-9-

793 95 90
                                    

SELAM TU TAVSIND TIVENY VİR GONA GET İM SITRAY KİDS İN DI BİLDİĞNG VE GONA GO OAL İN
-All in hanin bastaki kisim

ANYEONGHAYSEYO YOROBUN IM BACK!!!!

Evet cok bos yaptim iyi okumalar

Soobin okulun kapısında beni bekliyordu. Onu görünce gülümsedim ve yanına gittim. Elindeki araba anahtarlarını salladı ve dedi ki, "Eniştenin arabası." Göz kırptı, "Kıpss." Yanağımdan fiske aldı ve ilerlemeye başladı. Bende kıkırdayarak arkasından ilerledim. Gerçekten kafa insandı ve onunla vakit geçirmek bana iyi gelecekti.

Arabayı süren Soobin ile kısık sesli radyo eşliğinde sohbet ediyorduk. Yandan taş gibiydi. Çocuk zaten taş gibi Jisung ne saçmalıyorsun. Ama dur enişten var çocuk sap değil. Offf. Şansıma küsiyim.

Düşüncelerim beni kısa bir süre susturunca Soobin elini gözümün önünde aşağı yukarı salladı. Kendime geldiğimde endişeli duruyordu. "İyi misin güzelim?" Diye sordu ilgili bir şekilde. Bense başımı sallayarak onayladım. Kararsız kaldığı belli olan Soobin arkadaki arabanın kornasının sesiyle kendine gelip arabayı gittiğimiz yere sürmeye başladı.

Bir süre sonra bir kafeye gelmiştik. Arabayı yakına bir yerlere park edip benim de kapımı açıp bizi kafenin oraya getirdi. Kapıda bize gülümseyen Soobin'e kıyasla daha kısa-eniştem olduğunu düşündüğüm-oğlana geri gülümsedim. Soobin onu görür görmez elimi bırakıp oraya doğru koştu. Elleri çocuğun beline giderken, adını bilmediğim çocuğun elleri de onun boynuna gitti.

Onlar sarılırken gözlerim doldu. Kendimi çok kötü hissediyordum. Hemen arkama dönüp gözyaşlarımı gözümden düşmeden sildim. Burnumu çekip onlara döndüğümde onlar hala sarılıyorlardı. Bozuntuya vermeden yanlarına gittim. Onlara gülümseyerek içeriye girdim. Arkamdan geldiler ve Soobin bana seslendi. "Hey Jisung! Eniştenle tanış!" Onlara döndüğümde ikiside bana heyecanla bakıyorlardı.

Yanlarına ilerledim ve Soobin'e kıyasla kısa olan çocuğa elimi uzattım. "Duyduğun gibi ben Jisung." Samimi olduğuna inandığım bir gülümseme sundum ona. O da bana gülümsedi. Elimi sıkarken, "Ben Yeonjun." Soobin'in yanağından öptü, "Bu yakışıklının manitasıyım." Bana göz kırptı. Ben de kıkırdadım ve bir masaya oturduk.

Onlar yan yana oturdu bense karşılarına. O sırada Yeonjun'un telefonu çaldı. Sandalyesinden kalkarak kapıya doğru ilerledi. Soobin bana bakıyordu. Bende ona baktım ve sanki ortada komik bir şey varmış gibi gülmeye başladık. Gülmemiz bitmiş otururken Yeonjun yanımıza geldi yerine oturdu ve konuştu. "Bir arkadaşım geliyormuşta, senin için bir sıkıntı olur mu Jisung?" Bense ellerimi sağa sola sallayarak, "Hayır, hayır! Hiç sıkıntı değil." Dedim. Çünkü sonradan damlama gibi hissediyordum.

Biz sohbete dalmışken içeri giren çocukla gözlerim parladı. Gelip yanımıza oturdu. O gelince heyecanlanan Soobin ve Yeonjun çocukla konuşuyordu. Ben başımı kucağımdaki ellerime çevirmiş onlarla oynuyordum. Soobin ve Yeonjun kendi sohbetlerine daldıklarında yanımdaki çocuğun elleri ellerime gitti. Kafamı kaldırdığımda gözleri gözlerimle buluştu. "Benimle ilgilen." Şaşırıp kalmıştım.

"Ah, şey peki.. Ben Jisung." Ona bakarak bu sefer samimi gülümsedim. O da bana gülümsedi ve eli saçıma gitti. Durduğu yeri okşarken konuştu. "Ben Sunghoon."

SUNGHOON SEREFSIZ OLCAK OZR DILERIM

Fave|MinsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin