Yeni oyuncusu olduğum Milli Takım'ın toplantısında önümdeki dosyayı inceliyordum.
Yedek oyuncular da dahil herkes burdaydı ama biz daha toplantıya başlayamamıştık.
İtalya'da bir klüpte oynayan Ebrar Karakurt'un uçağı rötar yaptığı için iki saat gecikeceği bildirilmişti.
Oturduğum sandalyede dizimi kendime çekip masaya yaslamıştım.
Milli Takımda oynamak için özel olarak Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olduğum günden bu güne kadar şuan aynı masa da oturduğum her kızla tanışmış, binlerce kez buluşup konuşmuştum ama bir tek masada oturmuş onlarca kişiye kendini bekleten Ebrar Karakurt'la tanışmamıştım.
Verdiği röportajlarını, maçlarını, davet edildiği programları, konuk olduğu kanalları...
Her şeyini izlemiştim, profilinden hiç çıkmamış, en ince detayına kadar incelemiştim.
Önümde ki dosya da sağ köşede pembe saçlı ve yüzündeki gülümsemesiyle haberi olmadan çekildiği belli olan fotoğrafın ve her şeyinin yazılı olduğu kağıtta bir kez daha gözlerimi gezdirdim.
Bir dakika kadar önce yaptığım gibi.
'Mile, Ebrar'la tanışacağın için heyecanlı mısın?'
Gözlerimi artık noktalama işaretlerine kadar ezberlediğim kağıttan kaldırıp karşımda oturan Aslı'ya baktım.
'Ebrar ile ilgili her şeyi bana en ince ayrıntısına kadar anlattınız zaten. Ses tonu da dahil olmak üzere mimiklerini, jestlerini, her şeyini biliyorum.'
Uzun açıklamamı bitirdiğim zaman Ebrar'ın tam anlamıyla her şeyini öğrendiğimden beri tek şey vardı kafamda.
Kokusu.
Mile her şeyi biliyorsun da, ya kokusu?
Aylardır uzaktan ezberlediğim kadının kokusunu da birazdan duyacaktım.
Kafamın içinde ki düşüncelerle gözlerim tekrar önümdeki fotoğrafı buldu.
Güldüğü için gözleri kısılmıştı.
'Mile daha önce de söyledik sana, Ebrar biraz soğuktur. Mesafesini hep korur. Beraber büyümemize rağmen bana bile sarıldığı zamanlar bir elin parmağını geçmez.'
Arkama yaslanıp tek kaşını kaldırdım.
Herkesin dilindeydi ismi.
Olmadığında bile takımdaki herkes planını, programını Ebrar'a göre ayarlıyordu.
Voleybol federasyonu Başkan'ı bile şuan dört gözle bekliyordu.
Toplantı odasının kapısı tıklatıldığında içeri görevli genç bir kadın girdi.
'Sayın Başkan'ım Ebrar Hanım'ın uçağı az önce İstanbul Havalimanı'na inmiş. Yaklaşık bir saat sonra burada olur.'
Saygıyla konması Başkan'ın yüzünde gülümseme oluşturdu.
İsminin duyulması bile herkesi mutlu ediyordu.
'Geliyor bizim haylaz.'
Başkan heyecanla oturduğu yerde kıpırdandı.
Son bir saat kaldı, herkesin göz bebeğiyle tanışmama.
'Başkanım pasör çaprazı Vargas olacaksa Ebrar smaçör pozisyonuna mı geçecek?'
Gözlerimi Eda ablaya diktiğimde onun bakışları Başkan'ın üzerindeydi.
Başkan önündeki dosyayı açtığında benim önümdeki kağıdın aynısını kendi önünde duruyordu.