4 🦉

20 6 0
                                    

İhtiyar komşuları Sunyee'ye de cevizli kurabiye götürüp döndüğünde annesi ile Jongin'i keyifli bir sohbetin içinde buldu. Masaya oturup kendisine uzatılan çay ile onları dinlemeye koyuldu. Utanç verici çocukluk anıları ortalığa saçılırken Jongin'in gülüşleri karşısında itiraz edecek direnci yoktu.

"KyungSoo'dan evvel dayanılmaz kâbuslar görürdüm. Fakat o da ailemizin bir parçası olduğunda ikimize de iyi geldi. Bu ev onun gelişi ile huzur buldu."

Jongin, KyungSoo'yu utangaç kıvranmalarında süzerken "anlıyorum.." dedi, "ona bakarken bile huzur bulabilir insan."

KyungSoo aniden yerinden kalktı, "çayı biraz ısıtayım mı?"

"Kalsın oğlum, yemek öncesi iştahı keser fazlası. Bizimle yemeğe de kalsana Jongin?"

Jongin, mutfaktaki saati fark edince "bugünlük gitsem iyi olur, ikizlere daha fazla geç kalamam" diye müsaade istedi.

"İzniniz olursa hafta sonu KyungSoo ile bizde kalalım istiyoruz."

Yoona tezgâhın başında oyalanan gence döndü, "öyle mi istiyorsun KyungSoo?" diye sordu, sesinde isteksizlik ve itiraz hemen seçiliyordu.

"Sadece bir akşam?"

"Baban bir şeyler düşünüyordu sanki hafta sonu için.."

"Cuma akşamı?" diye sordu Jongin de.

Yoona oldukça gönülsüz olsa da ikilinin hevesli arkadaşlığını görünce "peki" dedi başka itiraza mahal bulamayarak. KyungSoo, adım adım gençlikten yetişkinliğe yürüse de onu koruyup kollamak endişesi yüreğinde hep harlanan bir ateşti. KyungSoo ona göklerden gelen bir armağan ve teselliydi, umuttu, gelecekti. Çocuğu olmazken, evlat hasreti ile tutuşurken göklere dua için açtığı ellerine bırakılmış bir müjdeydi. Kıymetini bilmek ve onu korumak istiyordu. Onun gelişi ile evine huzur ve bereket inmiş, işlerine ve ailesine bir düzen gelmişti. Uzun zamandır ne hastalanmış ne de yokluk yaşamıştı. Her günleri, bazen nedenlerini düşündürecek kadar mutlu geçiyordu.

KyungSoo'ya verdiği izni eşi Yuta'ya da haber verdiğinde o da kendisi kadar isteksizdi. KyungSoo'nun düzensiz ve anlam veremedikleri uyku sorununun, başına bir iş getirmesinden endişeleniyorlardı. Lisenin son senesinde, ergenliğinin son demlerinde olduğu için bir gecelik izne kendilerini razı etmeye çalıştı karı koca çünkü KyungSoo günler öncesinden kendine bir çanta eşya hazırlamıştı. En son iki sene önce okul gezisi için evden böyle ayrılmıştı. Ve o eve dönene kadar kâbusları hiç bitmemişti. Karabasanlar ve hafakanlar gecelerine zehir gibi akıyordu. Ne zaman ki KyungSoo eve döndü, o vakit bıçakla kesilmiş gibi kesilmişti uykularındaki dehşet. Karı koca evlatlarının gidişini hayra yormamış bir daha da yatılı izinlere isteksiz kalmışlardı. KyungSoo bunları onların evhamına yoruyordu. Bu kadar kaygılanırlarsa elbet kâbus görürlerdi. Fakat bunu Jongin'le paylaştığında o aynı fikirde görünmüyordu. Derin bir düşünceye kapılıp gitmişti.

"Ne oldu?" elini tutan eli okşadığında Jongin endişelerini güçlükle aralayan bir gülüşle döndü ona. Bu gece birlikte vakit geçireceklerdi ve Jongin şimdiden onun için sıkıcılaştırmaktan sakınarak "sana bugün kanatlarımı göstereceğim" dedi. KyungSoo bunun dışındaki her şeyi unutuverdi.

"Benimle dalga geçmiyorsun değil mi?"

"Belki geçiyorumdur" diye takıldı Jongin. KyungSoo, onun şakadan dahi olsa hiç yalan söylemediğini bildiğinden dalga geçmesine de ihtimal veremiyordu fakat bir insanda kanat ancak filmlerde, çizgi romanlarda olur şeydi. Yine de ona çok yakışacağından, daha da görkemli bir endamı olacağından emindi. Hayali ile ona uzun uzun baktı demir bahçe kapısını araladığı eşikte.

If These Wings Could FlyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin