Güneş batıyor gökyüzü maviden kızıla kızıldan sarıya dönüyor yavaşça hava kararıyordu.Kralın teni gökyüzü gibi sararmıştı.Artık cildi kırışmış genç ve görkemli ihtişamlı kralın yerini yaşlı yorgun ve hasta bir kral almıştı.Kralın son savaşta kaptığı hastalığa hiç kimse anlam veremiyordu ve hiçbir şifacı Helen dahi kralın hastalığını durduramamıştı.Hastalığın bir çaresi yoktu sanki büyü dışında ama kimse bundan şüphelenmemişti ve krala büyü yapabilecek büyücüler sadece kara büyücülerdi ama onlarda Beyaz Krallığın sınırlarından kovulmuşlardı hatta 4.Kral Dazngar tüm kara büyücüleri yakalayıp öldürtmüştü o günden beride hiçbir yerde kara büyücüye rastlanmamıştı. Ama herkes bir şeyi atlıyordu Kraliçe Tani kralın ilk eşi ve ilk oğullarının annesi saraydan yirmi yıl önce kovulmuştu...
Kraliçe Tani kralı lanetlemişti o bir büyücü değildi ama büyücülere ulaşması o kadarda zor değildi. Kaçkar dağlarının ardında Zanti ovasındaki nehrin solundaki Agdas dağında Saglerth krallığında babasının yanında yaşıyordu ve Beyaz Krallığın sınırlarının çok uzağındaydı.
Kraliçe Ari öylece kralın başında duruyordu sevgili kocası gözleri önünde günbegün eriyordu.Ne yapabilirdi ki?Hiçbirşey! Kralı kocası ölüyordu ki zaten herşey için artık çok geçti, kral ölüyordu...
Bu acının yanında kızı Mani'nin rüyaları ergenliğe girdiğinde daha çok artmıştı, daha önceden bu kadar sık olmayan nöbetleri şimdi dört katı artmıştı.Mani rüyalardan ve nöbetlerden sonra artık odasından hiç çıkmamaya başlamıştı.Bir prensessin odasından çıkmaması özellikle ergenliğe giren ve artık çocuk olmayan genç bir kızın gizlenip saklanması sürekli nöbet geçiriyor olması Beyaz Sarayın dışına kadar ulaşmıştı.
Genç Kraliçe yaşlı kralın ikinci eşiydi ve kralına dördü erkek bir kız beş çocuk vermişti.
Sigvat ve Mourn ilk oğullarıydı çünkü ikiz doğmuşlardı,Kral kraliçeye asma bahçesi hediye etmişti ve ipek kumaşlardan elbiseler satın almıştı...Kraliçe ikizlerden sonra Arnhel adında çok güzel bir oğul dünyaya getirmişti aradan geçen iki seneden sonra diğer oğlu Hogni ve daha sonrada kızı Mani dünyaya gelmişti.... Mourn çok asi ve kindar bir çocuktu ayrıca egolu ve hırslıydı onunla nasıl baş edeceğini bilemiyordu. Ve tahta sadece tek bir kral geçecekti lakin kraliçenin ikiz oğulları vardı dul Kraliçe çok zor bir durumdaydı...Taht bölünecek miydi? Kraliçe ne yapacaktı?
Kraliçe Arsi en güvendiği hizmetkarı Nayami'ye seslendi.
"Nayami!Prensleri ve prensesi çağır babaları son kez onların sesini duymak isteyecektir zaten görme yeteneğini kaybedeli bir ay oldu...."
Nayami dilsizdi.Evet dilsizdi.Kraliyet hizmetkarı olmadan önce Beyaz Krallığın İsina tepesindeki Parpi Köyünde bir çiftçi kızıydı lankin yabaniler köyü yağmalayıp ailesini öldürüp Nayami'ye henüz on beş yaşındaki bir kıza dört kere tecavüz edip bunu ona yapanları kimseye anltamasın diye aşağlıklar Nayami 'in dilini kesip kadın pazarına satmışlardı.
Kraliçe Arsi tahta geçince Beyaz Krallığın sınırları içindeki tüm insan pazarlarını köle pazarlarını kaldırtmıştı ve köle tüccarlığı yapmayı yasaklamış tüm kölelere özgürlük hakkı vermişti...Nayami'yi pazarın ortasında korkak halde bulmuş ve onu yanına almıştı.Kraliçe ye hizmet ediyordu ama kraliçe Nayami'ye kızı gibi değer veriyordu.
Nayami Kral odasından çıkıp,sağ koridora doğru yönelmişti, aniden bir ses duydu sanki birileri birbirlerini boğazlıyor gibiydi, yaklaştıkça ses boğulmaktan hırıltıya dönüştü , hançerini çıkardı ve koridorun merdivenlerine doğru atladı. Birde ne görsün Prenses Mani iki büklüm olmuş dili kaçmış nefes alamıyor gölerini tavana dikmiş tırnaklarını boğazına geçirmiş halde buldu.Hançeri yere fırlattı ve merdivenleri koşarak inip prensesi kucağına alıp cebinden Ryna yı çıkarıp ona üfledi(Ryna bir ıslıktır, Ryna kuşunun gagasından yapılmıştır ve üfleme hızına göre güçlü bir ses çıkarır.) Hol kapılarında duran nöbetçiler koşarak geldiler ve Nayami'ye yardım edip prensesi kurtardılar.Prenses kendine gelince Nayami'ye teşekkür edip babasının yanına gitmek istediğini söyledi.Nayami prensesin doğrulmasına yardım etti ve birlikte merdivenlerden yukarı çıktılar.Kral odasına doğru ilerlerken sol koridordan Sigvat ve Mourn geliyoru. Sigvat prensesi görür görmez koşarak yanına gidip onu kucakladı.
![](https://img.wattpad.com/cover/42362097-288-k366688.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Beyaz Saray ;Kan Laneti
Ficção HistóricaHiçbirşey kolay değildi,kumpaslar ve entrikalar.... Mourn'in aç gözlülüğü,kıskançlığı , kral olma isteği ikizini öldürmeye yetti.Bununla da yetinmeyerek kara büyücülerle iş birliği yaptı, tüm ailesini büyüledi lakin haberi yoktu.Kardeşlerinin en...