Ölüler Evi 1

29 6 7
                                    

Sıradan bir Cadılar Bayramı sabahıydı. Saat akşama doğru 19:00 gibi hazırlanmaya başladık. Evimizi süslemiştik kostümlerimizi giyinip makyajımızı da yaptıktan sonra birkaç kuzenim, bazı arkadaşlarım ve kardeşlerim ile birlikte birlikte evden çıktık. "Şaka mı, Şeker mi?" diyerek insanların kapısını çalıp şeker toplamaya çalışıyorduk.

Öylece yürürken fark etmeden mahallemizden ayrılıp evden de bir hayli uzaklaşmışız. Uzaklaştığımızı anladığımızda önümüzde eski püskü, terk edilmiş, korku filmlerinden fırlamış bir perili köşke çok benzeyen bir ev karşımızda duruyordu. Eve yaklaştık. Kapının üstünde "Can you help me, please?" yazan üstünde minik kan damlaları olan bir not vardı. Bazı arkadaşlarım eve girmek konusunda çok ısrar ettiği için bir kaç kişinin dışarıda nöbet tutmasını isteyip eve girdik.

Yerde Chucky'ye benzeyen kanlı bir bebek, yanında kana bulanmış bir bıçak ve üstünde kan lekeleriyle kaplı çok güzel bir gelinlik vardı. Etrafı incelerken tam karşımızda, biraz ileride duran bir tabut gördük. Biraz tereddüt ederek merak içinde tabutun yanına gittik, kapağını yavaşça açtık. Gördüğümüz şey karşısında donakaldık çünkü tabutun içinde ölü bir kız vardı.

Çırılçıplaktı, altın sarısı saç rengi, bembeyaz teni ve kırmızı dudakları ile çok güzel porselen bir bebeğe benziyordu. Tahminen on altı ya da on yedi yaşındaydı. Vücudunda kesikler ve yanıklar vardı. Sanırım üzerindeki beyaz örtü derin, kesik yara izleri ile bazı yanıkları örtmek için serilmişti. Daha yeni ağlamış gibi yüzü ve gözleri ıslaktı.

O evden koşarak çıktık. Erafımıza bakındığımızda yerdeki cesetleri görünce çok korktuk çünkü bu cesetler nöbet tutan arkadaşlarımız ve kuzenlerimizin cansız bedenleriydi. Hava kararmıştı. Korkudan koşarak ilerledik. Aslında eve dönmek istemiş ama yanlış yöne ilerlemiştik.

Şu anda nerede olduğumuz hakkında hiç bir fikrimiz yok, burası ormana benziyor. Bilirsiniz ormanlar pek de güvenli yerler değildir. Topladığımız şeker ve çikolatalarla karnımızı doyurduk. Etrafta bulduğumuz ağaç dallarıyla bir kulübe yaptık ve ateş yaktık. Dört gündür bu ormanı andıran yerdeyiz. Çok korkuyoruz, telefonlarımız çekmiyor, garip garip sesler geliyor. Saat sabahın dokuzu olmasına rağmen güneş doğmadı bu yüzden çok korkuyor ve endişeleniyoruz. Lütfen, lütfen, lütfen bize yardım edin. Daha fazla burada kalmak istemiyoruz. Lütfen bize YARDIM EDİN!

Kısa Korku HikayeleriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin