2

834 94 32
                                    

1

Kasaba da Jungkook ile gezen Yoongi, gördüklerini hafızasına kazımaya ve merakla sorular sormaya devam ediyordu. Gün ışığında alfanın ensesinde ki mührün bir kısmını görebilmişti ne olduğunu pek anlamasa da gerçekten nadir olduğu belliydi. Eşli olanlar saçlarını yukarıdan toplar ve enselerinde ki mühürlerini göz önüne sererlerdi, mühürler gururla taşınması gereken bir şey gibi görülüyordu. Parmaklarını saçlarına götürdü Yoongi, o da bir gün toplayacaktı ve onda ne belirecekti bilmiyordu. Bunları düşünmeyi bırakıp gözlerini çarşıya çevirdi. Burası alışık olduğundan çok daha büyük ve çok daha gelişmişti. Büyük binalarda, oldukça hoş dükkânlarda ve Arnavut kaldırımlarında gözlerini gezdirdi. At arabalarının tekerlek sesleri sokakları dolduruyordu. Yoongi uzun saçının ucunu parmakları arasında oynarken Jungkook'u duydu yeniden.

"Beğendin mi?"

"Burası gerçekten çok güzel bir yer"

Yoongi, hayranlık barındıran ses tonuyla konuştu. Askeri başarıları ile anılan Kim Sürüsünün bu kadar zengin olması normaldi. Olduğu yerden bile dağın eteğine kurulmuş olan sarayı görebiliyordu. Gün gelecek oradan burayı izleyecekti. Bu düşüncelerle ilerlerken kendilerine koşan muhafızlar ile oldukları yerde kaldılar. Arkalarında ki hizmetlilerde onlarla birlikte durduğunda şaşkınca bakıyordu Yoongi.

"Efendi Jungkook"

"Neler oluyor?"

"Omega Yoongi'yi almaya geldik"

"Bu da ne demek oluyor?"

"Kralın emri"

Duraksadı Jungkook, göz bebeklerinde onun da anlamadığına dair ifade vardı. Yoongi yanlış anlaşılmaktan çok endişelendiği için duruşunu dikleştirmişti.

"Bir açıklama istiyorum"

Dedi Jungkook, muhafızlar birbirine baktıktan sonra bir tanesi ellerini önünde birleştirdi ve çekinerek konuştu.

"Size bilgi verme yetkimiz yok efendim. Omega'nın bizimle saraya gelmesi gerekiyor"

"Pekâlâ"

Dedi Yoongi, neler olduğunu anlamasa da karşı çıkmayacaktı. Yine de Jungkook'un koluna dokundu.

"Alfa Jungkook, her şey için teşekkür ederim. Belli ki önemli bir şey var gitmem gerek ama iyi bir açıklama almanızı sağlayacağımdan emin olabilirsiniz"

Hafif kafasını eğdi ve muhafızların yönlendirmesiyle yürümeye başladı. Neler olduğunu bilmiyordu ama iyi şeyler olmadığı kesindi. Sıkıntıyla iç çekti Yoongi, hayatında ki hiçbir şey yolunda gitmiyordu.

2

Yapılan yolculuktan sonra sonunda sarayın merdivenlerinin başında yukarıya bakıyordu.

"Bundan sonrasında sadece siz olacaksınız efendim"

Dedi muhafızlar kafasıyla selam verip arkalarını dönmüşlerdi. Derin bir nefes aldıktan sonra Yoongi merdivenleri yavaşça çıktı. Saray fazla kasvetliydi ayrıca çevresi oldukça kurak ve sessizdi. Aşağıdan bakarken göz alıcı duran sarayın bu kısmının neden bu kadar bakımsız olduğunu ve kendisinin neden bu tarafa getirildiğini bilmek istiyordu. Titrek elleriyle büyük kapıyı geçebileceği kadar itmiş ve içeriye bir adım atmıştı.

Durdu.

Hayır, sadece kendi değil dünya durdu.

Yoongi böyle düşünüyordu, aniden aldığı yoğun tarçın kokusu başını döndürmüştü. Omegası kaçmasını söyleyip duruyordu, kurdu dönüşüp kaçması için Yoongi'nin bedenini zorluyordu. Titrek ellerini küçük yumruklar haline getirerek ilerlemeye başladı. Özellikle ışık girmemesi adına çekilen kırmızı ve ağır olan koca perdelerin arasından sızan ince günışığı ile aydınlanan kasvetli koridorda ileriye doğru yürümeye devam etti. Biraz ileride ki kocaman iki kanatlı kapının arkasında bir gürültü duyduğunda bedeni istemsizce koridorun ortasında durmuştu. İlerleyemiyordu. Tarçın kokan alfanın tüm feromonları öfkeyle harlıyordu sanki ve Yoongi'nin burnu sızlamaya başlamıştı. Çıkmaya hazır olan tırnakları, ellerini zorluyordu. Ağlamamalıydı.

Wolfish | TaeGiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin