Hoşgeldiniz. Oy vermeyi unutmayın.
***
"Nerede baba! Yok işte! Bulamadık!" Diyerek her yerde gözlerini gezdiren Meriç etrafına bakıyordu.
Kız kardeşlerini bulmalarına az kalmıştı, neredeydi peki? Burada yoksa neredeydi, güzel kardeşi?
"Sakin ol Meriç! Etrafa bakmaya devam edin, götüremezler onu. Bu sefer değil oğlum." Derken öfkeyle yanlarından ayrıldı Samet.
Meriç, etrafına bakarken oda diğer kardeşleri girmişti.
Savaş ve Barış.
"Abi yok hiçbir yerde!" Diyen Savaş öfkeyle saçlarını çekiştiriyordu. Barış ise suskundu.
Öfkesini dışarı vurmamak için susuyordu. Savaş ve Barış aynı zamanda ikizlerdi.
"Enes nerde? Bulamamış mı oda? Delireceğim oğlum ben!" Derken yan tarafında ki sandalyeye sert bir tekme atmıştı.
"Yok. Yok abi yok. Kardeşimiz yine yok!" Diyen Barış en sonunda patlamıştı.
Savaş sertçe yutkunurken beklemeye başlamışlardı.
Enes diğer tarafta gezinirken küçük kardeşini arıyordu. Bu evde olması gerekiyordu onu yanına alamamışlardı ama kardeşleri yine yoktu.
"Nerdesin be güzelim! Bebeğim burada mısın?" Derken etrafa bakıyordu. Hem bilmiyordu ki kardeşini, kardeşi 6 aylık olduğundan beri kaçırılmış ve bu dağ evinde büyütülmüştü.
Şimdi ise daha üç yaşındaydı. Ama biliyordu. Kardeşini tanıyordu. Tanımalıydı.
Herkes onu ararken kimseyi takmadan küçük kız çimenlerin üzerine oturmuş, gözlerin göremeyeceği bir köşede elindeki arabayla oynuyordu.
Sarıl saçları fazlasıyla güzel, yeşil gözleri delirtircesine güzeldi. Yüzü ise fazla kusursuzdu. Fazla güzel bir çocuktu.
"Düt düttttt..." diyerek arabayı süren Gökçe. Bir eliyle de önüne gelen saçlarını geriye itiyordu. Arka tarafından ona yaklaşan Enes daha hiçbir şeyin farkında değildi.
"Pufff.." derken iki arabasını da havada uçuruyordu. Bu durum Gökçeye komik gelmiş olmalı ki kocaman bir kahkaha atmıştı. Ses tüm güzelliğiyle Enes'in kulaklarına dolmuştu.
"Gülüşüne kurban olayım be kızım." Diyen Enes koşarak sesin geldiği yöne gelmişti. Enes gördüğü arkası dönük sarı saçlı kızla sertçe yutkundu. Gözleri yanmaya başlarken, boğazı düğümlenmeye başladı. Adımları titreyerek oraya doğru gitmişti.
"Abara vın vın.." diyen Gökçe arabalarına gülerek bakıyordu. Enes ağzından çıkan gülümsemeye engel olamadı. Hızla oraya ilerledi. Gökçe üzerinde hissettiği gölge ile kafasını kaldırırken yeşil gözlerini kıstı.
Enes kardeşini gördü. Gördü ama gözleri hayranlıkla açıldı. Hafif diz çöktü. Dudakları titremeye başlamıştı.
"Merhaba?" derken Gökçenin kaşları havalandı. Enese bakarak derin bir nefes verirken konuşmaya başlamıştı.
"Meyaba." Dediğinde Enes gülümsedi. Sesine ölecekti resmen.
"Tanışsak olur mu küçük hanım? Bana adını söyler misin?" dediğinde Gökçe hızla arabalarını atarak, ellerini birbirine çırptı ve Enese döndü. Enes ise Gökçenin bu tatlı hallerini yiyecek gibiydi.
"Bey Gokçe. Üy yaşıydayım." Derken söylediği şeylerle kendini alkışlamaya başladı. Enes gülerken kıza baktı. Gerçekten ısıracaktı şimdi.
"Gökçe demek he." Derken gülümsedi. Bu sefer elini Gökçeye uzattı.
"Bende Enes küçük hanım. Ama sen bana kısaca abi diyebilirsin." Dediğinde Gökçe gülerek kafasını salladı.
"Hıhımm.." derken arabalarını eline aldı ve Enese göstererek havaya kaldırdı.
"Eneş abara vın vın pufff..." derken gülerek uçuyormuş gibi kollarını kaldırmıştı. Enes gülümseyerek Gökçeyi kucaklamıştı. Gökçe aniden havalanmanın verdiği heyecanla sevinçli bir çığlık atmıştı.
"Uçuyor muymuş benim bebeğim." Dediğinde Gökçe kafasını salladı.
"Bebeşin..." derken kafasını gülerek sağa sola sallıyordu. Enes gülerek kızla konuşurken arkadan yanlarına gelen abilerini ve babasını yeni görmüştü.
"Ulan Enes! İnsan haber vermez mi lan?!" diyerek sinirle yanlarına gelen Samet ile Enes sertçe yutkundu. Gökçe dakikasında ona her şeyi unutturmuştu.
Gökçe, Enes ile ailesine dönerken kocaman gülümsedi oysa daha hiçbirini tanımıyordu.
"Eneş!" diyerek oda Samet'i taklit ederek işaret parmağını Enese doğrulmuştu. Küçük kızı gören diğerleri sertçe yutkundu.
Samet sarsak adımlarla Enes'in yanına ilerlerken, diğer abiler de gelmişti.
"Gökçe..." diyerek kıza bakan Samet ile Gökçe kafasını aşağı yukarı sallamıştı.
"Gokçee." Diyerek oda kendi adını söylerken arkadan ikizler ve Meriç gülmeye başlamıştı.
Samet, ellerini Gökçe'yi kucaklamak için uzatırken Gökçe de kollarını ona uzatmıştı. Samet'in kucağına çıktığı gibi de Enese dil çıkarmıştı. Bunu gören Barış konuşmuştu.
"İşte benim kardeşim." Derken Savaş kafasını olamaz anlamında iki yana sallamıştı.
"Güzel kızım." Diyen Samet hayran hayran kızına bakarken, Gökçe kıkırdamıştı.
"Güjey kışım." Dediğinde Samet kaşlarını çatmıştı.
"Sen beni mi taklit ediyorsun küçük hanım?" dediğinde Gökçe kafasını arkaya atarak gülmeye başlamıştı.
"Hıhım..." derken hepsi gülmeye başlamıştı. Sonunda birleşmişlerdi. Artık Gökçeyi bulmuşlardı.
***
Bölüm sonu fikirleri?