Kendim kalkabilirim.-1

298 29 19
                                    

Taşa takılıp minik bedeniyle yere düştü küçük çocuk. Ağlamıyordu, yüzündeki tek ifade sinirdi. Kaçan çocuklara bağırdı. "gelin buraya korkaklar!"

Arkasından ona yaklaşan bedeni bağırırken hissetmemişti bile. Omzunda hissettiği el çığlık atıp arkasına dönmesine sebep olmuştu. Hâlâ yerdeydi ve oturuyordu. Küçük bedeni, sinirden üşüdüğünü fark etmemişti bile. Ona uzatılan el ile kaşlarını çattı. Kendi elleri ve bacakları tutuyordu, ne diye ona elini uzatıyordu bu çocuk?

Büyük olana garip bir bakış attı küçük olan. Ardından yerinden kalktı ve başını hafif kaldırıp kendinden uzun olana bakışlarını değiştirmeden, garip bir şekilde bakmaya devam etti. Merak ediyordu. Neden elini uzatmıştı?

J- Sen kimsin? Bana neden elini uzattın? Sen de mi o pisliklerin arkadaşısın yoksa?

Sinirle minik ellerinden birini yumruk yapıp kaldırdı küçük olan. Büyük olan minik eline baktı ve onu tutup indirdi.

Küçük tekrar düşündü ve onun yüzünü sakin bir suratla inceledi. Sokak lambasından yansıyan sarı ışık yüzünü aydınlatıyordu. Ayın ışığı ise gözlerini... Çok hoş duruyordu. Bunları düşündüğünü fark etmesi çocuğun gülümsemesi ile son bulmuştu. Büyük olan onu rahatlatmak için sıcak bir gülümseme sunmuştu. Ardından elini bırakıp nazik bir ses tonu ile konuştu.

M- Ben Minho. Sana kalkman için yardım etmek istedim. Bu yüzden uzattım elimi. O kaçan çocuklarla da bir alakam yok. Sen kimsin peki?

Şaşırmıştı küçük olan. Ona neden yardım etmek istemişti ki? Ona kimse yaklaşmazdı.

J- Şey, ismim Jisung. Ben, yani sen bana, neden yardım etmek isteyesin ki?

Bunu şüpheli bir şekilde sormamıştı minik Jisung. Merak ediyordu. Onun hayatı çok farklıydı.

Annesini öldüren babası ile yeni bir yere taşınmışlardı. Yeni okul, yeni hayat, yeni arkadaşlar. Mutsuzdu, sebebi de belliydi. Annesi. Onu özlüyordu. Onun bir suçu yoktu fakat hayatı buydu işte. Okulunda pek sevilmezdi. Genelde kollarında yaralar vardı çünkü, insanlar da bunu iğrenç görüp ona dokunmazdı. Bir de eteklere ilgisi vardı Jisung'un babası her ne kadar bu konu için onu dövmüş, okuldakiler onu zorbalamış olsa bile Jisung anlamıyordu. Ne yanlış vardı ki bunda? Olamaz mıydı? O neden etek sevemezdi? Küçücük bedenine bunlar yetmiyormuş gibi, bir de annesi hakkında saçma sapan şeyler söyleyen mahallesindeki çocuklar ile uğraşıyordu. Fakat o ağlamıyordu. Yalnızca sinirliydi. Annesini öldüren babasına ve insanlara. Bu yüzden şaşırmıştı işte Jisung. Ona dokunmaya iğrenirlerdi insanlar, o neden iğrenmemişti?

Minho çocuğun sorusuna şaşırmıştı. Çünkü bilmiyordu yaşadığı şeyleri. Minho Jisung'un aksine harika bir ailede büyüyordu. Annesi onunla her zaman ilgilenir, babası her istediğini yapardı. Bu yüzden garipsemişti ondan kısa olan çocuğun söylediği şeyleri.

M- Düştün ve yaralanmış olabilirsin diye düşündüm. Yalnızca yardım etmek istedim bir sebebi yoktu.

Minik Jisung için bunların hepsi garipti. Şaşırmış bir surat ifadesi ile kollarına baktı. Onları Minho'ya gösterirse o da iğrenirdi. Peki ya göstermezse? O zaman belki o kaçmazdı Jisung'tan. Jisung hırkasının kollarını ellerine doğru çekiştirdi ve iyice kapattı kollarını. Bu düşünce Jisung'un gülümsemesine sebep olmuştu. Hevesle konuştu.

J- Gerçekten mi? Aslında ben pek umursamıyorum yaralarımı.

Bunu söylediği an esen rüzgar dizindeki kanayan yaraya vurmuştu. Babasının ona ilk vurduğu zamanda hissettiği acıyı uzun zaman sonra hissetmişti. Peki neden babası vurunca hissetmiyordu da düşünce hissediyordu?

Sana Min diyebilir miyim?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin