Lisa'dan
Sahil kenarında durdu. Ona döndüm. Kemerini çıkarırken konuştu. "Hadi insene." Onu onaylayıp kemerimi çıkardım. Arabadan indik."Burada ne yapacağız Jungkook?" Ona asla abi dememiştim. O da bundan rahatsız değil gözüküyordu.
Etrafına bakındı. "Gel benimle." Elimden tutup beni arkasından sürüklemeye başladı. Gözlerim sadece ellerimize bakıyordu. O farketmeden bunu yapıyordu ama bu yaptığı şeyler benim kalbimi heyecandan yerinden çıkaracaktı.
Bir sahil köftecisinin önünde durdu. Ona öylece bakıyordum. "Gel şuraya oturalım." Böyle yerleri çok severdim. Yemekleri ayrı bir güzel oluyordu. Belki de verdiği sıcaklıktan dolayıydı.
Jungkook'un gösterdiği taburelere oturduk. Ortamızda küçük bir masa vardı. Kendimi huzurlu hissediyordum. Denize baktım ilk. Sonrasında Jungkook'a döndüm. "Böyle yerleri çok seviyorum. Küçük işletmelerin yaptığı yemekler daha lezzetli oluyor bence."
"Biliyorum." Anlamaz bakışlarla ona baktım.
"Neyi?"
"Böyle yerleri sevdiğini." Gözlerimi açtım. Nasıl yani?"Nereden biliyorsun ki?"
"Chae söyledi." Öylece bakıyordum ona. Yerinde kıpırdanıp taburesini düzeltti. "Ya aslında geçen Chae beni bir şeyden dolayı azarladı. Anlamadım pek ama sanırım seni kırmışım. Durduk yere de bana dargın olmanı istemem. O yüzden Chae'den bugün birkaç fikir aldım. Ve seni buraya getirmeye karar verdim."Neye üzüldüğümü pek bilmiyor gibiydi. Ama olsun yine de değer verip gönlümü almaya çalışması benim için önemli bir şeydi.
Rosie seni seviyorum tatlım.
--------------------
Ekmek arası köftelerimiz gelmişti. Afiyetle bir ısırık aldım. Aşk yaşıyordum resmen. Ağzımdaki büyük lokma yüzünden yanağım şişmişti. Karşımdaki Jungkook'a baktım. Bana bakıyordu. Güldü.
Kesin komik görünüyordum. O yüzden gülmüştü. "Ekmek arası köfteyi çok seviyorsun sanırım. Bu kadar severek yediğine göre." Yine gülmüştü ama asla alaycı değildi.
Öylece ona bakıyordum. Onun da gülüşü yavaş yavaş gitmiş. Bana bakıyordu. Bir süre böyle kalmıştık.
--------------------
Sahilde yürüyorduk. "Güzel bir geceydi. Yemek için teşekkürler." Gülünce o da güldü. "Ne demek efendim. Her zaman."
Bu gece benim için unutulmazdı. İlk defa baş başa bir şeyler yapmıştık. Genellikle bizimkilerle birlikte olurduk. Dün hüngürce uğruna ağladığım kişi şimdi de beni en mutlu insanı yapmıştı. Artık içimdeki duyguları dışarı vurmak istiyordum. Yapmalı mıydım?
Dayanamayacaktım. Evet şimdi sırasıydı. Daha fazla tutamazdım. Jungkook'u bileğinden tutup bana çevirdim. Bana anlamsızca baktı. "Jungkook sana bir şey söylemek istiyorum."
"Tamam?" Nefesimi içimde tuttum. Heyecanlıydım. Tek bir nefeste söylemek istiyordum. Biraz beklemiştim. Ne diyeceğimi bekliyordu. Tamam şimdi hazırdım.Gözlerimi yumdum. "Jungkook ben senden çok hoşlanıyorum." Gözlerimi hafifçe araladım. Yüzünü incelemeye başladım. Tepki vermemişti. Bir ümitle bekliyordum.
Sanırım şimdi mutlu olabilirdim. Yüzü sevinçle gülmeye başladı. "Ah bende senden hoşlanıyorum." Beni kucağına alıp döndürmeye başladı.
--------------------
"Lisa. Lisa. Lisa!" Biri beni sarsıyordu. Kafamı iki yana sallayıp kendime geldim. Gözlerimi kırpıştırdım. Kafamı yanımdaki Jungkook'a döndürdüm.
Bir dakika. Bu bir hayal miydi!? "İyi misin? Sana sesleniyorum. Cevap vermedin. Dalıp gittin."
Evet gerçekten hayaldi. Ben nasıl da mutlu olmuştum ama. İstemeden yüzüm düşmüştü. Kendimi toparlamaya çalıştım. "İyiyim sorun yok. Sadece dalıp gitmişim."
"Heh tamam."