İsimsiz -Final-

1K 61 18
                                    


Gece geç uyuduğundan, erken saatte uyanmayan Draco hızlı hızlı hazırlanırken bir yandan kahvaltıyı kaçırdığına da lanetler okuyordu. Pantolonunu bacaklarından geçirdi, gömleğini giyinip kemerini bağladı. Kravatını da boynuna bağladığında,  akşamdan hazırladığı çantasını kaptığı gibi dersliğe koşturmaya başladı.

Sabahın sekizinde McGonagall'dan azar işitmek, isteyeceği en son şey bile olamazdı. Bu nedenle tabanlarına kuvvet verdi.

Merdivenleri aşıp sınıfın önüne geldiğinde düzeltti cüppesini. Yutkunup boğazını temizledi. Kapıyı çaldıktan sonra da özür dileyip yerine oturmuştu ama, müdürenin ters bakışlarından da kaçamanamıştı.

Ders kendisine göre çok ağır ve çok sıkıcıydı. İksir dışında neredeyse hiçbir ders dikkatini çekmiyordu. Evet hepsinde başarılıydı ama, derslerin çoğundan bıkmıştı.

Üstelik dün gece astronomi kulesinde yaşananlardan sonra da, McGonagall'ın yavaş konuşması kendisine hiç yardımcı olmuyor, konsantrasyonunu dha da dağıtıyordu.

Üç yıldır aşığım sana.

Bana hiç şans veremez misin? Seni mutlu edebilirim, yapabilirim bunu. Yemin ederim.

Harry'nin sesi kulağında yankı yapıyordu adeta. Onun bunları demesi, bir şans istemesi normaldi. Duygularını itiraf eden herkesin söyleyebileceği şeylerdi bunlar.

Kendisinin dedikleri ise mantıksızlıktan başka birşey olamazdı. Çünkü harry'den ne hoşlanıyor, ne de herhangi bir çekim hissediyordu. Evet düşman değildi, ama dostta değildi. O sadece... Sadece... Herhangi bir insandı işte. Öyle büyük duygular hissettirecek biri değildi, draco'ya göre olamazdı da.

Peki. Deneyelim.

Ellerine yüzünü utançla gömdü ve kendi kendine "aptal aptal" diye mırıldandı. "Ne diye kabul ettim ki?"

İlk defa bir erkek tarafından öpülmüştü, hatta ilk defa bir insan tarafından öpülmüştü. Bunun aklını karıştırdığını düşünüyor, ondan dolayı kabul ettiğine dair bir kılıf uydurmaya çalışıyordu. Çünkü ders aralarında harry'i gördüğünde ona ne diyeceğini hiç bilniyordu.

Harry'i, onun duygularını, kendisinin olmayan duygularını ve Harry'nin dudaklarını düşündüğü sırada zaman hızla akıp geçti ve ders bitti.

Blaise hariç diğer arkadaşlarıyla pek samimi olmadığından, siyahi gencin yanına gitti. "Lütfen bugün yanımdan bir dakika bile ayrılma"

"Nedenmiş?"

"Arkadaşının iyiliği için."

"Çoğu zaman kötülüğünü istemişimdir."

"Blaise ciddiyim."

"Şaka mı yapıyorduk?"

Göz devirdi Draco. "Sen hayatına devam et, ben yanında kalmaya devam ederim. Böylelikle herkes uzak durur bizden."

"Aşık mısın bana, kıskanıyor musun beni?"

Draco hafifçe çattı kaşlarını ve yürümeye devam ederken "ne alaka?" Diye sordu.

"Herkes benden uzak dursun dedin ya, beni kıskanıyorsun sanırım."

"Kahvaltı etmedin değil mi?"

"Evet... Nerden anladın?"

"Açlıktan beynin eriyip aptalca şeyler söylüyor da, oradan anladım. Gidelim."

"Ha ha, ne güldüm ne güldüm."

Oneshot DrarryHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin