3 🦉

28 7 0
                                    

Sonraki günlerde kuzgunların en çok tünediği bir kestane ağacının altında öğle yemeklerini yer oldular. KyungSoo'nun gündüz uykuları ve gece uykusuzlukları hâlâ dayanılmaz düzeydeydi. Dersleri atlatmak epey zordu. Fakat babası Yuta okulda öğretmenlerle görüşünce karışmaz olmuşlardı. Ödevlerini yapıyor oluşu, okula gelme gayreti, geçiş sınavlarında iyi notlar alması uykusuzluk sorunu olan gence karışmamalarında etkili olmuştu.

"Bazen üzerimize sıçarlarsa diye korkmuyor değilim."

Sırtına yaslanmış uyuklayan gence omzunun üzerinden baktı.

"Ama hiç sıçmadılar değil mi?"

"Tutturamamış olabilirler."

Jongin güldü. Ona dönmeye çalışınca KyungSoo sızlandı.

"Biraz daha böyle kal. Sırtın uyumak için ideal bir yastık."

"Kucağım da idealdir. Yüzünü görebilirim hem."

"Uyurken çirkin görünüyorum. İzlemen de uykumu kaçırır."

"Sıçacak olurlarsa seni korurum. Kucağıma uzan."

KyungSoo bu cazip teklife dayanamadı ve istemeyerek de olsa uykusundan gözlerini aralayarak doğruldu. Gözleri hâlâ yarı kapalıydı. Jongin doğrulup da bacaklarını patpatladı.

"Sırtın daha iyiydi" dedi, tereddütleri arasında uzandı ve başını bacaklarına yasladı. Daha iyi bir şey yoktu. Aynı rahatı yeniden bulunca içi yine derin bir boşluğa çekildi gözlerine inen uyku ile. Bu kez onu takip eden eller vardı. Saçlarında, yanaklarında gezinen ve annesi Yoona'nın dualarına benzer anlamadığı sözler kabuslarını hafifletiyordu. Onunla iken üşümüyor ya da titremiyordu.

Arkadaşları bu tuhaf oğlanda ne bulduğuna, onun için neden onlardan uzaklaştığına dair söylenseler de KyungSoo'nun aldırış ettiği yoktu, o da benim arkadaşım diyordu. Kimileri arkadaştan çok sevgili gibi göründüklerini söyleseler ve bu KyungSoo'yu utandırsa da öyle olmadıklarını söyleyip abartmamaları, dedikodu çıkarmamaları hususunda onları ihtar ediyordu. Dedikodular alıp başını yürüse de ikisinin de aldırdığı yoktu.

KyungSoo ona okul dışında ne yaptığını sordu. Bir an evvel yemeğini bitirip uyuduğundan başka şeylerden, kendilerinden konuşmaya pek fırsatları olmuyordu.

"İkiz kızkardeşlerim var. Onlarla ilgileniyorum. Ailem hep çalışmakla meşgul."

"Ne iş yapıyorlar ki?"

Jongin geriye yaslanıp kollarını iki yana açıp gerindi. KyungSoo sanki kanatlara benzeyen bir açılışla genişleyen göğsünü hayranlıkla izlerken ısınan yanaklarını ondan çevirdi. Kollarını göğsüne bağladı. Gözlerini kapadı. Uyumak istiyordu fakat kalbi öyle gür çarpıyordu ki uykuya dalması artık çok güçtü.

"Haberciler diyelim. Haber araştırıp kanallara satmaya çalışıyorlar."

"Baya heyecanlı ve zorlu görünüyor."

"Tehlikeli de. Bizim türün elinden gelen en düzgün iş bu."

"Akrabalarına tür demen hoş değil" diye bir fiske vurdu dizine. Jongin kahkahalarla gülmeye başladı. KyungSoo bu gülüşler kesilene değin seyretti onu. Bu kadar gülecek ne vardı bilmiyordu fakat rahatlamış ifadesi fırtınası kesilen göğün en parlak mavisine bürünmesi gibi aydınlıktı ve huzurlu.

If These Wings Could FlyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin