1🦉

60 9 4
                                    

"Meiji Restorasyonu ile Japonya kendini yenilemiş ve güçlenmiştir. Burada yapılan yenilikler, yıllar sonra 1905te Çarlık Rusyası ile Mançurya'da karşı karşıya geldiklerinde--KyungSoo!"

Gülüşmelerin bir bakışı ile susturan adam aynı ismi yeniden çağırdı.

"KYUNGSOO!"

İrkilerek yerinden sıçrayan oğlan etrafına bakındı. Bulanık bakışları arasında her şeyin kristal berraklığında gözlerine çarpması, gülüşmelerin kulaklarını çınlatması ile ellerini başına bastırdı.

"Uykusuzsan evinde uyusana evladım. Niye okulda uyuyorsun! Hastaysan da revire ya da doktora git! Dersimde dikkatimi dağıtma!"

"Peki!" dedi ayakta sallanan öğrenci. Sırasına tekrar oturmak yerine çantasını da alıp sınıftan çıkarken "revire gitmemi söylediniz" dedi bakışları iyice çatılan öğretmene.

"Dur. Yanında birini de göndereyim." diyerek sınıfa göz gezdirdi.

"Jongin, sen de KyungSoo ile git. Zaten dersi dinlediğin yoktur. Bir durum olursa da bana haber ver."

Yerinden kalkan diğer erkek öğrenci, öğretmene belli belirsiz bir "peki.." onayı ile diğer öğrencinin ardından sınıftan çıktı. Diğeri önde o arkada koridor boyunca ilerleyip merdivenlerden üst kata çıkarlarken duraksadılar.

"Revirin son katta olması çok saçma." tırabzanlara tutunup soluklandı.

"Bir kat çıkamayacaksan koluna girebilirim."

İmalı sözlere ters bakışları altından ikazla baktı.

"Koluma gir öyleyse."

Diğerini beklerken söylenmeleri sürdü, "keyfime bu haldeyim sanki, bütün gün tarih dinlemeyi tercih ederdim."

Uzun oğlan koluna girince her adımda  kolunu biraz daha yukarı çeken basamaklar bittiğinde kolundan çekildi, yerine çantasını uzattı.

"Ambulans için gerçekten sıkıntı. Revir son katta değil ilk katta olmalıydı. Şu an bayılsan kucağımda indirmek zorunda kalabilirim."

"Neden kucağınmış, sırtın ne güne duruyor?"

Uzun oğlan güldü. Çenesinde gamzeye benzeyen iki çizgi kıvrımlar oluştu.

Birlikte revirden içeri girdiklerinde sağlık personeli için beklerken sedyelerden birine uzandı.

"Birazdan gelir herhalde.." dedi pencerenin önünde oyalanırken.

"Gelse de bir şey yapamaz. Çekeceğim mecbur."

"Tam olarak nasıl hissediyorsun?" onu daha ilgili gösteren sorusu ile bakışları buluşunca bir sandalye çekip yanına oturdu.

"Geçen ocaktan beridir böyleyim. Gündüzleri gece uykusundan daha beter bir uyuşukluk çöküyor üstüme. Derin bir yerlere düşüyorum fakat uçuyorum gibi de bir his. Üzerimde havanın ağırlığını hissediyorum. Geceleri de cin topu gibi canlıyım. Doktora gittim. Tetkiklerden hiçbir şey çıkmadı. Ergenliğime bağladı doktor da. Gelişme çağında olurmuş böyle hormonal dengesizlikler."

If These Wings Could FlyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin