"Lan ben burayı nasıl hiç fark edemedim, kendimi kayıp babamı bulmuş gibi hissediyorum şuan." Lafını bitirdikten sonra hamburgerini ısırdı. Kendisi çok zor beğenen biriydi, bu nedenle arkadaşlarıyla yemek yedikleri yerler sayılı olurdu. Faruk'un getirdiği yerel hamburgerciden de pek ümitli değildi ama yediği hamburger fikrini tam anlamıyla değiştirmişti.
"Eee olsun o kadar. Biz de boş adam mıyız sanki?" Gülümseyip yemeye devam etti Faruk. Okulda olduğundan daha keyifli görünüyordu Tekin. Bu içine biraz su serpmişti. Şimdi okulda yarım kalan konunun üstüne biraz daha gitmek istiyordu ama bu keyifli anın içine etmek de istemiyordu.
"Sordum mu hatıırlamıyorum ama kardeşin var mıydı?" Biraz daha erteleyebileceğine inanarak sordu. Tekin ağzındaki lokmayı biraz daha çiğneyip yuttuktan sonra konuştu.
"Yok, tek çocuğum. Sadece çok yakın olduğum iki kuzenim var. Küçüklüğümüzden beri beraberiz, kardeş gibiyiz diyebilirim. Sen tek çocuktun değil mi?" Faruk kafa salladı. Kuzenlerinin hepsi yargılayıcı insanlardı, dolayısıyla sohbet etmekten bile hoşlanmıyordu Faruk.
Hamburgerlerinin sonuna yaklaşmışlardı. Faruk kararsız kalarak aklında dolaşan soruyu sordu.
"Bugün yarım kalmıştı konuşmamız, Yılmaz'la aran mı bozuldu Tekin?" Umarım benimle ilgisi yoktur, diyerek içinden ekledi. Tekin yavaş yavaş ağzındaki lokmayı çiğnedi, cevabını geciktirmeye çalışıyordu sanki. Sonunda lokmasını yuttu ve konuştu.
"Evet ama çok ciddi bir şey değil. Her zamanki olaylar. Endişe edilecek bir mesele değil. " Faruk başını salladı ama bu cevap onu tatmin etmemişti. Kokusu yakında çıkardı. Şimdilik boş vermeye karar verdi.
"Eee ödevin konusu ne?" Tekin Faruk'un sorusu üzerine telefonundan konusuna baktı. "İki üç sayfalık bir hikaye yazmalıyım. Konusunu falan bize bıraktı hoca yani sıfırdan almalıyız. " Hamburgerinin son parçasını da yiyip içeceğini bitirdi Faruk. Tekin ondan birkaç saniye önce bitirmişti.
"Aklına ne geliyor konu olarak? Tamamen kurgusal olmasına gerek yok. Yakın zamanda yaşadığın bir anıyı da yazabiliriz. " Tekin bunun üzerine düşündü. Son zamanlarda yaşadığı en dikkate değer olay arkadaşıyla kavgasıydı ama bunu yazmamayı tercih ederdi.
"Valla bende fikir falan yok, sende var mı? " Faruk kütüphanenin sokağına girene kadar konuşmadı. Tekin düşündüğü için onu rahatsız etmeden yanında yürüdü sadece. Sokağa girdiklerinde Faruk bir anda konuştu.
"İki kişi yazalım, belli bir nedenden arkadaş olsunlar. Sonra biri uzak bir yere taşınsın ve yıllar sonra yeniden karşılaşsınlar. Bu tarz bir şey yazabiliriz bence. " Tekin fikri beğenmiş bir şekilde kafa salladı ve kütüphaneye girdi.
Boş buldukları masalardan birine oturdular. Tekin çantasından çizgisiz kağıtları ve şablon için kullandığı çizgili kağıdı çıkarıp Faruk'a ittirdi. Yardım demişlerdi ama ödevi Faruk'un yapacağını ikisi de biliyordu. Tekin'in İngilizcesi ciddi anlamda kötüydü.
Yaklaşık 20 dakika hiç iletişim kurmadılar, Faruk Tekin'in ödevini yaparken Tekin de kimya testi çözüyordu. Tekin testini bitirip iyice sıkılarak Faruk'u izlemeye başladı. Onun izlemesi Faruk'u biraz geriyordu ama herhangi bir yazım hatası yapmadan bitirebildi. Toplam üç buçuk sayfa süren hikayenin kağıtlarını düzeltip Tekin'e uzattı ve ağrıyan bileğini çevirmeye başladı.
Tekin kağıtları poşet dosyaya yerleştirip minnettar bir şekilde gülümsedi Faruk'a. Onun gülümsemesi Faruk'u da gülümsetmişti. Tekin önündeki kitaplarını da çantasına koyup Faruk'a eğildi ve kısık bir sesle konuştu.
"Gel bir kahve içelim hem sana da borcumu ödemiş olurum. " Faruk kalemini cebine koydu ve ikisi beraber çıkışa ilerlediler. Havada hoş bir kırmızılık vardı. Çıktıklarında Faruk dalga geçerek konuştu : "Yalnız benim emeğim bir kahvelik değil, borcunu silmedim haberin olsun. " Tekin gülümseyip kafa salladı ve onayladı.
"Size giren matematikçi bize de giriyor ya, sizin sınavları ne kadar zor yaptığını ve sizin nasıl çakıldığınızı bize anlatıyor. "
"Sadist herif ya, zevk alıyor resmen acımızdan. Manyak olacağım zaten geçen bir sınav hazırladı quiz yapacağım performans olarak geçecek dedi. O neydi öyle, YKS daha kolaydır yemin ediyorum. Bir kağıt yığını verdi arkalı önlü dört sayfa. Sınavın yarısında yazı yazmaktan bileğime sıçtım zaten. " Hararetli bir hoca dedikodusu başladı. Faruk haftada 14 saat gördüğü, artık yüzünden bıktığı İngilizce hocasından bahsetti, Tekin fizikçinin yaptığı kötü saç kesimi yüzünden okula iki hafta şapkayla geldiğini söyledi, Almancacı ve müdür yardımcısı arasındaki şüpheli ilişkiyi tartıştılar.
Kahveciye vardıklarında siparişlerini verip yerlerine oturdular. Faruk bu sırada geçen sınavda Nilsu'yla arkalı önlü oturduklarından bahsetmişti.
"Arkamda oturuyordu, biraz kağıdı açmamı istedi de Bedenci Selma yakaladı. Az daha kopya yazıyordu, hocam boyun fıtığım var diye yırttı. " Tekin kahkaha attı, demek bu yüzden bedencilerinin yanında boynu öyle önde geziniyordu.
"Eee Faruk hocam, ne yapıp da borcumu ödeyebilirim?" Tekin masaya eğilip konuştu. Faruk ona birkaç saniye bakıp gülümsedi. "Bilmem o kadarını da sen düşün. Borcum ödene kadar yakandayım, ona göre. " Tekin gülümsemesine bakarken ellerinin terlediğini, nefesinin belli olmayacak biçimde hızlandığını hissetti. Eski pozisyonunda oturup yutkundu ve sağ bacağını titretmeye başladı.
Onun bacağını titretmesi yüzünden masa da titremeye başlayınca Faruk durması için elini bacağına koydu. Tekin heyecanını belli edeceğini anlayınca lavaboya gideceğini söyleyip ayaklandı ve hızlıca lavaboya ulaştı.
"O kadar aptal hissediyorum ki. " Nilsu'yla yazmayı düşündü ama alacağı cevabı biliyordu zaten. Genç kıza göre Tekin'in tek yaptığı oyalanmaktı, hemen masaya dönmeli ve Faruk'un kucağına atlamalıydı.
Yüzüne su çarpıp aynada kendini izledi. Buğday renkli teninde belli belirsiz bir kırmızılık vardı. Ellerini yanaklarına bastırıp biraz soğutmaya çalışarak derin nefeslerle nefes alış verişini de düzene soktu.
Bu konuda danışacağı kişi Nilsu değildi, başka biriydi.
—
ayy canim cikti bolumu yetistirecegim diye HEPINIZE MUTLU YILLAR UMARIM 2024 YILI HEPINIZ ICIN SAGLIK, MUTLULUK VE HUZUR DOLU GECER hayatinizdaki tum olumsuzluklarin bu senede hallolmasini diliyorum yeni yiliniz kutlu olsunnn 💙