İddia -3-

60 8 0
                                    

Geceleri fazla insan olmaz sokaklarda. Bomboştur sokaklar. Soğuk bir sessizlik kaplar her tarafı. Hafif rüzgardan oynayan yaprakların hışırtı sesini bile duyarsınız bazen ve bu o kadar huzur vericidir ki, hep gece olsun isteriz. Biz yalnız insanların geceleri sevme sebeplerinden biride budur ya. Sessizlik. Ölüm sessizliği.

Yavaş adımlarımla, aylak aylak yürüyordum yine. Her aklıma birşey takıldığında yaptığım gibi. Temiz hava iyi geliyordu sanırım. Ya da yalnızlığı en ücra noktalarıma kadar hissettiğim içindi. Yüzümü okşayan rüzgar içimi huzurla dolduruyordu. Yaklaşık yarım saattir yürümenin verdiği yorgunluk olsa gerek, çocukken Bertan la geldiğim parkın yanından geçerken dinlenme isteği duydum. Bugün fazla yorulmuştum. Parkın iç taraflarına geçip, bir banka oturdum. Tanıdığım sokaklar olduğu için korkmuyordum. Oysa ki dışarıdan bakılınca çok tenha gözüküyordu. Ama bana zarar gelebilecek en son yer burasıydı. Bertan la benim keşfettiğim, ailemizin buraya geldiğimizi hiç bir zaman bilmediği 2.evimiz, 2.ailemiz olan sokaklar. .

Tesadüf eseri bulduğumuz bu yer, çocukluğumuzu yaşamamız için bize sunulan bir armağandı. Kaybolduk sanıp ağlarken, cennette düştüğümüz bilmiyorduk.

28 Mart 2006

"bertan son soruşım. Nereye gideceğimizi biliyorsun değil mi? "diye sordum artık yürüye yürüye bulamadığımız evimizin yolunu bilip bilmediğini. Evden sadece park diye çıkmıştık ama parkı bulamayınca geldiğimiz yolu geri dönüp eve gitmeye karar verdik ama evi de bulamıyorduk.

" ya sus kızım aklımı karıştırıyorsun" dedi elleriyle hesaplamalar yapmaya çalışırken.

"10 a kadar sayarak mı bulacaksın evi Bertan. KAYBOLDUK! " diye bağırdım.. Kaybolduk dememle birlikte bi kaç meraklı gözler bize döndü. Aralarında yaşlı bir amca gülerek yanımıza yaklaştı o yaklaştıkça da biz geri çekildik.

" Korkmayın çocuklar size zarar vermeyeceğim. Bana ailenizin ismini söyleyin onlara haber vereyim, ve onlar gelene kadar da siz şurda parkta arkadaşlarınızla beraber oynayın. Olur mu? " dedi sevecen bir şekilde bize gülümseyerek. Konuşurken dizlerini kırıp bizimle aynı boya denk gelmişti. Yaşlı yedi cücelerden birine benziyordu böyle. Kendi kendime güldüm bu haline. Bertan gülmeme sinir olacak ki, dirseğiyle karnıma vurdu.

" ne gülüyorsun? " diye de kızdı. Daha sonra bende ki bakışlarını yaşlı amcaya çevirdi. " onlar bizim arkadaşımız değil ki. "

" o zaman gidin arkadaş olun. "

" Mehmet Parlak. Babamın ismi. "

**

Her anı aklıma geldiğinde yüzme gelen gülümsemeye engel olamıyordum. Rüzgar yavaş yavaş hızını artırıyordu. Bende üşümeye başladığımdan, yerimden kalkarak geldiğim yolu geri döneceğim sırada park çıkışında beni seyreden tanıdık bir sima ile karşılaştım. Toprak.

Bu Parkta tanıştığımız İlk arkadaşımızdı. Bizi oyuna davet eden, bizi diğerleriyle tanıştıran kişi.

"Ne yapıyorsun kızım gece gece burda? Güzel kızsın valla kaçırırlar seni. " dedi gülümseyerek yanıma gelirken. Yanıma varınca sımsıkı sarıldık birbirimize. Bertan la aramıza giren yıllar Toprak la beni ayırmamıştı. Hep bir türlü bir yerlerde karşılaşmıştık.

" Özlemişim. " dedim koluna girip yürümeye devam ederken.

" hemde çok be. Uzun zaman oldu. En son geçen yıl ki konserde karşılaşmıştık. Ve yine telefon numaralarımızı vermeyi unutmuştuk. Bu sefer önden alayim. "

**

" ee gençler dün gece ne yaptınız? XY barının açılışı vardı gittiniz mi? " dedi selim sınıfta orta muhabbet bulmaya çalışırken. Bir yandan elindeki sade sodayı sabah sabah içiyor, bir yandan da birşeyler anlatıyordu. Ara sıra da muhabbetimize hiç katılmayan Bertan a birşeyler soruyordu.

" o bar işlemez " dedim önümde telefonumda sosyal medya da dolaşırken bir yandan da selime laf yetiştiriyordum.

" neden? " Muhabbete kendine soru sorulmadıkça katılmayan Bertan ın bu soru ilgisini çekmiş olacak ki birden önünde telefonunda ki bakışlarını kaldırıp soru sordu.

" çünkü XY bir matematik terimi. Bara insanlar dertlerini atmak için gider ve şuan ki gençlerin dertlerinin yüzde 99 u matematik. Onu unutmak isterken neden kendisini hatırlatacak bir yere gitsinler ki. Daha bir sürü bar var. "

" herkes senin kadar ince düşünmüyor. Ve şuan barın isminden çok sahibine, yerine bakılıyor. Bu yüzden işler. "

" işlemez"

"iddiaya girelim mi? 1 ay içinde her yerde o bardan söz edilecek ve dolup taşacak. "

" neyine? "

" 1 hafta boyunca bizim evde temizlikçi olacaksın, kaybedersen. "

" kaybetmeyeceğim. "

" Asya saçmalama, kaybedeceksin. "dedi batı uyarır bir ses tonunda. Gözlerinden ne kadar sinirlendiği belli oluyordu.

" sen kaybedersen? "diye sordu Bukre, uzun süredir koruduğu sessizliğini bozarken.

" temizlik yapamayacağıma göre kölesi olacağım. "

" vee sayın sınıf arkadaşlarımız hepiniz bu iddiaya şahitsiniz. Bir Keser & Parlak Savaşı! Come on! " diye bağırdı Selim, bizi şaşkın gözlerle izleyen sınıf arkadaşlarımıza doğru.

ÇOCUKLUĞUMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin