bunu neden yapıyor olduğumu bile bilmeden ona yazdığım birkaç satırlık saçma mektubu düzgünce katlayıp montumun cebine sıkıştırdım.
cumartesi sabahları, henüz herkes uyurken, herkes dediğim koca şehir, ben yürüyüşe giderdim. bugün yolumu biraz değiştirip okula uğrayacaktım. dediğim gibi bunu neden yaptığımı bilmiyordum ama bu mektubun onun eline geçmesini istiyordum. fazla korkakça ama bir o kadar da cesurca. onu birazcık tanıyorsam kim olduğumun peşine düşecekti. ama fazla uğraşmayacaktı. Jessie vardı.
okula yaklaşmaya başlayınca onun petrol mavisi bisikleti görüş alanıma girdi. bildiğim kadarıyla o da cumartesi sabahı okul açılır açılmaz geliyor ve spor aletlerini kullanıyordu. okula gelirken bile bisiklet çevirdiği için aslında spor yapmış oluyordu. ayrıca arabası vardı ama her yere yürüyerek gidiyordu. spor takıntısının nereden geldiğini hiç anlayamamıştım.
okul arazisi zaten boştu ama yine de dikkat çekmemeye özen göstererek okula girdim ve James'in dolabına ilerledim. Brad Simpson'ı James'in dolabının önünde görmemle hızla geldiğim koridora geri girdim. bunu hesaba katmamıştım. James'in arkadaşları dolabının şifresini biliyordu ve canları istedikçe kitap alıp koyabiliyorlardı. mektubumu dolabına koyarsam muhtemelen James'ten önce onlar görecekti. ama bunun sadece James'in göreceği bir şey olması gerekiyordu. öyle istiyordum.
aklıma gelen diğer fikirle yolumu spor salonuna çevirdim. arkadaşlarının sporla arası pek yoktu. sadece Brad'i sık sık kaykay parkında görüyordum. Tris ve Connor denen çocuklar ise zamanlarının çoğunu müzik odasında veya dersliklerde harcıyorlardı. dolaylı olarak kimse James'in spor dolabını kurcalayacak değildi.
kimsenin olmadığına emin olduktan sonra ses çıkarmadan erkekler soyunma odasına girdim. burası da boştu, böylece içerde rahatça dolaşıp James'in dolabını arayabilmiştim. James'in adı yazan dolabı bulduğumda hiç vakit kaybetmeden kağıdı boşluklardan içeri bıraktım ve geldiğim gibi soyunma odasından çıktım.
ama elbette merakıma yenik düştüm ve ayaklarımın beni spor salonuna yönlendirmesine izin verdim.
.
beni görmeyeceğin bir açıyla duvarın arkasından seni izlemeye başladım. uzun süredir burada olmalıydın çünkü tişörtün terden sırılsıklam olmuştu ve artık ıslandığı ve giymene gerek kalmadığı için yerde duruyordu. saçların sanki biraz önce havuzdan çıkmışsın gibi ıslanmıştı ve alnına dökülüyordu. arkan bana dönük mekik çekiyordun. o kadar odaklanmıştın ki ayağımı yanlışlıkla bisikletlerden birine çarpınca bile dönüp bakmadın.uzunca bir süre daha hipnoz olmuş gibi seni izleyebilirdim ama koridorda duyduğum Brad ve Connor'ın sesi beni kendime getirdi ve ordan çıkmam için beynime uyarılar verdi. koşarak spor salonundan çıktım. Brad ve Connor girince onları bile fark etmemiştin. spor senin hayatının tamamını kapsıyordu. spor yaparken geri kalan her şeyi kapı dışarı ediyordun.
Jessie'yleyken de hayatındaki diğer her şeyi kapı dışarı ediyordun. kafamda dönüp duran isim suratımın asılmasına sebep oldu. sana son bir kere bakıp ardından arkamı döndüğüm gibi okuldan çıktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
wish you were mine [j.mcvey]
Fanfiction"yıldız kayarken bir dilek daha tut ben senin benim olmanı dileyeceğim." ©All Rights Reserved. || @mcveyshine