder ve yaptığı şeylerin tekniğinde öğrenmeyi kendine sorumluluk sayardı .Torunlarının hepsini ayrı ayrı seviyor fakat arasında en dikkat çekeni ve farklı olanin Hande olduğunu anlamisti. En az kendisi kadar yetenekli ve temiz mizaçlı bu kız çocuğuna baktıkça içinde yeni umutlar yeseriyordu.Onda geçmişinin ve karakterinin izlerini görüyordu. Ama bu beklenmedik sorusuyla dikiş makinasını durdurup tüm odağını gülümseyerek miniğine vermişti:
"Tabikide sorabilirsin canımın canı neymiş bakalım sorun hemen çözelim emi!".
Küçük kız çocuğu konuya nereden başlayacağını bilmiyordu. Soracağı sorunun karşısındaki insanda nasıl bir etki bırakacağını düşünüyordu. Ama bir adım atmadan rahatlaması mümkün değildi .Korkarak başını eğmiş ve biraz utanç dolu bir sesle:
"Ben uğursuz ve lanetli miyim dede?".
Yaşlı adam küçük kız çocuğunun sorduğu soruya ve acınası haline iç çekerek bakmıştı. Ama böyle eli kolu bağlı da duramazdi. Hemen bacağını patpatlayarak torununu yanına çağırdı. Saçlarını okşayarak elini çenesine koymuş ve kendine çevirmişti:
"Bir daha birisiyle konuşurken asla başını eğme tamam mı ? Bu senin korkak olduğunu gösterir. Soruna gelecek olursam öyle değilsin lakin senin böyle düsünmene sebep olan durum nedir yavrum?"
Küçük kız çocuğu dedesinin söyledikleriyle badem gözleri dolmuş ve ona bakarak anlatmaya başlamıştı:
"Mesela annem bana nedenini bilmediğim halde iğrenerek bakıyor sadece o değil ailedeki herkes öyle davranıyor.Ama sen davranmiyorsun. Babam bana adımla değil "öteki" diye sesleniyor. Ama Salihaya Ömere yada Elif'e karşı bunu yapmıyorlar. Birde başımıza bir musibet gelmesinin sebebi aslında benim hayatta olmam mış.Bu yüzden beni sucluyorlar. Ne yalan söyleyim bazen bende öyle düşünüyorum. Sana sormak istedim sadece . Kızdın mı bana? "
Yaşlı adam gergin ortamı dağıtmak için torununu kucağına alıp ona şefkatli bir şekilde bakarak söze başlamıştı :
"Hayır asla kızmadım badem gözlü kızım benim. Sen aksine olduğun yere huzur ve mutluluk getiriryorsun. Ailedekilerin dediklerinin zerre bir faydası yok. Asla bunun için kendini üzme ben konuşurum gerekirse senin için onlarla".
"Yok yok sakın konuşma . Daha fazla kızarlar bana sonra. Ben sana bir soru daha soracağim".
"Sor bakalım meraklı bıdığım ?".
"Diğer insanlardan Farklı olmak suç mu yoksa iyi bir şey mi?".
"Bak yavrum farklı olmak hem bizim elimizdedir hem değildir. Yani elimizde olmayan kısmı nasıl dünyaya geleceğimizdir. Bunu ancak yaratıcı bilebilir. Büyümeye başladıgımızda ise birşeyleri ayırt etmeye ve seçmeye başlarız. Böylelikle hayatımız şekillenir.Herkes aynı kişilikte olamaz kızım. Farklı olmak Tanrının insana verdiği büyük bir sorumluluktur . Bazıları bunu ceza sayar bazıları lütuf. Aslında senin durumunda böyle. O da seni anlattığım gibi yarattı. Fiziken hemcinslerinden farklı olabilirsin lakin ruhi anlamda neredeyse aynı özelliklere sahipsin .İnsanların hayatta imtihan edildikleri şeyler olur. Sende bununla başa cıkmaya mecbursun. Ama bunu yaparken ne kendini ne de yaratıcıyı suclamalisin.Ne olursa olsun zorluklarin üstesinden gelmeli ve kendini her halinle sevmelisin. Bunu yapmadığın sürece hayatta dik durmazsın.Biliyorum sana bu anlattıklarım masal gibi geliyor. Fakat zamanla anlayacaksın . Şu sözümü sakin unutma "her dert devasiyla gelir ".İnsanlar hasta ve şifacı olarak ikiye ayrılırlar. Sen deva bulmaya yüz tutmuş bir hastasın. İlacinda bir şifaci insanda gizli.".
"Benim için gerçek şifaci olduğunu nasıl anlayacağım dede?"
"Birbirinizi buldugunuzda sanki daha önce tanişıyormussunuz gibi hissedeceksiniz. Sonra ise kopamayacaksiniz. Çünkü ruhlariniz ikinizden başkasına açılamaz şekilde mühürlenmiste ondan".
"O gün yanımda sen olacak mısın peki dede?".
"Hayat bir hırsız gibidir yavrum. Aniden güzel anıları ve insanları sonsuza kadar çalmak üzerine kurulmuştur. Ne zaman gideceğim belli olmaz lakin burda olduğum sürece sana kimse dokunamaz Anlaştık mı ?"
"Söz mü?"
"Söz!"
Küçük kız dedesinin anlamlı sözleri ile az önceki hüzünlü ve utanç verici halinden arınmış ve rahatlamış hissediyordu. Şimdi ise ona güzel gamzeleriyle bakarak Tanrısına böyle bir insanın soyundan geldiği için sükrediyordu. Onun gibi bir dedeye sahip olduğu için kendini şanslı sayıyordu......
Aklına gelen anılarla gözleri dolmuştu genç kadının. O konuşmanın arasından yıllar geçmiş fakat ne dedesinin bahsettiği şifaciyla karşılaşmış ne de kendini sevmeyi becerebilmisti. Mesleki başarısından başka pekte bir yol kat edememişti. Bunun yanında bitmeyen yalnızlığı ve acıları onun peşini birakmiyordu.....
----------------------------------------------------
Kadın Cinayetleri Asayiş Büro Amirliği
Saat 22.37
Ekip yapılan uzun mesai ve istişareden sonra yavaş yavaş dağılmıştı. Zehra ise Ofiste kalmayı tercih etmişti. *Leyla Cevher* cinayetiyle ilgili raporları incelerken bir yandan da masada duran anahtarlık ve notla bakişıyordu. Aklı son bir haftadan beri o kadar karışıktı ki bir türlü kendini veremiyordu işine. Arka arkaya iki cinayet , adli tıp incelemeleri ve araştırmalar .... herşey üst üste gelmişti.
En sonunda dosyaları kapatıp eline masada bulunan anahtarlık ve notu almıştı. Şimdiye kadar çok cinayet çözmüştü fakat bu diğerlerinden biraz farklıydı. İlk defa bir katil onunla bu şekilde iletişime geçiyordu. Hemde sanki uzun zamandir tanıdığı bir kişiymis gibi. Sonra aklına "Ayrı yollarda aynı amaç için savaşıyoruz". sözü gelmişti. "Madem adalet için savasiyorsa neden birilerini öldürmeye ihtiyaç duyuyordu ki" diye sormuştu Ebrar. Bu konuda haklıydı elbet . Her farklı açıdan aciklanabilirdi lakin genç kadın bir seyden süpheleniyordu. Ve o şüphelendiği şeyle yüzlesmeye kendini hazır hissetmiyordu...
Anahtar ve not birbirleriyle bağlantı taşıyordu. Ama hangi kapıyı yada eşyayı açıyordu. İşte bunun cevabını ya Turgaydan yada katilden alması gerecekti. Fakat katil de olur olmadık yerlerde ortaya çıkıyordu. Bir sonraki hareketini bilmek imkansızdı..Tıpkı bir hayalet gibiydi. Ama kendisiyle temasını sürdürmeye devam edecekti bunuda biliyordu.
Elindeki nota bakarak aklından şu sözü geçirdi :
"Seni bulduğumda umarım beni yaniltırsın"...
----------------------------------------------------
Siyahlar içinde bulunan beden terkedilmiş yazliğin olduğu bahçede aradığını bulmak için kolları sıvamıştı. Arabayı açarak kazma , kürek ve dedektörü almış işe koyulmuştu. Kadim dostunun tasmasını çıkararak koku analizi yapması için etrafa salmıştı. O hem işini yaparken hem de yeni hamlesinin insanlarda ve güneşinde bırakacağı etkiyi hayal ediyordu. Eğer amacına ulaşırsa ve gerceklestirirse Türkiye çok enteresan anlara şahit olacaktı.
Biraz vakit geçtikten sonra dostunun bir yeri kazıp havlaması üzerine oraya yoğunlaşarak toparagi iyice kazmis ve sertelmis , kokuşmuş kimliği tanınmaz bir insan vücuduna rastlamıştı. Keyfi yerine gelen beden dostuna gülerek :
"İşte şimdi başliyoruz..".
----------------------------------------------------
Geçmiş -gelecek bağlantılı bir bölüm oldu. Üç tarafın duygularını da yansıtmak istedim. Diğer bölüm Zehra -Hande karşılaşması olacak artık bunu belirteyim. Bir -iki bölüm sonra demiştim zaten ve şimdi vakti geldi diye düşünüyorum.
Belirtmek istediğiniz şeyler olursa yorumlara yazabilirsiniz.
İyi Okumalar umarım beğenirsiniz.
Açıklamada bulunan şarkı bu üçlü için o kadar uyumlu ki dinlediğiniz de anlarsınız diye düşünüyorum :)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Terzi [HanZeh / GxG /G!P]
ActieZehra Güneş , İstanbul Asayiş Şube Müdürlüğü "Kadın Cinayetleri Asayiş Büro Amirliği" ekibinin başındaydı. Hande Baladın ise ülkede tanınmış başarılı bir terzi. Bu ikili çok başka hayatlar yaşasada , kaderin zıt insanları bir araya getirme huyu va...