Bu da çok beklettiğim için hediyem olsun...
×××
Hayatınızın en boktan dönemini yaşarken bile kıymetini bilmenizi gerektiğini düşündüğünüz oldu mu?
Ben o anlardan birindeydim işte. Hayatım daha ne kadar bok yoluna gidebilir diye düşünürken şimdi bu hayatta yaşamaya devam etmek için dualar ediyordum çünkü ölmek için kendimi hiçbir zaman hazır hissetmemiştim.
Bazen ölü hissettiğim günler olsa da ruhumu ve bedenimi ayırmayı isteyeceğim raddeye daha gelmemiştim.
Saniyeler içerisinde yere itilip, sertçe zeminle buluşmama rağmen her şey yavaş çekimde gerçekleşmiş gibiydi. Ölmemek adına zihnimi toparlayıp neler döndüğünü çözmeye çalışırken aslında tek kişi olmadıklarını gördüğüm adamlar fark ettiğim ilk şeydi. Kırık kapıdan içeriye girip de anında silahlarını doğrulttukları için Jimin hızla beni yana doğru itmişti.
Gözlerimi bir kararsızlık ve korkuyla açarken adamların görüş açısından kurtulmak için zorlukla bedenimi sürümeye çalışmıştım çünkü bacaklarım bile titriyordu. O anda sadece kendime odaklandığım için diğerlerini ancak fark etmiştim, Jimin sahip oldukları tek silahla yerinde durmayan adamları vurmaya çalışırken aynı şekilde mermilerden kaçmaya çalışıyorlardı.
Benim ise tek dileğim varlığımın unutulmasıydı. Ayağa kalksam beni anında mermi yağmuruna tutmaları çok olasıydı o yüzden onlardan uzakta olmam fırsatını kullanarak tam anlamıyla gözden kaybolmak istiyordum.
Yine de benim için büyük bir değerleri olmasa bile onlar için endişelenmeme engel olamıyordum. Yutkunarak iri yapılı ve korkutucu görünümlü adamları izlerken birinin silahını bırakıp hızla Jimin'e atılmasıyla yutkunamadığımı hissetmiştim. Her şey o kadar hızlı ilerliyordu ki, hem silah sesleri hem de yumruklar havada uçuşurken buradan sağsalim kurtulmayı dilemekten başka çarem yoktu.
Adam Jimin'in yanağına sesli bir yumruk atıp devamını getirmeye çalışsa da Jimin birkaç hareket biliyor olacak ki başını çekip kaçınmayı başarmıştı. Telaşlı hâlimle etrafa bakınıp yararlı ne yapacağımı çözmeye çalışırken Bogum'un da zorlukla kaçmaya çalıştığını, Jimin'in az önce düşürdüğü silahını almaya çalıştığını fark etmiştim. Bu sırada az önce kapıda gördüğüm adam çevik hareketlerle silahını Bogum'a çevirdiğinde korkudan nefesim kesilmişti sanki. En az diğerleri kadar iri yarı bir adamdı ve namlu tam da alnına işaret ediyordu.
Onun dikkatini dağıtabilsem bile bu insanlar için canımı tehlikeye atmaya gerçekten değer miydi? Yoksa çoktan vurulacak bu bedenimi kurtarabilmek için bir çıkış yolu mu sağlamış olurdum? Tüm o spora ve boksa gittiğim günlerin gücünü burada kullanabileceğime güvenebilir miydim ki?
Tereddütlü gözlerim kendimi sağlama almak için üç tehlikeli adam arasında dolaşırken Jimin'in kanayan dudakları ve kızaran yüzü ile yüzleşmek zorunda kalmıştım bir süre. Fazla vaktimin kalmadığını hissederek dudaklarımı dişlerken şapkalı adamın parmaklarını hareket ettirdiğini fark etmiş, titreyen parmaklarımla yanımdaki vazoyu kaptığım gibi boynuna isabet ettirerek fırlatmıştım.
Bunun tek etkisi yönünün sapmasına sebep olmuştu çünkü o tetiği her koşulda çekmişti. Mermi Bogum'un koluna isabet ederek zaten yerdeki bedeninin yığılmasına sebep olurken boğukça bir inilti bırakıyordu dudaklarından. Adamın afallamasından faydalanarak cesaretimi bir anlığına toparlamış, dizlerimden destek alarak hızla kalkmıştım. Beni fark eden daha kısa adam boştaydı ama ona izin vermeden hedefime ulaşmış, silahlı herifi kendime çevirdiğim gibi yüzüne en sert yumruklarımdan birini geçirmiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Taboo
Fanfiction''Ya neden ben? O gece talihsizce orada bulunduğum için mi? Sebebi bu mu? Beni tanımıyorsun bile, ama öylece güvenerek yanına alıyor ve aranıza dahil ediyorsun.'' Kalp atışlarım saniyeler birbirini kovaladıkça hızlanırken bir süre geniş sırtı ve kar...