"Ama neden?""Olmaz. Artık ne mektup getireceğim, ne de götüreceğim. Katiyen mektup taşımam yasaklandı."
"Zeze, hadi ama ya. Sadece küçücük bir şeyi teslim edeceksin ona. Bu kadar. Lütfen ya."
"Hayır."
"Geçen sana aldığım çikolataları sevdin değil mi, bunu götürürsen sana daha da fazlasını alırım."
"Hayır."
"Tanrı aşkına ama yaz acil diyorum acil. Sadece götür işte, hiç mi hatırım yok?"
Zeze'nin küçük kahve gözleri, draco'yu süzdü ve sakince "geçen getirdiğin çikolataların iki katını isterim" dedi.
"Siktir git tanrı aşkına, ne kadar o biliyor musun sen?"
"Öyleyse götürmem."
Çocuk tam arkasına dönmüştü ki, draco onun omzundan tuttu. "Tamam, getireceğim. Söz veriyorum. Al hadi götür "
Küçük çocuk gülümseyip mektubu aldı ve koşarak merdivenlere ilerledi. Zeze'nin gidişini izleyen Draco, onu gözleriyle takip etti bir süre. Sonra da faaliyete geçerek sakin ve biraz da hızlı bir şekilde merdivenleri çıkmaya, zeze'yi takip etmeye başladı.
Normalde isimsiz kişinin kendi kendine açılmasını ve tanışmasını isterdi ama geçen pazar buluşmayı red etmesiyle, merakı daha da artmış ve sonunda zeze'yi takip etme kararı almıştı. Onu ikna etmesi yeterince zaman kaybettirmişti zaten.
Merdivenleri çıktı. Yedinci katta, gözleri hâlâ birini arayan zeze'nin üstündeyken, duvar arkasından yada insanların arkasından onu izliyordu.
Küçük çocuk gryffindor bina kapısının önüne geldi. Draco şimdi işinin bittiğini ve o kişiyi öğrenemeyeceğini düşünüyordu çünkü çocuk kapıyı çalacak ve onu tanıyan kişiler içeriye alacaktı. Kendisi kapıyı çalsa bile, içeriye buyur eden olmazdı...
Fakat zeze farklı bir şey yaptı. Kapıyı çalmak yerine şifreyi söyledi. "Kılıç."
Ve kapı yavaşça açılmış, zeze içeriye girmişti. Draco hemen atıldı. Şimdi daha şanslı olduğunu düşünüyor, tablonun kendisini görmezden geleceğini umuyordu. Şişman kadının önünde durup tatlı tatlı tebessüm ederek "kılıç" dedi. Tablo kendisine memnuniyetsizce bakarken, kilidi araladı ve tekinsiz gözleriyle kendisini süzmeye devam etti.
Draco içeriye geçtiğinde, zeze çoktan erkekler yatakhanesine doğru ilerliyordu. Ortak salonda pek az kişi vardı. Onlarda bu loş ortamda kendisini fark etmemişti. Fark etseler de görmezden gelmişlerdi.
Sessiz adımlarla yatakhanenin merdivenlerinden yürüdü draco ve yukarıya gizli gizli bakarak zeze'nin hangi odaya geçeceğini izledi.
Yedi numaralı odanın kapısını çaldı, kapı yavaşça açıldı ve küçük çocuk içeriye girdi. Draco bir saniye bile durmadı, hemen atıldı. Aşağıda oturan gryffindor'ların zaten hesap sormamasına da ayrı şaşırmıştı. Her an gelip kendisini kapı dışarı ederler diye korkuyordu.
Çünkü slytherin'liler böyle yapardı.
Merdivenleri sessizce çıktı. Buralarda ki meşaleler koridoru iyice aydınlatmaya yeterdi. Yedi numaralı tahta kapıya bakarken, altı aydır kendisine uzun uzun aşk mektupları yazan gençle bu kadar yakın olması kendisinin tüylerini diken diken etmişti.
Gerçi savaştan sonra düşünecek pek az şeyi vardı ve en büyüğü de bu gençti. Şimdi onu bulduğunda, daha sıkıcı şeylere atılım yapmak zorunda kalacaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Oneshot Drarry
FanfictionDrarry hakkında bir yada birkaç bölümlük one-shot hikâyeler vardır içinde. ❤️