"Aramıza sanki dağlar girdi anne. Neyin sebep olduğunu bile bilmiyorum. Bir sabah uyandığımda bana çok soğuk davranmaya, kızmaya, agresifleşmeye başladı. Hâlâ da öyle."
"Onunla konuştun mu?"
"Konuşmak mı? Harry ile en son ne zaman adam akıllı oturup konuştuğumuzu bile hatırlamıyorum ki. Sadece altı ay önce ki yıldönümümüzde beni yemeğe çıkarmış, yüzük almıştı. Masada bile soğukluğunu hissediyordum, sadece diğer günlere kıyasla biraz daha sıcaktı o kadar."
Narcissa sakin bir iç çekti ve oğlunun eline dokundu.
"Biraz utanıyorum... Şey, bir yıldır bana dokunmuyor bile anne."
Oğlunun kızaran yanaklarını okşadı kadın. "Bunu konuşmalısınız. İlişki böyle yürümez oğlum. Babanla kaç sefer küs kaldığımızı, kaç sefer kavga ettiğimizi hatırlamıyor musun? Günün sonunda illaki oturur, birbirimize ait kusurlarımızı söyler ve rahatlardık. İçine attıkça daha da gömülüyorsunuz."
"Anlamıyorsun anne, onunla artık konuşamıyorum. Çünkü olur olmadık herşeye kızıyor, işten sinirleniyor gelip birden bana bağırıyor. Gözüne uyku girmiyor, ben uyuyorum diye bana sinirleniyor. Onu seviyorum ama çekilmez biri olup çıktı. Sorunumuzu halletmeyi çok isterdim ama ben yapıcı davrandıkça, Harry inatla yıkıcı olmaya çalışıyor. Bana karşı duvarlar ördü, derdini paylaşmıyor, konuşmuyor, hep susuyor. Her sofra da sessiz, konuşturmaya çalıştıkça agresifleşiyor. Ne yapacağımı bilmiyorum, hiçbir şey bilmiyorum."
"Ah, canım..." Oğluna yavaşça sarıldı ve saçlarını öptü. "Sana vereceğim tek tavsiye, gerekirse üstüne gitmen. Sorununu söylemedikçe aranıza değil duvarlar, yakında insanlar da girebilir."
"Ne demek istedin anne?"
"Sen beni anladın, Draco."
"Onu boşarım" diye mırıldandı Draco. "İnce çizgimin bu olduğunu biliyor. Yapmaz, ona güveniyorum."
"Ona bende güveniyorum. Ama ne olursa olsun her ihtimali göz önünde bulundurmalısın. Sorununu söyleyene kadar üzerine git. Başka hiçbir şey çözemez aranızdakileri."
Draco annesinin tavsiyesini dinledi. Eve cisimlendiğinde cebinden anahtarını çıkarıp kapının deliğine geçirerek kilidi açtı. Sonra da geçti içeri, ayakkabılarını çıkarıp paltosunu astı. Atkısını da çıkarınca terliklerini giyerek salona geçmişti.
"Hoşgeldin" dedi draco tatlı bir tebessümle. "Erken gelmişsin"
Harry kendisine bakmadan "ve sende geç" diye söylendi.
"Annemdeydim, selamları var sana." Dediğinde yanına oturdu. "Aç mısın?"
"Yemek yaptım, yiyeceksen mutfakta."
"Yedin mi sen?"
"Evet"
Draco, Harry'nin gözlerini yakalamaya çalışırken, elinde ki şu muggle cihazını bırakmasını çok istiyordu. "Kaç gibi geldin?"
"Bir saat oldu"
"Erken bitti sanırım işin."
"Sorman saçma. Erken bitmese gelmezdim."
Draco ensesini kaşıdı. "Lafın gelişi işte... Yemek yerken bana eşlik eder misin? Yalnız yemeyi sevmem, biliyorsun."
Harry derin bir nefes çekti içine. Telefonunu cebine geçirip "işlerim var" diyerek ayaklandı. "Sen ye, sıkılırsan dizi izlersin."
"Harry?"
"Söyle?"
"Geldiğimden beri yüzüme hiç bakmadın."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Oneshot Drarry
FanfictionDrarry hakkında bir yada birkaç bölümlük one-shot hikâyeler vardır içinde. ❤️