1. Bölüm

128 6 6
                                    

Herkese selam! Yeni bir hikaye ile karşınızdayım. Umarım beğenirsiniz. Beğenmeyi ve yorum yapmayı unutmayın ❤

Güneşin heryeri kavurucu derecede ısıttığı bir yaz günüydü. Etrafı ağaçlarla ve çiçeklerle bezeli bir ormanın ortasındaydım. Uzandığım çimenlikten kalkıp gezinmeye karar verdim.

Renk renk, çeşit çeşit çiçeklerin birbirinden hoş kokuları beni adeta büyülemişti. Bu güzelliğin tadını çıkarırcasına çiçeklerin arasında koşmaya başladım. Ciğerlerime çektiğim hava, daha da hızlı koşmamı sağlıyordu.

Tam önümdeki Kaplumbağayı son anda farkedip ezmemek için hızla manevra yaptım. Ancak yaptığım manevra dengemi kaybedip düşmeme neden oldu.Başıma aldığım darbe ile bilincim azalırken son hissettiğim başımdaki ağrıydı. Sonrası ise bomboş bir karanlık....
______________________________________

Kendime geldiğimde güneş çoktan batmış etraf kararmıştı. Kimsenin beni bu saate kadar bulamamış olmasına homurdanırken bir yandan da ayağa kalkmaya çalıştım. Aniden başıma tekrar ağrı girmesi ile olduğum yere geri çökmüştüm.  Elimi ağrıyan noktaya götürdüm ve elime bulaşan ıslaklığa baktığımda kan olduğunu farkettim. Düşerken başımı çarpma sonucu olmuştu anlaşılan. Etrafıma bakındım, hemen yanımda büyükçe bir kaya vardı ve kaya da kan izleri vardı. Başımı bu kayaya çarpmış olmalıydım. Kayanın büyüklüğüne bakılırsa bu olaydan başım yerinde bir şekilde kurtulmuş olmama şükretmeliydim.

Yarayı kendimce kontrol etmeye çalışırken aşırı derin bir yara olmadığını anladım. Kan sızıntısı vardı ama fazla değildi. Fakat verdiği ağrı oldukça fazlaydı. Bu yaranın bir an önce iyileşmesini dileyerek yavaşça ayağa kalktım. Bulunduğum yere göz gezdirdim. Nasıl gelmiştim ben buraya? Ne yapıyordum burda? Dahası burası neresiydi? Zihnimi zorlasam da hatırlamıyordum. Aslında ben... Ben çoğu şeyi hatırlamıyordum. Kimdim ben? Adım neydi?

Üstüne başıma baktım baya kirlenmişlerdi. Gözüm boynumdaki kolyeye takılınca elime alıp inceledim. Çiçek motifi olan güzel bir kolyeydi. Arkasını çevirdiğimde gördüğüm yazı biraz olsun rahatlatmıştı beni.

"Alisa Wizard"... Demek adım buydu. Alisa..

Bu hafıza kaybı başımı çarptığım için olmalıydı. Geçici olduğunu düşünüyordum. Yoksa değil miydi? Ya hiç hatırlamazsam? Bu düşünce beni korkutsa da korkumu bir kenara bıraktım. Önceliğim bana yardım edebilecek birilerini bulmaktı. Yoksa ya açlıktan ölecektim yada vahşi hayvanların kurbanı olacaktım.

Karanlıkta önümü görmem zor olsa da ayın verdiği ışık ile yavaş adımlarla yürümeye devam ettim. Dikkatle yürürken ilerideki ağaçların ordan bir ses gelmesi ile irkildim ve yanımdaki çalılıkların arkasına gizlendim. Sesler giderek yaklaştı ve karanlığın içinden iki çift göz görmem ile çığlığı basmam bir oldu. Bu halde koşamazdım da. Yere çömelip ellerimle yüzümü kapadım. Çünkü az sonra vahşi bir hayvan tarafından canlı canlı yenilecektim ve bu sahneyi izlemek istemezdim. Ama korktuğum şey olmadı.

- korkma güvendesin.-   Dedi bir ses. Ellerimi çektiğimde karşımda gördüğüm varlığın hayvan değil bir insan olması beni rahatlatmıştı.

Yabancı adamın karanlıkta belli olan siyah gözlerinden bu saatte burada ne aradığımı sorguladığı anlaşılıyordu.

- saat çok geç. Üstelik her yer zifiri karanlık. Ne yapıyorsun burada?

Ah bende bir bilsem

Sorusuna karşılık ağzımdan tek laf çıkaramadım. Ne diyebilirdim ki? Hiç bir şey hatırlamıyordum. Başımı önüme eğmekle yetindim.

Melez PeriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin