1

1.4K 103 46
                                    

1

Kırık bir hıçkırık sesi odada yankılandı, omega son kez girdiği odasına bakarken tutamadığı gözyaşları yüzünden dudaklarını kemiriyordu ama bu hıçkırıklarını daha fazla engelleyememişti. Özleyecekti işte ne kadar mantıklı onlarca sebep olsa da onun duyguları hep böyle olacaktı, kırık ve özlem duyan. Hızlıca gözlerini silip kendisini sakinleştirdi.

Sürüsü için yaptığını kendisine tekrar edip duruyordu. Zamanında lider tarafından alfa oğluna yetiştirilmek üzere ailesinden alınmış ve sarayda yetiştirilmişti. Safkan her zaman korunmalıydı. Onlara göre sarayın içerisinde ki herkes asil olmalıydı ve tabi ki alfanın ileride ki eşi yine aynı derecede harika olmalıydı. Sürü içinde asilliği devam ettirmek adına ailesinden alınıp yetiştirilmişti Yoongi, elbet tabi ailesi soyluydu ama saray adabı olmalıydı.

Yine de işler beklenildiği gibi gitmemişti. Varis alfanın bütün herkesi dehşete düşüren hareketiyle her şey altüst olmuştu. Gerçek aşkların yaşanmadığı bir devirde aniden gerçek eşini bulan Alfa Namjoon Güney sürüsünün kendi oğulları için yetiştirdiği Omega Jin'i eşlemişti. İşte bütün dengeler burada altüst olmuştu. Bu cidden beklenmedikti.

Yine de bir sürüye layık olacak muhteşem bir omegaydı. Hatta kendisinden bile daha çok uyuyordu Namjoon'a. Yine de küçüklüğünden beri yetiştirildiği doğruların bir anda değişmesiyle ne yapacağını bilememişti Yoongi. Yıllardır kocası olacağı söylenen adam aşkını bulmuştu ve Yoongi bir kenara bir çırpıda yok sayılıp itilmişti. Titreyen bedeniyle pencere kenarında ki her zamanki koltuğuna bıraktı kendisini. Kalbi elbette ki kırıktı bu aşk dedikleri şeyi bilmiyordu, Namjoon'u seviyordu ama onu sevmesini neredeyse sandalyeye oturduğunda ayağı yere değdiğinden beri söyleniyordu. Başka bir seçeneği olduğu hiçbir zaman fark etmemişti.

Savaş çıkmaması adına kral bir takas teklifi sunmuştu güney kralına. Yoongi elbette ki Jin ile eşdeğerdi. En az onun kadar iyi eğitilmişti. Tek fark Yoongi bir savaşçı değildi. Kendisini korumayı tabi ki biliyordu ama ona her zaman değerli bir elmas gibi davranılmış el üstünde tutulmuştu. Jin'in savaş meydanlarında olduğunu bilmesi kanını dondurmuştu. Birçok sürü hala savaştaydı ve kralın buna girmek istemediği bariz belliydi ve beklenilenin aksine güney sürüsü bu teklifi kabul etmişti. En az kendileri kadar onlarında bu savaşı istemediği belliydi. Bir sürü ne kadar fazla düşmanla baş edebilirdi ki bazen dostluk bağları da kurulmalıydı.

Yine de ağlamasını durduramıyordu. Yılları burada geçmişti buradan uzaklaşacak olması kalbinde derin acılar bırakıyordu. Kendi toprakları dışına hiç çıkmamıştı buranın her bir taşında, parkesinde, tarlasına kadar anılarla doluydu ve o tamamen bir boşluğa sürüklenecekti. Kapısı sakince vurulup açıldığında kendisini toparladı, gözyaşlarını silip ayaklandı. Metanetli olmalıydı.

"Yoongi, tatlım hazır mısın?"

Bu olay olduğundan beri her şey o kadar fazla konuşulup defalarca telkin edilmişti ve artık tek bir teselli cümlesine ya da benzeri konuşmalara katlanabileceğini sanmıyordu. Yeni ütülendiği burnuna gelen kokusundan belli olan gömleğinin yaklarını düzeltip küpelerini düzeltti aynanın karşısında kendisini dikleştirdi.

"Hazırım"

Dedi sakin ve saygılı sesiyle, ağladığı için sesi boğuktu ama kimsenin buna ses çıkaracağını sanmıyordu. Kraliçenin sevgi dolu gözlerini es geçerek yavaşça kapıya ilerledi. Ardından koluna girmesine izin verdiği kraliçe ile birlikte sarayın merdivenlerini sakince indi. Gözlerini hiçbir yere odaklamak istemiyordu olabildiğince boşluklara bakarak ilerlemeye devam etti. Kimseyle göz göze gelip o bakışlarına maruz kalmak istemiyordu. Dışarı çıktıklarında onları bekleyen ufak kalabalığa baktı sevdiği herkes oradaydı. Aslında kimseyle vedalaşmayacaktı bu sadece sıradan bir uğurlama merasimiydi. Bıkmıştı çünkü neredeyse bir aydır bu muhabbetlerden. Kralın önünde eğildi. Uzak diyarlara giden ilk kişi değildi tabi ki ama kaç kuşaktır saray içerisinde başkasıyla evlenen ilk kişi olacaktı.

Wolfish | TaeGiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin