Sabah kalktığımda oda dışarıdan gelen güneş ışığı ile dolmuştu. Baş ucumdaki saate baktım. O sırada odaya Alysia girdi ve yanıma oturdu.
"Heyecan var mı?"
Ne? "Ne demezsin, çocukların yanında çok heyecanlanırım kesin."
"Hey ne dedim ben sana?" kalktı ve dolabı açtı "neyi beğenirsen giyin ve aşağı in."
Odadan çıktı. Açık olan dolaba doğru yürüdüm ve içinden bir kırmızı tişört, gri hırka ve siyah bir pantolon alıp hızlıca giyindim. İstem dışı ayna karşısına geçip saçlarımı düzelttim. Merdivenlerden hızlıca indim ve arabada bekleyen Alysia'nın yanına oturdum. Bugün farklıydı, kendimi daha farklı hissediyordum. Daha çok bendim, benimsemeye başlıyordum her şeyi. Uzun süre yolu izledikten sonra Alysia'ya döndüm, gülerek beni izliyordu.
"Kendini benimseye başladın." durdu "bu iyi bir şey."
"Sanmıyorum. Belki benimsedikçe kendi benliğimi kaybedip başka biri olurum?"
"Bende sanmıyorum. Öyle bir şey olmaz. Sen izin vermedikçe." arabayı okulun bahçesine park etti, durdu nefes aldı ve "bana güven senin için en doğru şeyi yapıyoruz. Normal gençler gibi takıl, dediğim gibi duygularını kimseye hissettirme ve yapabilirsen sende hissetme."
Kapıyı açarken kafamı tamam anlamında salladım. Camdan bir kağıt uzattı.
"Bu hangi sınıfta olacağın ve okulun krokisi. Sana soru sorarlarsa cevap vermemeye çalış. Ama ısrar ederlerse onlara buradan olmadığını ve Kanada'dan geldiğini söyle."
"Kanada." dedim içimden "Tamam sen ne dersen o."
Güldü ve arabayı çalıştırıp gitti. Kocaman okulda tek başıma kalmak istemiyordum. İçimde değişik duygular vardı, ama çoğunlukla kendimi buradaki enerjiden uzak ve yaşlı hissediyordum. Elimle kafamı kaşıdım. Ve yavaş adımlarla yürüyerek okula girdim. Boğuk ses kulaklarımı deliyordu. Nefes aldım ve Alysia'nın bana verdiği kağıtları açıp baktım. İlk dersim psikolojiydi. Güldüm. Tesadüf müydü? Komik. A/3 sınıfı neredeydi? Kocaman okulda kaybolmak isteyeceğim son şeydi, krokiye nasıl bakılacağını bilsem bile yollar çok karışıktı. Yanımdan geçen birine sormak en iyisiydi.
"Hey, baksana A/3 sınıfı nerede?" Bana kızgın ve şaşkın gözlerle bakıyordu.
"Hey baksana mı?"
"Evet ne var bunda?"
"Büyüklerine karşı nasıl konuşulacağını bilmiyorsun sanırım, müdür yardımcısı olduğumu fark edemedim herhalde."
"Sizi hizmetli sandım."
"Takım elbise giyen hizmetli gördün mü sen? Her neyse içtenliğine inanıyorum." etrafına bakındı "Adın ne?"
"Evan."
"Tam adın."
"Evan Black."
"Benimle gel."
Ne? İlk günden ceza falan mı verecekti?
"Merak etme seni A/3 sınıfına götürüyorum.
Yürüdüm ve A/3 sınıfının önünde durduk. Beni sınıfa itti.
"Unutma büyüklerine karşı biraz daha dikkatli ol." dedi
"Olur." dedim ve sınıfa girip boş bir sıraya oturdum. Tüm sıralar tekliydi. Sınıfı gözlerimle süzdüm. Eksi okuduğum okuldaki sınıflardan güzeldi. Erken gelmiş olmalıyım ki sınıfta benim dışımda 7 kişi vardı. Alysia bilerek erken bırakmıştı. Sınıfı bulamazsam diye bana kıyak yapmıştı. Zaman geçtikçe sınıf doluyordu. Her sınıfa giren kişi bana bakıyordu. Ya yeni olduğum içindi ya da yüzümde bir şey vardı. Zil en keskin sesiyle çaldı. Saniyesinde içeri öğretmen olduğunu tahmin ettiğim biri girdi.
"Listede bir değişiklik var gibi."
Masaya oturdu. O sırada kapı çaldı.
İçeri giren kızı gördüğüm an dünyanın dönüşünü hissetmeye başlamıştım. Boğazım düğümlenmiş adeta kendimi kaybetmiştim. Sadece bir şey beynimde dolanıyordu. Bu. Kimdi bu. Bu olamaz. Kalbim dışında başka bir şeyi duyamıyordum. Ne işi vardı bunun burada. Ölmeden önce gördüğüm son görüntü ona aitti. Ama nasıl olur da değişmez? Buna emindim o oydu. Beni ben olduğumu hissettiren tek insan. Titrediğimi hissediyordum.
"Bu kaç oldu Malia."
diye bağıran hocayı umursamadan kızın tüm yüzünü incelemeye devam ediyordum. Bana doğru yaklaşıyordu.
"Bir daha olmaz."
Göz göze geldik. Tam arkamdaki sıraya oturdu. Üstündeki hırkasını parmak uçlarına kadar çekmişti. Arkamı dönüp onu izlemeye devam ediyordum.
"Evan!" diyen hocayı duymuyordum bile.
Bana "Evan?" dediğini duyduğumda ayağa kalktım ve önüme döndüm. Hocaya baktım.
"Bir de senin gibi kişi eksikti sınıfta!" diye bağırdı.
Etrafıma bakındım. Benden bahsediyordu. Herkes elindeki işi bırakmış bana bakıyordu.
"Tamam yerine otur!" geri zekâlı. Ne yapmıştım? Umursamadan yerime oturdum. Arkamdaki hala orada mı diye baktım. Hala ordaydı. Yani gerçekti.
"Tamam, bugün ki sinir sınırımı zorlamayın. Daha ilk dersten."
Bu nasıl psikoloji hocası. Psikolojisi bozuk insan.
"Hepinize ayrı ayrı görevler verip grup olmanızı istiyorum." durdu "Yani grup arkadaşınızı konusuna göre seçeceksiniz. Buda size yaptığımız bir ayrıcalık."
Herkesi ismine göre tek tek kaldırdı.
"Malia senin konun Korelasyon." korelasyon ne? Hiç bir şey bilmiyorum.
"Evan. Sende beynimizin psikolojimizin üzerindeki etkisi ile ilgili her şeyi araştır."
Heh. Tam benlik. "Hepinizin üç ayı var."
Malia omzumu dürttü. Gözlerimi kapattım, uzun bir nefes aldım ve arkamı döndüm.
"Grup olmaya ne dersin?" dedi gülümseyerek "Ama senin konunu seçsek daha iyi olur"
Beynim durmuş cevap veremiyordum. Elini omzumdan çekti. "Yani istersen."
"İsterim." dedim heyecanla "Yani benim için fark etmez." durdum
"Peki. Bundan sonraki dersin ne?"
Cebimdeki kağıdı çıkardım. "Matematik."
"Benimde." dedi gülerek
Beni tanımış mıydı? Yüzünün tüm hücresini izlemekten kendimi alamıyorum. Ne dediğini umursamıyordum bile.
"Yüzümde bir şey mi var?" derken telefonunu çıkardı ve yüzüne baktı.
Yüzüne elleme gereği duydum ve yanağına elimi uzattım. Kendini geri çekmek yerine bana yaklaştı. Yanağındaki pudranın fazlasını sildim. Gülümsedi.
Zil çaldığında "Derste görüşürüz." dedi ve gitti.
"Görüşürüz."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lose Your Mind
Teen FictionSoğuk olduğu kadar karanlık bir yerde uyandım. Neredeydim? Cehennemde mi? 'Kimse varmı?' Sesim boş odada yankılanmıştı. Yattığım yerden kalktım heryerim tutulmuştu. Kapı olduğunu tahmin ettiğim yere doğru yürüdüm. Yürümeyi bile unutmuştum. Bir kol b...