Bu bölüme oy ve yorum alamazsam mutsuz sonla bitiririm ona göre sevgili okuyucularım💐💗
"Bırak artık şu telefonu. Arayacak zaten merak etme." Ekin elinde kremler ile mutfakta camdan dışarı izleyen Aybüke'nin karşısındaki sandalyeye oturdu.
"Nasıl bırakayım? Aklım onda kalıyor. Benim yüzümden günlerce uyuyamayıp şimdi göreve gitti. Odaklanamadığı bir saniyede çok şey olur."
Ekin kremi kaşına sürerken hafifçe güldü, "Mert Komutanımı tanıyamamışsın."
Aybüke cama yasladığı kafasını kaldırarak Ekine baktı. Ardından tekerlekli sandalyesini masaya biraz daha yaklaştırdı.
"Nasıl ki Mert?"
Gülüşü büyüdü Ekin'in.
"Sana sormalı?"
Afalladı Aybüke. "Niye bana soruyoruz ya?"
"Allah allah. Mert Komutanım ile aranızda bir şeyler var inkar etme. Dökül bakalım Aybüke öğretmen."
Kaşlarını çattı Aybüke, aralarındakini istese de inkar edemezdi.
"Ne alakası var be? Normal şeyiz işte." Aybüke lafları ağzında gevelerken Ekin kahkaha atıyordu.
"Neysiniz?"
"Şeyiz, işte. Ya hem sen bana laf atacağına Haktana bak. Ben bir şey diyor muyum size." Bu sefer somurtan taraf ekin oldu.
"Görev arkadaşıyız biz!"
"He he."
Ekin elindeki kremi Aybüke'ye atar gibi yapınca Aybüke ellerini önüne siper etti. Gülüşmeleri devam ederken seslerini telefon sesi bastırdı.
Aybüke heyecanla masada duran telefonu aldığında gördüğü isimle sırıttı. Ardından heyecanla kulağına götürdü.
"Alo?"
"Nasılsın?"
"İyi, iyiyim sen nasılsın?"
"Bende iyiyim. Görevden geldik de haber vereyim dedim. Bir de sesini duymak istedim."
"İyi yapmışsın, süper yapmışsın. İyisin değil mi? Hepiniz tabii."
Telefonun ardından Mert'in hafifçe gülme sesi geldi.
"İyiyiz. Hepimiz."
"E tamam o zaman, çok sevindim."
Gözlerini Ekin'e çevirdi. Eliyle kalp yaparak çapkınca sırıtıyordu.
"Ağrın falan var mı senin? Yürüyebiliyor musun?"
"Ağrım yok da yürüyemiyorum. Doktor ne madar sürecek dedi?"
"Çok sürmeyecek merak etme. Benim şimdi kapatmam lazım, bugün uğrayabilirsem uğrayayım yanına olur mu? Müsaitsen tabii ki."
"Evet evet müsaitim ben. Uğra istediğin zaman."
"Anlaştık o zaman. Ekin'e de selam söyle, dikkat et kendine."
"Tabii sende. Görüşürüz."
Aybüke telefonu kapatıp mutlulukla taklitini yapan Ekin'e baktı. "Seninle uğraşmak için vaktim yok, her an Mert gelebilir. Etrafı toparlamam lazım."
"Haktan da geliyor mu?"
"Ne o? Görev arkadaşını mı özledin yoksa?"
"Evet çok." o harfini uzatmıştı.
Aybüke tekerlekli sandalyesi ile mutfaktan çıkacakken Ekin ayağa kalktı.
"Herhalde sana toplayacağımı düşünmedin?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KURŞUN
ActionBu vatan toprağın kara bağrında, sıra dağlar gibi duranlarındır. Bir tarih boyunca, onun uğrunda, kendini tarihe verenlerindir. Öğretmen & Asker