-16-

461 52 11
                                    

Minho'nun beni okula erken çağırmasının üzerine zaten ayakkabımı giymiş olduğum için evden dışarıya çıktım. Bugün ayrı bir pozitiftim nedensizce. Neredeyse seke seke yürüyordum okula. Tabii hem kıyafetim hem de hareketlerim dikkat çekiyordu ama pekte umurumda değildi.

Hızlı adımlarım okulun kapısına gelince yavaşladı. Bir anda hızlanmıştı kalbim. Niye böyle oluyordu ki? Gereksiz bir heyecan oluşuyordu içimde. Gereksiz heyecan yaptığımı farkettiğimde tekrar adımlarımı hızlandırdım. Upuzun merdivenleri kısa sürede çıkıp önce sınıfıma uğrayıp çantamı bıraktım. Sadece matematik defterimi ve kalemliğimi almıştım elime.

Öğretmenler odasının önüne geçtiğimde odadaki öğretmenler arasındaki Minho'yu görünce gülümsedim. Kapıya doğru arkası dönük bir şekilde yoklama defteri dolduruyordu. Minho'ya seslenecekken beni gören Chan hocanın beğeni nidalarıyla arkamı döndüm. "Jisung, çok güzel olmuşsun." Eli saçıma gitti ve okşadı.

"Ayrıca şarkını dinledim." Yorumlamaya başlamıştı şarkımı. "Bir cümle vardı yanlış hatırlamıyorsam." Elini saçımdan çekip kendi kafasına götürüp kaşıdı. "I know you are already a sin but i cant refuse you because ur sweeter than devil. Kesinlikle harika. Bu yaşta bu anlamda sözler yazabilmen. Ben şarkının adını Volcano olarak düşündüm ne dersin?"

Sorusuna karşılık kafamı sallamakla yetindim. Bir anda belime sarılan elle soluma döndüm. Kafamı kaldırdığımda Minho olduğunu gördüğüm kişiyle içim rahatladı. "İzin verirseniz öğrencinizi çalacağım Bay Bang." Daha çok soru değilde emir gibiydi cümlesi. Bunun karşılığında Bay Bang, "Tabii ki Bay Lee buyurun." Elini omzuna koymuştu Minho'nun. Minho ise ona gülümseyerek beni ilk gittiğimiz sınıfa götürdü.

Bir sıraya oturduğumda o da yanıma yerleşti. Yanıma oturduktan sonra sırayı itip alan açtı. Oturduğumuz yerde beni kucağına çekip burnunu boynuma gömdü ve orayı uzunca kokladı. Elinin teki belimde diğeriyse zaten yeterince kısa olan- oturunca daha da kısalmış-şortumun çıplak bıraktığı bacaklarımdaydı. Olduğu yeri uzunca okşuyordu.

"Çok güzelsin." Dedi başı boynumda olduğu için boğuk bir sesle. İltifatına karşılık kıkırdadım. "Ama." Dedi. Sesindeki ton değişimi korkutucuydu. "Bu şort neden bu kadar kısa." Farkında olmadan bacağımı sertçe sıktı. Bu hareketi derince inlememe sebep oldu. "Ah, hyung." İnlememi duyunca boynumu ısırıp daha çok inlememe sebep oldu.

Isırdığı yeri emip oraya ıslak bir öpücük bıraktı. Öpücüğünden huylandığım için havada olan ayaklarıma aşağı yukarı salladım. Bu hareketime kıkırdayan Minho kafasını boynumdan kaldırdı ve boynumdaki eserine baktı.

Gözlerimiz buluştuğunda yan yan sırıtıyordu. "İzlerim tenine çok yakışıyor Han Jisung." İz bıraktığını tahmin ettiğim yeri bir daha öptü ve beni kucağından indirdi. "Hadi bakalım sıra konu anlatımında. Matematik yazılınız kazık o yüzden bilmen gereken yerleri anlatacağım." Lafları yüzünden ofladım.

"Hyung! Bir kerede kolay olsa ne olur ki şu yazılı?" Cümleme kıkırdadı. Burnumu iki parmağının arasına sıkıştırıp oraya bir öpücük kondurdu. "Çalışmayanla çalışan aynı olmasın diye yapıyoruz bunu güzelim." Ona sırıttığımda mesajı anladı ve gülmeye başladı. "Hayır, Han Jisung sana cevapları vermeyeceğim." Dediğine karşıt dudaklarımı büzdüm ve kollarımı göğsümde kavuşturdum.

Gözleri büzülmüş dudaklarıma gittiğinde gözleri kapandı ve yüzü buruştu.(Lee Know'un bir şeyi tatlı bulduğunda yaptığı yüz) "Seni ısıracağım." Yanağımı eline sıkıştırıp yanağımı ısırmaya başladığında kısık sesli çığlıklar atmaya başladım. Çocuk gibiydik. Bir süre aynı olay devam etti ve bizi ayıran zil sesi oldu.

Minho ise kaşlarını çatmış bana bakıyordu. "Bak konu anlatamadım! Yazılı kol gibi girecek sana Han Jisung!" Yalandan sinirli bir tavırla bjnları söylediğinde kıkırdadım. Oyuncu bir tavırla ayağa kalkmış bedeninin yanına gittim ve koluna elimi koyup okşamaya başladım. Elim bir süre orada oyalandıktan sonra yakalarına gitti.

Orayı düzeltiyor gibi yaparken konuştum. "Ama benim çok zeki bir sevgilim var ve evime gelip bana anlatabilir." Sanki onu kışkırtıyormuş gibi dudaklarımı ekstra büzerek konuşuyordum. Sesli yutkunduğunu duyduğumda hızlıca dudağına bir öpücük kondurdum ve penisini ellerimin arasında sıkıştırıp sınıfın kapısına yöneldim. Son duyduğum şey, "Seni becereceğim Han Jisung!" Cümlesiydi.

Buna kıkırdayıp sınıfıma girdim ve Felix'in her zamanki yerinde olduğunu gördüm ona gülümseyip yanıma geçtiğimde o da bana gülümsedi ve hocanın gelmesiyle derse odaklandık. İşte yine sıkıcı bir okul günü başlamıştı.





HELO YOROBUN nasılsınız?

Ben de iyi olmaya çalışıyorum, notlarım gayet iyi geliyor hala çok mutluyum!!😻😻

Umarım bölümü beğenmişsinizdir ortalama 500-600 kelime yazıyorum bazen 1000-1500 bandında oluyor ama genellikle bölümler 500-600 bandında gidecek.

Sizleri seviyorum görüşmek üzere😽🫶

Som taslagim bolumlerin arasi biraz acilabilir hic ilhamim yok cunku😭😭😭😭😭😭😭😭😭😭😭😭

Fave|MinsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin