dizlerini kendine doğru çekip iyice yayıldı oturduğu yerde,kısa kollu giydiği için kendine kızdı,kendi tırnak izleri belli oluyordu ve çoğu kanadığı için kötü duruyordu.
yaklaşık yarım saattir bu bodrumda ki kimsenin kullanmadığı tuvalette ağlıyordu,bu yüzden oldukça bitkin düşmüştü.çok geçmeden kendini kısa bir uykunun kollarına bıraktı.
uyandığında okulunun sağlık odasında ki yatağında buldu kendini,gözlerini ovuşturup iyice görüşünü düzeltmeye çalıştı.
o an dikkatini çekmişti,minho hocası ona arkasını dönmüş,telefon ile konuşuyordu.büyük ihtimal uyandığını daha fark edememişti.
"bay kim,gerçekten bu melek gibi çocuğun çantasından kelebek ve çakı çıkmaz eminim ben,bir yanlışınız var" sinirle oflayarak minho hoca arkasını döndü;zira ona anlamayan gözlerle bakan jisungu görmeyi beklemiyordu ancak bozuntuya vermedi.kuru bir görüşürüz ile telefonu kapatıp masaya koydu ve yatağın ucuna oturdu.
"ne zamandır uyanıksın?" jisung o an hatırladı bütün yaşadıklarını,herşey zihnine tekrar gelirken yeniden göz yaşlarını dökmeye başladı."az önce uyandım..merak etmeyin çok duymadım konuşmanızı."
minho baş salladı,ağlayan çocuğa sarılmak istesede,yapamadı."gerçekten sen mi koydun çantana onları?" jisung hemen başını sağa sola salladı."hayır hocam,niye koyayım?kimseyi bıçaklama gibi bir derdim yok"
titreyen sesi,pembeleşmiş yanakları ve burnunu çekmesiyle onun çok tatlı olduğunu fark etti minho.
"birinin senin çantana koyduğunu mu düşünüyorsun?" jisung baş salladı."ben herkesle iyi geçinmeye çalışırım ama,kim niye çantama koysun?"
"ama sen koymadıysan elbet başkası koymuştur jisung,hiç beklemediğin biri bile çıkabilir" jisung baş salladı üzgünce.
felix,jeongin,seungmin ve changbinin yaptığını asla düşünmüyordu.zaten tüm gün birliktelerdi,hangi ara gidip çantasına koyabilirlerdi ki?"benim yapmadığıma inanıyor musunuz hocam?lütfen destek çıkın bana,yemin ederim ben yapmadım böyle birşey" ondan sonra aklına gelen şeyle durup yeniden konuştu."hem hukuk istiyorum ben,sizce sabıka kaydım olmasını isteyecek şeyler yapar mıyım?"
minho zaten ona inanıyordu,ama son cümlesi inanmasına kat kat daha iyi olmuştu."inanıyorum sana jisung"
pekala,sadece inanıyorum demesi jisung'un neşesini yerine getirmesine yeter miydi?yeterdi.
gülümsedi jisung."teşekkür ederim hocam..peki nasıl kanıtlayacağız?gerçekten bu suç üstüme kalırsa benim hayatım mahvolur"
minho omuz silkti."gerçekten bilmiyorum..bir şekil halledeceğiz artık"
o sırada beyaz örtünün altından kollarını çıkaran jisunga baktı.kollarında bir sürü tırnak izi vardı,kurumuş kan ile doluydu."kendine zarar mı verdin sen?" jisung kollarını hatırladı o an,telaşla geri örtünün altına soktu kollarını ancak minho görmüştü bile,bi etki etmezdi.
"gerçekten salaksın" minho bir anda kalkıp dolaplarda merhem ararken jisung hocasının ona 'salak' demesinin şokunu yaşıyordu.
minho bulduğu merhemi masaya koyup bir pamuğu ıslattı,yavaşça kurumuş kan izlerini temizledikten sonra merhemi sürdü acele etmeyecek şekilde.
"saat kaç?" diye mırıldandı jisung.bugün annesinin uzun zamandır birlikte olduğu adamla tanışacaktı,saati geçirdiyse kesinlikle çok endişelenirdi annesi.
"beşi yirmi geçiyor" jisungun gözleri hızla büyüdü çünkü buluşma saatine yaklaşık on dakika kalmıştı."oh inanamıyorum hemen gitmem gerek benim"
"bekle o zaman,seni bırakayım" jisung ellerini salladı yataktan inerken.mavi eteğini aşağı çekiştirdi hemen."gerek yok gerçekten,annem bugün beni biriyle tanıştıracak ve 10 dakika içinde kafede olmam gerekiyor"
"10 dakika içinde kafede olman gerekiyorsa teklifimi kabul et,hadi gel" mecbur jisung arkasından ilerledi hocasının.
dersler biteli bir saat kadar olmuştu,okulu temizleyen hizmetliler dışı başka birine rastlamamışlardı koridorda.
gerçekten minho onu kafeye hızlıca getirmişti,beraber kafeden içeri girdiler.jisung anlam veremedi onunda gelmesine,halbuki minho sadece onu oturacağı masaya kadar bırakmak istemişti.
kafede annesini gözleriyle arayan jisungun kulağına yaklaştı.jisung boynunda ki nefesle tuhaf hissetti ama bozuntuya vermedi."annene bugün olanlardan bahsedecek misin?" jisunh onaylamaz mırıltılar çıkardı."hayır,endişelendirmeyeyim onu,zaten bugün beni sevgilisiyle tanıştıracak"
minho merak etti o zaman,babası ölmüş müydü yoksa ayrılar mıydı?ama soramadan jisung bir masaya yönelince minhoda onunla gitti çünkü masada birini görmüştü.
"minmin?ne hoş süpriz bu böyle" jisung annesinin yanında ki adamla hocasının sarılmasına anlam veremedi.ancak adam jisunga ve annesine dönüp konuştu."minho,benim rahmetli dostumun oğlu oluyor kendisi.benim çocuğum yerine koyarım onu."
jisungun annesi hemen minhoya elini uzatıp sıktı,birbirlerine gülümsediler."minho,gelsene sende" minho gülümseyerek reddetti."hiç bozmayayım ben,sadece jisungu bırakmaya gelmiştim zaten.
"sahi" dedi adam."sen jisung ile nerden tanışıyorsun minmin?" minho söylemek ile söylememek arasında kaldı."ben edebiyat öğretmeniyim jisungun"
adam ve jisungun annesinin ağzı şaşkınlık ile aralanırken,annesi bir anda bağırdı."ay şu jisung kitap çaldığında beni arayan hocasın sen!"
jisung elini anlına vurdu,gerçekten zor bir akşam olacaktı.
&
703 kelıme . yeterlı bnce kızlar...
duz yazı muz yazı dınlemem bırrrrsuuruuu yorum ıstıyorum
🐙🐙
ŞİMDİ OKUDUĞUN
call out my name ✓
Fanficminsung,tamamlandı. jisung etek giyerken perdeyi açıp almamı söyleyen adam tam karşımızda edebiyat hocası olarak duruyor suan