Bölüm 4

8 0 0
                                        

Oturduğum yerden yavaşça kalktım. Ama olanlar hala kafamı bulandırıyordu. İnanmak ve inanmamak arasında gidip geliyordum. Uzaktan bana bakan sarışın çocuğa baktım. Yalandan gülerek yanıma geliyordu.

"Nasıldı ha?"

"Ders iyiydi." durdum ama bundan bahsetmediğini biliyordum.

"Ondan bahsetmediğimi biliyorsun."

Dudaklarımı yalayıp etrafıma bakındım.

"İstediğin cevap ne?"

Elini hava kaldırdı ensesine birleştirdi "Güzeldi değil mi?"

"Beni ilgilendirmiyor." elimi omzuna koydum ve yanından ayrıldım.

"Kısmen ilgilendirmiyor." dedim sınıftan çıktığım sırada kendime.

Cebimdeki kağıdı çıkardım. Dolabımın sayısı 185'ti. Bulamayacaktım. Tüm dolapların sayısına bakarken bir kız kolunu omzuma koydu.

"Sanırım bu dolabı arıyorsun." dedi eliyle 2 dolap ileriyi göstererek.

"Sanırım." dolaba ilerledim ve şifresini girdim.

"Ben Violet." dedi elini uzatarak.

"Bende Evan." dedim uzattığı eli sıkarak.

"Sanırım yenisin?"

"Sanırım yeniyim." dediğimde güldü. Bende dayanamayıp gülerek karşılık verdim.

"Nerden geldin?"

"Şey..." hassiktir unutmuş olamam. "Kanarya."

Kahkaha attı. "Kanada demek istedin sanırım."

"Öyle demedim mi?" dedim bozuntuya vermemeye çalışarak.

"Tabii, öyle dedin."

Boş olan dolabı kapattım.

Ve bana bakan mavi gözlere baktım. Yanına iki kız gelince gitme vaktim geldiğini anladım.

"Kızlar bu Evan. Kanada'dan gelmiş." dedi gülerken.

Aynı ona benzeyen bir kız elini uzattı.

"Selam bende Ruby."

"Selam." dedim elini sıkarken.

Tanışma merasimlerinden nefret ediyordum. Ki zaten yarım saate kalmadan unutacaktım. Onlarla alakası olmayan kız elini uzatmak yerine el sallar gibi bir hareket yaptı.

"Bende Aiko."

"Merhaba." demekle yetindim.

"Her neyse. Seni yalnız bırakalım. Sonra görüşürüz Evan." diyerek uzaklaştılar. Şimdi den ortama ayak uydurmuştum.

Zil çaldığında koşarak sınıfa gittim. Bu sefer bulmakta zorlanmamıştım. Gözlerim anında sırada biriyle oturan Malia'yı bulmuştu. Beni gördüğü an el salladı ve önündeki sırayı gösterdi. Tepkisiz bir biçimde yanına gittim ve sıraya oturdum.

Ders başladığında ise hiç arkama bakmadan dersi dinledim. 22 sene olmasına rağmen unutmamıştım. Fakat cevaplarını bildiğim halde sorulara kalkmakta bana göre değildi. Dersi dinlemeyi bırakıp arkaya kulak verdim.

"Twan'la nasıl gidiyor?"

İç çekti. "Pek iyi sayılmaz. Ama kötü de değil. Bitirmemek için zor dayanıyorum." sesinde anlam veremediğim bir ton vardı.

"Peki sorun ne?"

"Bilmiyorum Layla. Sanırım artık daha ileri gitmek istiyor. Ve babamı biliyorsun. Pek öyle izin verecek biri değil."

Lose Your MindHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin