Multimedia; Neva, Jason, Jack ve Su.
Jack'in de yanımıza oturmasıyla masayı bir sessizlik kapladı. Masada birleştirdiği kollarını açıp arkasına yaslanarak parmaklarıyla ritim tutmaya başladı. "Rahatınızı bozdum galiba?" dedi ikimize de gülümseyerek imalı imalı. Jason iç çekip çatalını tabanının kenarına bıraktı ve ona döndü.
"Bazen IQ'nun yüksek olduğundan şüphe ediyorum, kuzen."
"İnan bana, kuzen, merak edeceğin pek çok şeyin cevabı bende var," dedi Jack kaşını kaldırıp havalı havalı gülümseyerek.
Jason altta kalır mı? Tabi ki hayır. O da kaşını kaldırdı! "Ne demeye çalışıyorsun?"
Bana dönüp kısa bir bakış attı, "Sana anlatacağım Jason."
Mesaj alınmıştır. Peçete ile ağzımı temizleyip ayağa kalktım. "Şey, ben lavaboya kadar gidip geleceğim." İlerlerken çantamdan telefonumu çıkarmaya çalışıyordum. En sonunda lavabonun boş olduğundan emin olunca Liz'i aradım.
"Ah, Neva! Bizi hatırladın demek!" Liz bana söylenirken arkadan Su'nun küçük bir çocuk gibi 'Neva mı, Neva mı?' diyen sesini duyabiliyordum, ellerini birleştirip kocaman gözlerle yerinde zıpladığını gözümün önüne getirebiliyorum.
"Liz şuan Jack ve Jason ile beraber bir restorantdayım. Ne yapmam gerektiğini bilmiyorum! Jack çok... Imm, tuhaf! Onunla başa çıkamam diye korkuyorum, bana yardım etmelisiniz!" diyerek kısaca Liz'e durumu açıkladım.
"Su! Tanrım o tavşanı nereden buldun? Pembeye falan boyamayacaksın, hayır! Neva'ya yardıma gitmeliyiz, hazırlan. Ah, Yüce İsa adına! Tamam sana çilekli dondurma alacağım, artık hazırlanır mısın lütfen?" Liz'in yakınan sesi üzerine kıkırdadım. Sanırım Su'nun malum zamanları gelmişti. Bizim canımız çikolata çeker ama onun canı çilek çeker.
O Su Aksoy, dostum, tuhaf olmak kanında var.
"Sana kolay gelsin Liz, ben sana restorantın adresini mesaj atarım, hadi çabuk bekliyorum," diyip kapattım telefonu. Sabah Jason'ın gönderdiği mesajı Liz'e iletip, Jason'un numarasını telefonuma kaydettim.
Çürük Balkabağı kişisi rehberinize eklenmiştir.
Ne? Ona her baktığımda aklıma balkabakları geliyor, ayrıca ilk günkü piçliğini de ne kadar kibar olursa olsun, henüz görmezden gelemeyeceğim. Kusura bakmasın artık, hıhh.
♥JASON♥
Çantasını karıştırarak ilerleyen 'karımı', bir süre gözlerimle takip ettim.
"Yuh be Jayjay, yedin kızı!" arkasına yaslanıp ellerini açarak bana hayretle bakan kuzenime dönüp omuz silktim. "Erkek nüfusu olarak kabul etmeliyiz ki, kız arkadan harika görünüyor," dedim dudağımı 'hakkını ver' der gibi sarkıtarak.
Sinsi sinsi gülümseyerek masada tekrar bana doğru eğildi. "Cidden bunu tüm erkek nüfusunun düşünmesini istiyor musun, kuzen?"
Neva ile sokakta yürüyoruz, ve bir anda arkamdaki erkek sürüsünü fark ediyorum. Hayır benim değil, yanımdaki kızın arkasındalar ve aç köpekler gibi bakıyorlar. Onun benimle olduğunu anlasınlar diye karımın beline elimi koyuyorum, Neva bunu ilk garipsese de tepki vermiyor. Arkamı dönüp kalabalığa bakıp sırıtıyorum, o sırada Neva beğendiği bir elbiseye bakmak için mağazaya giriyor ve ben vitrinin önünde diğer erkekleri alt etmenin verdiği gururla dikiliyorum. Ama camdaki yansımayla arkamdaki erkekleri görüyorum, ve ellerindeki sopaları. Kaçmaya çalışırken beni yakalıyorlar.
"Hasiktir!" dedim kabustan uyanır gibi doğrulup. "Kesinlikle istemem!"
"Bende öyle düşünmüştüm. Herneyse. Gelmeden önce Neva hakkında birazcık araştırma yaptım. Neva zengin bir ailenin ilk kızı, babası yurtdışı için ihracat odaklı önemli bir yatırımcı, aynı zamanda holdingini başarıyla yöneten ve elini attığı her işten karlı çıkan bir iş adamı. Annesi ise köklü bir ailenin iki kızından biri; yani demem o ki, kızın arkası kuvvetli, kendi sağlığın için onu üzme. Bir tane kız kardeşi var, adı Riva, öğrenci ve çok sinir bozucu derecede zeki bir kız. Yani pek tipik bir Türk ailesi değiller."
Aşırı bilgi yüklenmesinden kekelemeye başladım. "Bek- bekle ne? Türk mü dedin? Bana daha çok rusmuş gibi gelmişti. Yani sarı saçları renkli gözleri ve çilleriyle felan." Kaşlarını çatıp bana baktı. "Onca dediğim şeyden bir tek buna mı takılıyorsun cidden! Kız güçlü abicim, canını sıkma! Zaten kim bilir şuan nasıl sinirleri bozuktur, sakin durmasına aldanma, fırtına öncesi sessizlik olabilir bu," diye nasihat vermeye başladı ve susmadı. "Hem evli olduğu basın tarafından öğrenilirse onun için de kötü olur, bu yüzden bunu ödevi için kullanamaz-"
"Ne ödevi?" Dedim gergin ses tonumla. Basın kelimesi geçtiği anda sinirlerim bozuluyordu. Eski sevgilim Kelly, ben ondan ayrılınca bunu kendisine yedirememiş ve hemen babasıyla birlikte bir intikam planı kurmuştu; ki başarılı da olmuştu. O zamanlar çok ünlü bir gazeteci olan babası, birkaç dergi ve gazetenin benimle ilgili yalan yanlış haberler yayınlanmasını sağlamış, ve ben de adı 'hayat kadınları, uyuşturucu ve seks partileriyle' anılan bir oyuncunun hiçbir şekilde bir geleceğinin olmayacağını acı yoldan öğrenmiştim.
"Neva üniversitede, gazetecilik okuyor, Jason," dedi Jack temkinli bir sesle. Ama bu benim sinirle ayağa fırlamama engek değildi.
"Ne?! Tanrım, ben şimdi bir gazeteciyle mi evliyim! Lanet olası bir gazeteciyle!"
♥NEVA ♥
Yeni mesaj
Gönderen: Li-li-liz Show!
Taksideyiz, beş dakikaya orada oluruz.
Mesajı okuyunca rahat bir nefes alıp lavabodan ayrıldım. Sanırım ishal olduğumu felan düşünüyorlardır artık. Masaya yaklaşınca Jason'un yüzünün hafifçe kızarık olduğunu ve ellerinin titrediğini farkettim, Jack de elini kuzeninin omzuna koymuştu. Bu görüntü karşısında kaşlarımı çattım. Masaya oturmadan önce, bizim bulunduğumuz masayı diğer masalardan ayıran küçük duvarın üstündeki sık yerleştirilmiş bitkilerin arasından bir kızıllık gözüme çarptı, ama umursamadım.
"Neler oluyor?" dedim içinden şüphe taşan sesimle. İlk önce Jason ağzını açtı, ama Jack onun omzundaki elini daha çok sıkarak, "Hiçbir şey," dedi, "Sadece patateslerden biri genzine kaçtı."Güldüm. "Ah, demek öyle."
İki kuzen önce birkaç saniye bakıştılar, daha sonra Jack hızla ayağa kalktı ve sanki birisi onu kovalıyormuş gibi duvarı geçmeye yeltendi, "Nerede bu garsonlar! Acıktı- ah!" Jack'in cümlesi bitmeden bir çığlık sesi duyduk. Aslında iki çığlık sesi. Arkama dönüp baktığımda, Jack'in kollarının arasındaki Su'yu gördüm, elindeki çilekli dondurma ikisinin arasında kalmıştı, ama ikiside bunu önemsiyor gibi görünmüyorlardı. Arkada ise Liz ellerini şaşkınlıkla ağzına getirmiş ve öylece donup kalmıştı. Tekrar Su ve Jack'e dönüp kıkırdadım. Jason'a doğru eğilip "Sanırım artık yeni bir çiftimiz var," dedim gözlerimi onlardan ayırmadan. Jason'ın yanımda iç çektiğini duyunca ona döndüm ve kısa bir anlığına, şok geçirdim. Biraz fazla ona doğru eğilmiştim ve artık çok yakındık, neredeyse burunlarımız birbirine değecek kadar hatta. Hepimizin birkaç dakikalığına -farklı nedenlerden- girdiğimiz şoktan ilk çıkan Liz oldu, tam da benim arkadaşıma yakışan bir şekilde hem de.
"Tanrım! Tek sap ben miyim yani? Hepinizden nefret ediyorum!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ruhumun Vegas'ı
RomanceZengin bir ailenin genç ve güzel altın kızı Neva Saygıner, gazetecilik hayalini gerçekleştirmek için gittiği bir amerikan üniversitesinde bitirme tezi olarak tüm dönem arkadaşlarıyla birlikte bir ödev alıyor; büyük ses yaratacak bir haber yazmak. V...