GÜVERCİN DOSTUM TİTO

22 4 5
                                    


Bembeyaz bulutların arasında uçun beyaz kanatlı güvercin usulca elma ağacının incecik dalına kondu. Ağacın altında uyuklayan Can, güvercinin kanat çırpma sesiyle irkilerek uyandı. Mavi gözlerini kocaman açarak etrafa bakıyordu. 6 yaşında olan Can, yaşıtlarına göre oldukça minikti. Kıvırcık siyah saçları onu diğer erkek çocuklarından ayıran en belirgin özelliğiydi. Az sonra bulutların arasından gözüken sıcacık yaz güneşinin ışınları Can'ı keyiflendirmişti. 

Ayağa kalkarak başının altına koyduğu siyah sırt çantasını eline alıp fermuarını açtı. Gözüne çarpan kırmızı elmayı kopararak annesine götürmek istiyordu. Fakat ne kadar zıplarsa zıplasın boyu yetişemeyecek kadar kısaydı. Annesini mutlu edemeyeceğini düşünerek başını önüne eğmişti. Ağır adımlarla buğday tarlalarının kaplı olduğu yolda yürümeye başladı. Kahverengi sincaplar üstünden atlarcasına kaçışıyor, tarlalarda geziniyordu.

 "elmayı çok mu istiyorsun?" 

Can, duyduğu incecik sesle durarak hemen arkasına baktı. Kimseler yoktu. Şaşkındı.

 "elma ağacının üstündeyim sevgili dostum." 

Can, ağacın üstünde duran güvercinin onunla konuştuğunu görünce çığlık atmıştı. Çantasını yere düşürerek donakalmıştı. 

"ama... Sen... Nasıl..."

 "ben bir güvercinim dostum. Ama aynı zamanda kendi dünyasından sana yardıma gelen bir kurtarıcıyım." 

Can, çantasını yerden alarak ağacın altına geri dönmüştü. Avuç içini açarak güvercinin yanına gelmesini istedi. Güvercin hemen gelip avuç içine konmuştu.

 "sen çok cesur bir çocuksun Can. İçine kapanıksın. Bunu birlikte aşmaya geldim. Kabul mü?"

 Can evet anlamında heyecanla başını aşağı yukarı sallamaya başladı. Heyecandan kalbi güm güm atıyordu. Güvercin Tito onun arkadaşları tarafından dışlandığını biliyordu. Her zaman suskun ve ağlayan, kendini savunmayan bir çocuktu Can. Annesi cesaretli olsun diye onu her zaman tarlaların içine yollar kendi başına gün geçirmesini isterdi. Can ise her zaman elma ağacının altında bir iki saat uzanır, azıcık ses duyduğunda bile hızlıca toparlanıp eve koşardı. Güvercin Tito, onu usulca yere koymasını istemişti. Can Tito'yu yumuşak toprağın üzerine bırakarak merakla beklemeye başladı. Tito beyaz kanatlarını havaya kaldırarak gagasını hafifçe araladı. Gökyüzünde duran bulut aşağıya inerek güvercinin üzerini kapladı. Bulutun arasındaki Tito'yu göremeyen Can, ne yapacağını bilemiyordu. Çantasına sımsıkı sarılıp gözlerini kapatmıştı. Tir tir titriyordu. Bulut tekrar havaya yükseldiğinde güvercin Tito devasa şekilde büyümüştü. Kocaman kanatları, kabaran tüyleri, iri ışıl ışıl gözleri büyülü bir dünyaya ait olduğunu gösteriyordu.Tito sağ kanadını Can'a uzatarak ona seslendi. 

"kanadıma tutunarak sırtıma tırman ve benim dünyama gidelim dostum." 

Can, önce iki üç adım geri giderek kafasını hayır anlamında sağa sola salladı. Arkasına dönerek sararmış buğdayların gerisinde kalan evine göz attı. Ama bir anda aklına Tito'nun onun ilk arkadaşı olduğu gelmişti. İlk defa biri onun yanına gelmiş, onunla dost olmak istemişti. Hem de herkesten çok farklıydı. Çantasını ağacın gövdesinin altına bıraktı, uzatılan kanadın tüylerini tutarak güvercinin sırtına tırmanmıştı.

 "sıkı tutun Can." 

Tito kanat çırparak havalandığında Can kafasını kabarık beyaz tüylerin arasına gizlemişti.

 "hadi ama dostum. Kaldır başını ve eşsiz dünyanın güzelliğini gör. Sen çok cesursun, bunu yapabilirsin." 

Bu sözleri annesi dışında ilk kez başka birinden duyan Can kafasını biraz kaldırarak etrafa baktığında gözlerine inanamadı. Buğday tarlalarının üzerinde uçuyordu. Her yer ayaklarının altındaydı. Bulutları yararak ilerliyorlar daha da yükseliyorlardı. Can çok korkmuştu. Ağlamaya başladı. O sırada bulutların ardında pembe bir bulutun olduğunu fark etti. Tito tüm hızıyla pembe bulutun içine daldı. Can rüyada olduğunu düşünüyordu. Tito yere indiklerinde bir anda 6 yaşında bir erkek çocuğuna dönüşmüştü. Ama ayakları hala güvercin ayağıydı ve sırtında kanatları bulunuyordu.Her yerde çocuklar vardı. Bulutlar pembe, evler ise kuş yuvalarıydı. Boyları kadar büyük kırmızı güller her evin önündeydi. Can ağzı açık şekilde her yeri izliyordu."burası neresi?" 

ÖYKÜLER DÜNYASI Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin