4

274 27 133
                                    

Naber yavrularım.
Umarım iyisinizdir, sizi seviyorum.
Karmaşık, bir o kadar da benim için değerli olan, kurgumun yeni bölümüsü!
Hadi iyi okumalar, bol bol yorumlarr.

***

Hey, uyuyor musun sen?

Hem de en heyecanlı yerinde. Anlatmıyorum öyleyse, bana ne. Hayır, anlatmıyorum. O kadar saattir anlatıyorum be adam. Boşu boşuna mıydı, daha yarım saat önce ara verdim diye söylenen sen değil miydin hem?

Hayır.

Hayır, bana o gözlerle bakma.

Offf.

Lanet olası, istediği her şeyi yaptırabilecek esmer bir adam olmak nasıl bir his dostum? Bakışlarının bu kadar zehirli olması inan hiç de adil değil. Bu durumdan nefret ediyorum, inanılmazsın.

'Aynı zamanda bayıldığım gibi...'

Tamam, kahretsin anlatıyorum. Elbette nerde kaldığımı hatırlıyorum, bizim genç biraz fazla cesaretli davranarak terslenmişti ve bu terslenme ona biraz fazla ağır gelmişti.

Tekrardan başlıyorum anlatmaya...

Ryan'la yaşadığı kabustan sonra, günün geri kalanını öyle beti benzi atmış, öyle kafası allak bullak olmuş bir biçimde geçiriyor ki Türk İrfan, tesadüfen yanından geçtiğinde genç adamın saçlarını okşayıp ona iyi olup olmadığını soruyor.

Köpeği havlayıp üzerine atladığında oldukça sinirleniyor, bir pislik tekme ile köpeği yanından kovalıyor. Oyunlar oynarken o kadar sakar davranıyor ki kızlar ona gülmekten kendilerini alıkoyamıyorlar.

Adamın bu gece gelmeyeceği düşüncesi kanını zehirliyor, onu asabi ve suratsız biri haline getiriyor. Bu düşünce onu delirtirken, bir yandan da delicesine içini kemiriyor. Katlanamıyor bu duruma. Çay saatinde herkes bahçede toplanıyor, Ryan tam karşısında oturuyor ama ona bakmıyor.

Mıknatısla çekilir gibi gözleri adamın gözlerine kilitleniyor ama gri taşlar gibi soğuk gözlerden karşılık gelmiyor. Adamın kendisiyle oynuyor olduğu düşüncesi onu hırçınlaştırıyor. Tam da şu an adam kaba bir şekilde ona yüz çevirmişken genç Dusan yumruğunu sıkıyor, aklından adamı kolayca yere serebileceği geçiyor.

Birden bir ses "Neyin var Dusan, çok solgun görünüyorsun?" diyor. Ses Ryan'ın erkek kardeşi Edin'den geliyor yine. Yaşına nazaran asla küçük olmayan, oldukça iri, bu adamın kendisinden ne istediğini anlayamıyor Dusan. Kendisinden büyük olduğunu ve at binerken söylediklerinin bir anlığına kendisiyle dalga geçtiği birer laftan ibaret olduğunu bile düşünüyor ve bu düşüncelerinin sebebi dahi yok.

Edin'in gözlerinde sıcak, yumuşak bir ışık var fakat genç Dusan bunu fark etmiyor, edemiyor. Bilakis rezil bir durumda suçüstü yakalanmış gibi hissediyor ve öfkeyle haykırıyor: "Beni rahat bırak olur mu? Sen ve şu benimle ilgili saçma endişelerin yok mu? Tamam, küçük olmadığımı hissettirdin. Çok sağ ol ya?" Sonra da söylediklerine pişman oluyor çünkü Edin'in rengi atıyor, arkasını dönüyor ve "Bugün ne kadar garip davranıyorsun, sanki karşında düşmanın var Dusan?" diyor, üzüldüğü ve kırıldığı sesinden anlaşılıyor.

Etraftakiler kınayan, hatta tehditkâr denebilecek gözlerle bakıyor. Sebastian ve Ryan ise bunların en başı. Genç adam hatalı olduğunu fark ediyor ama daha özür dilemeye fırsat bulamadan masanın karşısından sert, bıçak gibi keskin ve parlak bir ses, yani Ryan'ın sesi duyuluyor.

"Bana sorarsanız Dusan yaşına göre oldukça uygunsuz davranışlar gösteriyor, ona bir beyefendi gibi, bir yetişkin gibi davranmakta hata ediyoruz. Edin'e bu şekilde konuşması saçmalıktan ibaret."

Gecenin İçine Gir, Tadic x DzekoHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin