Doyle şifonyerin üstündeki eşyaları incelerken Amber onu gizlice izliyordu. Nasıl olsa kendi evinde kendi eşyalarını inceleyen bir yabancıya yüzde yüz güvenmek mantıklı değildi.
Acaba yarasını iyi temizleyebildik mi? Köyde ne kadar yapılabilirdi ki? Acımıyordur değil mi?
Doyle yarasını bezi kaldırarak ucundan kontrol etti. Bezi kullanarak akan iltihabı temizledi. İç çeke çeke, hızlı hızlı yaptıktan sonra arkasında Amber'ın olduğunu farkedince duraksadı.
"Canın çok acıyor mu?"
Doyle Amber'a hayır anlamında başını salladı.
"Sadece biraz iltihap."
Amber koluna girerek onu kanepeye kadar taşındıktan sonra mutfağa bir şeyler hazırlamak için gitti. Ona soracağı bir çok şey vardı. Tabi ilk istediği onun sağlık kontrolü için doktoru çağırmaktı. Çantasını alıp evden köye inmek için çıktı. Doktora ulaşması için biraz yürümesi gerekecekti.
Belki o zaman ağrıları diner.
Doyle Amber'ın çıktığını görünce biraz rahatladı. Gergindi onun yanındayken, geçmişten bahsedince alacağı tepkiyi kestiremiyordu. Onca seneden sonra gelip de yük olmuştu Amber'a. Onu en kötü zamanda bulmuştu.
Eğer burası bizim köyse bu köy düşman toprakları demektir. Köy halkı beni nasıl fark etmediler ki? Amber'a zorluk çıkarmadan bu köyden çıkmalıyım. Eğer kuvvetler benim burda olduğumu öğrenirlerse Amber ve köy halkı tehlikeye girecek demektir. Bu da bir çok masum insanın ölümüne yol açmam demek. Ben buna hazır değilim.
Doyle gözlerini kapattı ve Amber'ın o tatlı sesini beklemeye başladı.
Amber köye indiğinde farkedilmemeye çalışsa da insanların dilinden kaçmayı başaramamıştı. Gören kenara çekiyor, Amber'a nasihatler ve talipler sunuyordu. Amber'ı sürekli göremedikleri için her fırsatı değerlendiriyorlardı.
"Benim bir oğlan var, ne yiğit ne delikanlıdır bir bilsen."
Şu asker kaçağı mıydı teyzem senin delikanlın? Hay Allah şu karıya kaçandı, nasıl karıştırdıysam. Unutmuşum.
"Kuzum senin bir görüştüğün yok mudur? En güzel yaşlarındasın."
Ablam on üç yaşımdan beri bir vazgeçemedin şu güzel zamanlar mevzusundan.
Teyzeler seviye atlamış haberimiz yok. Sen nerden öğrendin bunları?
"Evinde elin adamının ne işi var, genç kızsın sen! Bizim eve getir ben bakarım."
Teyze şimdi evin kalabalıktır. Malum bana gelmeyen delikanlılar, sabah senin pencerenden bakıyorlar.
Teyzelerle konuşurken uzakta bir adam dikkatini çekti. Ona doğru bakıyordu.
Kuşların cıvıltıları, kedinin ona sırnaşması, tertemiz hava, fırından gelen taze ekmek kokusuna artı olarak o adamın bakışları dejavu gibi hissettiriyordu. Rahatsız oluyordu ilk defa. Karga gibi geliyordu kuş cıvıltıları, yanık ekmek kokuyordu her taraf, kedi de tırmalıyordu sanki eteğini, taciz ediyordu sanki o bakışlar. O kadar tanıdıktı, cevabı biliyordu ama hayattaki mümkün olmayacağını bildiği şeyler için artık boşa kürek çekmek istemiyordu. Batan gemiden kalan tek bir tahta parçası olmak istemiyordu.
Teyzelerin arasından hemen sıvışıp o tanıdık bakışlara doğru yürümeye başladı. Adam Amber'ın ona doğru yürüdüğünü gördüğünde hızla ortadan kayboldu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Daucus
Romance"Kaderde varsa karşılaşmak sevgilim, ölüysem de sensin son nefesim. Şimdi söyle bana sen miydin ecelim?"