Draco, bileklerine kadar gelen karların içinde yürürken paltosuna biraz daha sokuldu. Köye işi olmasa asla gelmezdi. Öyle çok soğuktu ki, iki saat yerinde dursa donar giderdi burada.
Burnu kıpkırmızı olmuştu, ellerini hissetmiyor, ayaklarını zorla yürütüyordu ve paltosunun dışı buz tutmuştu sanki. Acilen ısınması lazımdı çünkü ciğerlerine giren soğukla berbat hissediyordu. İlk bulduğu dükkana attı kendisini.
Dükkan zilinin çalmasını görmezden gelerek şöminenin yanında ki masaya oturmuş, atkısını ve şapkasını çıkarmıştı çözülsünler diye. Ellerini birbirine sürterken, etrafına baktı. Birkaç öğrenci ile dolmuştu hemen buralar.
Titreyen ellerine sıcak nefesiyle üfledi. Biraz oturdu ateş başında. Isındığını hissetmişti sonunda. Ellerinin uyuşukluğu yavaş yavaş geçmekteydi. Bedenin çoğu kısmı normal sıcaklığına geldiği zaman sonunda ayağa kalkmış ve sıcak birşeyler içmek için bar'a doğru gitmek istemişti. Masadan cüzdanını aldı, sadece iki adım atmıştı ki masasına aniden gelen ve önüne sıcak çikolata bırakan genç ile irkilip kimin geldiğine baktı.
Hafifçe tebessüm eden, buraya birden gelmekle tedirgin hisseden, oturmaktan çekinen eski düşmanı olan Potter'ı gördü. "Selam, içersin, değil mi?"
"Yani... Evet. Teşekkür ederim" Harry başıyla onayladı onu. İkisi de birbiriyle şimdiye kadar hiç konuşmadığı için ve ne söyleyeceklerini bilmedikleri için çok afalladılar. Harry hâlâ ayaktayken, Draco yaptığı ayıbı anladı ve "otur lütfen" dedi. "Ayakta kaldın"
Harry sandalyeyi çekti, Draco'nun karşısına oturup kendi çikolatasına sakin gözlerle baktı. Sonra da başını kaldırıp "saatlerdir dışarıdasın sanırım" dedi. "Ceketinden hâlâ su damlıyor"
"Evet, işlerim vardı da. Sınavlar yaklaştı kitap falan aldım."
"Güzel."
"Yalnız mısın sen?"
"Yani, öyle sayılırım. Hermione ve Ron'u biraz yalnız bırakmak istedim. Onlara dolaşacağımı söyleyip geldim buraya, tesadüfen gördüm seni işte."
"İyi bir tesadüf..."
"Evet..."
Sessizleştiler. Draco ateşi izlerken, bu karşılaşmanın biraz rahatsız edici olduğunu hissediyordu. Yani sonuçta ikisi de savaştan öncesine kadar düşmandı, değil mi? Birbirlerini dövdükleri günleri hâlâ hatırlardı. Hem küfürler ettikleri, nefret dolu konuşmalarda geçmişti aralarında. Şimdi potter'ın bu adımına minnettardı ama ikisinin de kabul etmesi gerekirdi ki, gerçekten iki sohbet bile edemeyecek kadar çok şey yaşanmıştı aralarında.
"Tebrik ederim bu arada"
"Hm?" Ateşten çekti gözlerini ve ışıktan parlayan yeşillere çevirdi. Gerçekten düşüncelere daldığı için anlamamıştı onu.
"Tebrik ederim dedim"
"Teşekkür ederim... Fakat ne için?"
"Şey işte, yedinci sınıfta ki greengrass ile sevgilisiniz ya."
Kaşlarını kaldırdı Draco. "Neyiz?"
Potter'ın kıpırdandığını ve biraz zorla gülümsediğini gördü Draco. "Sevgilisiniz."
"Daphne ile?"
"Evet. Güzel kız tabi, yakışıyorsunuz da." Çikolatadan bir yudum aldı ve draco'ya bakmadan "iki haftadır dedikodunuz dönüyor" diye mırıldandı.
"Bizim mi?"
"Hemen 'siz' olmuşsunuz, ne hoş."
"Potter, kim söyledi sana bunu?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Oneshot Drarry
FanficDrarry hakkında bir yada birkaç bölümlük one-shot hikâyeler vardır içinde. ❤️