2.BÖLÜM "SENARYO"

207 21 3
                                    

Duyurulardan haberdar, bölümler hakkında bilgi almak ve soru sormak için beni takip edebilirsiniz. Panoya bekliyorum.

Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın.
***

Direksiyonumu hızlıca çevirip arabayı arkaya hafifçe ilerlettim. Uyarı sensörleri çalarken onları umursamayıp son kez arkaya baktım. Park ettiğim yerden memnun olduğumda el frenini çekip arabayı durdurdum. Cemre arka koltuğa uzanıp eşyalarını toplarken bende camları kapatıp anahtarı kontağından çıkardım. Emniyet kemerini de yuvasından ayırdığımda kapıyı açıp aşağı indim.

Bol pantolonumu düzeltip üstümdeki kazağında uçlarını salaş bir şekilde içeriye doğru kıvırdım. Telefonumu elime salıp, gözlüğümü de taktım.

Cemre de kapatmaya çalıştığı çantasıyla birlikte yanıma ulaştığında birbirimize bakıp başımızı salladık. Büyük binaya doğru yürümeye başladığımızda Cemre etrafa göz gezdiriyordu. "Gelmişler." anlamayarak etrafıma bakındım. "Sağ taraftaki siyah araba." dediğinde çaktırmadan arabaya baktım.
Dediği gibi siyah büyük bir arabaydı, benimkinin bir üst modeliydi. Tek farkımız onun siyah'ı benim ise beyaz'ı seçmemdi.

Heyecandan midem bulanıyordu.

Bu yüzden ağzıma küçük bir sakız atmıştım. Stres yönetiminde kullandığım en etkili şeydi. Birlikte dönen kapıdan içeriye girdiğimizde, güvenlik görevlisi ve birkaç personelin bizi beklediğini görünce daha çok heyecanlanmıştım.

Her zaman aynı ortamla karşılaşıyordum ancak bu sefer farklıydı. "Hoş geldiniz Boran bey." dediklerinde tebessüm ederek "Hoş buldum." diye topluca yanıtladım. Aynı şekilde "Siz de hoş geldiniz Cemre hanım." dediklerine o da gülümseyerek yanıt verdi.

Ellerini öne uzatarak bize yolu gösterdiklerinde onları takip etmeye başladık. Her adımımda yüzümdeki sabit ifadenin aksine iyice heyecanlanıyordum.

Balkon'un kapısını açıp bize yol verdiler. Önden Cemre arkasından da ben ilerlediğimizde "Teşekkür ederim." diye mırıldanıp kapıdan geçtim. Toplanmış oyuncu kadrosu bizi gördüklerinde hemen ayağa kalktılar.

Gözlerim çaktırmadan Levent'i bulduğunda sandalyesini arkaya itip ayağa kalktığını, giydiği gömleği düzelttiğini gördüm.

Öleceğim galiba.

"Hoş geldiniz." diye bizlere elini uzatan  film yapımcısı Emre bey'in uzattığı elini sıkıp gülümsedim. "Hoş bulduk." diye karşılık verdiğimde o da gülümsedi. Levent ve Cenk ile karşı karşıya geldiğimizde elimi hiç bekletmeden Levent'e uzattım.

"Boran." diye mırıldandığımda o da benim gibi hiç bekletmeden büyük eli elimi sıkıca kavradığında yutkundum.

Profesyonelliğini kaybetme, profesyonelliğini kaybetme.

"Levent." diye tok, sert sesiyle mırıldandığında gülümseyerek başımı salladım. Bakışları gülüşüme düştüğünde Cenk ve Cemre'nin ellerini ayırdığını görebilmiştim. İstemeyerek de olsa ellerimizi ayırmış Cenk ile tanışmıştım.

Onların tam karşısına oturduğumuzda, Levent ile karşı karşıya kalmıştım. Yanımıza gelen asistanlarla odak noktalarımızı değiştirdik. "Ne içersiniz?" diye sorduğunda ben "Maden suyu." diye yanıtlarken Cemre de "Yeşil çay." diye yanıtladı. Asistan kız başını sallayıp içeriye geçti.

Emre bey boğazını temizleyip önündeki deste kağıtlarını Levent'in ve benim önüme koydu. Kağıtların ön sayfasında 'Yıldızların arasında, Bölüm 1." yazıyordu.

Gözlüklerimle tarayarak iyice inceledim. O sırada önüme koyulan maden suyu ile birlikte teşekkür ettim. Emre bey çay'ından bir yudum alarak boğazını temizledi. "Evet hiç bekletmeden geçelim konumuza. Bu dünya da herkese yer var maalesef eş cinsellere yok. Başka bir türmüş gibi bakılıyor. İnsan insanın sevdiğine karışacak kadar zalim oluyor. Biz de bu algıyı biraz daha kırabilelim diye dizi çekmek istedik." dediğinde pür dikkat ona odaklanmıştım.

KAMERA ARKASI -GAYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin