[25']

1.9K 200 94
                                    


Jungkook yataktan kalktığında, Taehyung uzunca bir süre sevgilisinin geri gelmesini bekledi. Tamamen gitmeyeceğini biliyordu; söylediği sözlerin de bir tesiri olmadığına inanıyordu. Jungkook onu Kore'ye göndermezdi. Gönderse bile Taehyung, ailem dediği Jungkook'u asla yalnız bırakmazdı. Bunun bilincinde genç çocuk oldukça rahattı. Jungkook'u bırakmayacağı için kendisine güveniyor, sessizliğe gömülüyordu. Sevgilisi sakinleştiğinde elbet konuşacak ve aralarındaki problemi çözeceklerdi.

Taehyung, Jungkook'un alt katta olduğunu biliyordu. Her ne kadar kızgın olsa bile Jungkook'un evden gideceğine inanmıyordu. Bunu hak edecek kadar kötü bir şey yapmamıştı. En azından Taehyung böyle düşünüyordu... Yaklaşık bir saat kadar daha bekledi. Jungkook'un tekrar yataklarına gelmesini, ardından ise uyumalarını istedi. Tüm bunlar yaşanmamıştı. Jungkook gelmemekte ısrarcıydı. Fakat Taehyung daha da inatçıydı.

Aniden yataktan kalktığında, başı döndüğü için sendelemişti. Ağladığı için, her gözlerini kapatıp açtığında canı yanıyor, kirpikleri birbirine batıyormuş gibi hissediyordu. Yediği birkaç lokma yemek tesir etmemiş gibi boş midesi yanıyor, her an öğürecekmiş gibi suratını buruşturuyordu. Taehyung'un en belirgin özelliği de üzgünken, kendisini her bakımdan etkilemesiydi. Uyuyamaz, yemek yiyemez, hiçbir şey yapmak istemez ve insani faaliyetlerini göstermeyi reddederdi. Genellikle bağırır çağırır, konuşmak istemiyorum diyerek haykırırdı. Jungkook bu anlarını ergenliğin bir tanımı olarak görüyordu...

Taehyung paspal görüntüsü karşısında iç çekti. Sarı saçları oldukça uzamıştı. Uzadıkça kıvırcıklaşıyor ve kabarık ve dağılmış görüntüsü Taehyung'un hoşuna gitmiyordu. Elleriyle saçlarını düzeltmeye çalışsa da başarılı olamamıştı. Aniden aklına gelen fikirle gözleri irileşti ve dudaklarını ısırdı. Jungkook'la her seferinde konuştuklarında kavga ediyorlardı.

Öyleyse Taehyung başka yollar deneyecekti.

Jungkook'un uyuduğu tarafta bulunan komodine yürüdüğünde, çekmeceden plastik siyah tokaları çıkardı. Bu sırada üstünde krem renkli, baskılı, uzun bir tişört vardı. Tişörtü çıkartıp çıkarmamak arasında kararsız kaldı fakat daha sonra es geçti. Jungkook en çok Taehyung'un ev halini sevdiğini söylüyordu. Taehyung'a baktığında ve onu evin içerisinde paspal bir görüntüyle gördüğünde, hiç olmadığı kadar mutlu hissediyordu. Evli olduklarını düşünüyordu ve bu çok güzeldi.

Taehyung cesaretini toplamak adına yanaklarını şişirecek türden derin bir nefes aldı. Bazı anlarda Jungkook'la aynı yaşta olmayı diliyordu. Jungkook istediği gibi ileri geri konuşabiliyordu fakat Taehyung bunun için fazla çekingendi. Küs olduklarında ilk adımı atmak istemiyordu. Bu kendisini tedirgin ediyordu. Jungkook tarafından bir kez daha tersleneceğim korkusu barındırıyordu. Yine de merdivenlerden inmeye başladığında, tüm olumsuz düşüncelerini aklından sildi. Ne olursa olsun aralarındaki sorunu düzeltecekti.

Jungkook'un salonda oturduğunu ve içki içtiğini gördü. Taehyung'a sırtı dönüktü. Taehyung'ta buna güvenerek yüzünü buruşturdu. Jungkook'un alkol almasını sevmiyordu, aynı zamanda kendisi de alkolü hiç sevmiyordu. Jungkook'la ilk tanıştıklarında çıkan alkol muhabbetinden sonra nefret etmişti... Yine de bu durumu da es geçti ve usulca sevgilisinin yanına yürüdü.

Jungkook'un bakışları Taehyung'a döndüğünde, ağlamaklı bir hüzünle titredi. Sevgilisi de bunu fark etmişti. Jungkook'a en güzel gülümsemesini sundu ve ardından dizlerine yan bir şekilde oturdu. Jungkook kendisini reddetmedi. İkisi de bunu biliyordu. Jungkook bunu yapacak kadar katı bir adam değildi, konu sevgilisi olduğunda tüm yelkenlerini suya indiriyor, Taehyung'u incitmekten korktuğu için naif bir adama dönüşüyordu.

Taehyung gözlerinin içine bakıyor, parıltıların en güzelini kendisine sunuyordu. Bu bakışların değeri vardı, aşkı hissettiriyordu. Jungkook bu hissi kelimelere dökemezdi. Taehyung'un gözlerinin içine bakmak, ona cenneti vaat ediyordu. Hiç bilmediği, gerçek olup olmadığını hakkında bir fikri olmadığı o yerin tanımını Jungkook çok önceden yapabiliyordu. Sırf bu yüzden inançsız bir adam olmasına rağmen Tanrı'yı bile seviyordu. Kendisine Taehyung'u vermişti; bu eşsiz güzelliği yaratmıştı.

Stuck With U | TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin