♥4

35 4 1
                                    

Multimedia; Neva.


"Tanrım! Tek sap ben miyim yani? Hepinizden nefret ediyorum!"

Liz'in bağırarak yakınmasından sonra kendime geldim ve ona döndüm. Omzundaki çantasını eline kadar kaydırıp aşırı derecede asık suratıyla, ayaklarını yere asker gibi rap rap diye sesler çıkaracak kadar sert vurarak masaya, yanımıza geldi; tabi yürürken elindeki çantayı bir oraya bir buraya savurmayı da ihmal etmedi. "Hayır anlamıyorum ki, Neva sevgilisinden daha yeni koca bi kazık yedi ama bir bakarız ki hanım efendi evlenmiş, Su desen çocuk resmen, arabaya binene kadar sokakta gördüğü bir kelebeğin peşinde koşturup durdu ve beni rezil etti ama şimdi taş gibi bir varlığın kucağında! Hayır asıl anlamadığım sen salak mısın kelebek? Bu sıcakta çölün resmen ortasındaki bir kumar cennetinde ne işin var ki! Yoksa slot makinelerini mi zengin edeceksin veya black jack mi oynayacaksın? Yani sen küçücüksün sonuçta, yanında poker fişlerine verecek kadar para taşıyor olamazsın. Ya ben neden sapım!" Liz'in kısık sesle söylenmesini hepimiz ağzımız açık dinliyorduk. Biz alışkındık gerçi, Liz gibi bir dişi çapkının tek kaldığında geçirdiği depresyonlarına, ama bu sefer Su bile tek değilken kendisinin tek olması anlaşılan onu baya bir bozmuş.

Bir anda kafasını konuştuğu bardak altlığından kaldırıp, Jason ve bana baktı. "Ne var? Bakmayın bana öyle aval aval! Bak görüyor musun biricik dert ortağım, onlar beni anlamıyor bile!"

Daha sonra ise gözlerimizdeki şaşkınlık yerini, yok artık Liz diye bağıran bıkkınlığa bıraktı. Tek kaşımı kaldırıp bardak altlığına sarılan Liz'e son bir bakış attım ve gözlerimi devirerek Su ve Jack cephesine döndüm. Jack hala ağzı açık bir şekilde Liz'e tanrım bu nasıl bir yaratık böyle der gibi bakıyordu. Su ise bana bakıp kıkırdamaya başladı. "Gördün mü bunu Neva! Ah işte bu deliceydi! Hayatının en büyük krizini yaşadı! Ah bu günleri bana gösterdiğin için teşekkürler yukarıdaki! Bunu bir yere not almalıyım," dedi kahkaha atarak. Daha sonra da hala Jack'in kollarında olduğunu yeni farkediyormuş gibi, "Ah sana da bana bunu görme fırsatı yarattığın için teşekkürler, soğuk yakışıklı! Tanrı seni korusun," dedi gizemli bir ses tonuyla. Jack'in kollarından sıyrılmadan önce yanağına kocaman sulu bir öpücük bıraktı genç adamın, sonra da neşeli bir şekilde Jason'ın soluna, Liz'in ise tam karşısına bir sandalye çekip oturdu. Liz ise Su'ya daha çok somurtup dilini çıkardı ve yanımda sandalyesinde döndü. Artık Liz'e bakmıyordu, ve sanırım bu otele gidene kadar onun Su'yu boğmasına engel olabilirdi.

Jack ise elini yanağına koymuş, öylece duruyordu. Bu kadar sert hatlı bir yüze ve iri bir vücuda sahip bir adamın, küçük bir çocuk gibi olan maviş esmerimizin bir busesiyle bu hale gelmesi beni gülümsetti. "Be- Ben ne yapacaktım? Ben garson bulacaktım! Garsonu bulmak ben, ben garsonu evet bulmak!" Adeta kaçarcasına buradan uzaklaşmaya başlarken söylediklerine Jason kocaman bir kahkaha attı.

Ona sert bakışlar attım. "Gülmesene! Bu çok tatlı."

"Tatlı mı, sen ciddi misin?"

"Sesindeki o küçümseyen tondan nefret ettim, Eabord. Ve evet, bir erkeğin bir kızın karşısında böyle sersemlemesi çok şirin. Seni de biri böyle sersemletecek, bu olduğunda ben de sana güleceğim."

"Beni hiçbir kız sersemletemez gibi bir iddia da bulunmayacağım, çünkü belki de haklısındır. Belki de bu çoktan olmuştur bile, ne dersin Eabord?"'

Fısıldayarak dediği şeye karşı sadece belli etmemeye çalışarak yutkundum. "Su, canım arkadaşım benim, biricik kardeşim, üstüne dondurma bulaşmış. Bende ıslak mendil var, vermemi ister misin hayatımın arkadaşı?"

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Nov 19, 2015 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Ruhumun Vegas'ıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin