11. Bölüm

19 2 0
                                    

Bilincim yerine geldiğinde gözlerimi açmadan etrafı dinledim. Beni kucağına alan kişinin koştuğunu bedenimin sarsıldığından hissedebiliyordum.

Fazla sürmeden beni taşıyan kişi bedenimi yere bıraktığında panik olmaya başlamıştım.

Gözlerimi hafifçe açtığımda nerede olduğumuzu anlamamıştım. Zaten buraları gezme fırsatım da olmamıştı.

Beni kaçıran yada kaçırmaya çalışan kişi çalılık ve ağaçların olduğu bölgeye beni bırakmış hemen yanımda o da çömelmişti. Gözleri ile etrafa bakındığı için bunu fırsat bilerek hızla doğrulmaya çalışsam da sanki bunu yapacagımı bekliyormuş gibi tekrar tutup elindeki mendil ile ağzımı tuttu.

Bilincim tekrar giderken son duyduğum sözler '-o kadar kolay kurtulamazsın.-' olmuştu.

🌘🌘🌘🌘🌘

Tekrar kendime geldiğimde etrafı gözetledim. Kendi kaldığım odama göre fazla iç karartıcı bir odadaydım. Genel olarak siyah ve koyu kırmızı tonları hakimdi odaya. Yattığım yataktan doğrulup yatağın sağında bulunan cama yöneldim. Dışarısının da içeriden farkı yoktu.

Sanki peri Krallığı'ndan ayrılmış gibiydim. Her yer sıcaktı ama ortamın yabancılığından dolayı buz gibi hissediyordum.

Kapının açılma sesini duyunca arkamı döndüm. Beyaz önlüklü genç bir kız içeri girdiğinde görevlilerden biri olduğunu hemen anlamıştım.

Yüzünde kibar bir gülümseme ve elinde bir tepsi ile girdi içeri.

- sizin için yemek getirdim.

Kıza kısa bir gülümseme yolladıktan sonra yüzümü eski ciddiyetine geri kavuşturdum.

"Neresi burası? "

- ateş Kralığı.

Duyduğum ile epey afallamıştım. Gözlerimi irice açıp karşımdaki kıza baktım. Benimle dalga mı geçiyordu?

" Ciddi misin sen? "

- evet efendim burası ateş krallığı.

Öğrendiğim bilgiyi sindirmeye çalışırken buraya kaçırıldığım gerçeği çarpmıştı yüzüme.

" Neden buradayım ben? "

Kız soruma karşılık sadece susmuştu. Cevap vermemesi beni sinir ederken beni kimin kaçırdığı düşüncesi içimi kemiriyordu.

" Neden cevap vermiyorsun? Beni kim getirdi buraya? Neden buradayım? Niye kaçırıldım? "

- ben.. Bilgi vermem yasak efendim. Afiyet olsun.

Kız tepsiyi acele ile odadaki masaya bırakıp kapıya yöneldi.

" Adın ne senin? "

Kız tam kapıyı açmışken arkasını döndü ve - sofia- dedikten sonra hızla kapıyı kapatıp çıktı.

Sinirle yatağın ucuna oturdum. Acilen bi şeyler düşünüp buradan ayrılmam gerekiyordu ama buradan çıksam bile peri krallığına nasıl gideceğimi bilmiyordum. Ya beni getiren kişi geri götürecekti yada kurtarılmayı bekleyecektim. Her iki ihtimalde canımı sıkmıştı.

Acıktığım için oflaya puflaya sofia'nın bıraktığı tepsinin yanına gidip sandalyeye oturdum. Karnım acıktığım için guruldarken tepsideki sandviçi yemeye koyuldum. Yanına verdikleri meyve suyunu da içtikten sonra tepsiyi olduğu yerde bırakıp bulunduğum odayı keşfe çıktım. Belki bir çıkış yolu bulabilirim diye ümit ederken 3. Katta olduğum aklıma gelince gözlerimi devirdim. Camdan çıkabilirdim aslında havayı kullanarak yere çakılmamı engellerdim ama henüz kaçabilecek kadar uzun süre uçamazdım ki zaten nereye doğru gitmem gerektiğini bilmiyordum. Üstelik her yerde sarayın askerleri vardı. Onlardan da kurtulamazdım.

Melez PeriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin