merhaba .
Bence biz direkt bölüm sonunda görüşelim.
İyi okumalar
bölüm şarkısı: Çağan Şengül - KüçüğümBugün benim kabusumdu. Bugün en mutlu olmam gereken gündü. Çünkü bugün benim doğum günümdü. Ama ben bugün onlardan değil kendimden nefret ediyordum, kendimden iğreniyordum. Altı yaşında annemi koruyamadığımda ,yedi yaşında yine annem tarafından terk edildiğimde ve en sonunda on iki yaşında taciz edildiğimde kendimden nefret etmiştim. Sanki o gün onların ellerinde siyah birer kalem vardı ve hayatımı karartmışlardı. O günden sonra hayatımda ne yer vardı umuda ne de en ufak bir parlaklığa.
Ev her zaman ki gibi çok soğuk ve sessizdi. Kafamın her köşesinde tek bir tarih yankılanıyordu. Dönüm noktam ; on dokuz ocak. Ben yine uykuya sığınırken acılarım bir vücut olmuş, elleriyle saçlarımı okşuyordu.
19 OCAK 2011
Canı acıyordu. Annemin canı acıyordu. Babam yine gece yarısına kadar içmiş, sarhoş bir halde eve gelmişti. Annem babamın o halini görmeyeyim diye beni odama götürür , üstüme kapıyı kilitlerdi. Ama bugün kilitlememişti , unutmuştu galiba. Babam bu sefer bana kurabiye yaptık diye kızmıştı. Babam zaten annemin benim için yaptığı her şeye kızardı. Aslında ben bir şey istememiştim. Annem bugün doğum günüm diye beni mutlu etmek istemişti sadece ve şuan canı çok acıyordu. sessizce kapıyı açtım ve sesin geldiği yöne ilerledim. Mutfaktalardı. Kapıdan baktığımda ; annemin yerde yatan bedenini gördüm, çığlıklarını işittim. Babam ona tekme atıyordu. Yanlarına koşturdum ve annemle babamın arasına geçtim, etki etmeyeceğini bile bile "Ona dokunma." diye bağırdım. Arkadan annemin güçsüz sesini duydum "Odana git Dicle." Annemi yalnız bırakamazdım. "Sen karışma bücür." Adımı bilemeyecek kadar sarhoştu. Adımı bildiğinden bile emin değildim. Zira ayıkken bile adımı kullanmazdı.
Oysa ki bir kere kızım dese, gelse sarılsa, saçlarımdan okşasa. Ama o ellerini sadece canımı acıtmak için götürürdü saçlarıma. Şuan da böyle yapıyordu. İlk önce yere düştüm sonra beni de tekmelemeye başladı. Bir süre sonra durdu. Ama acıdan ve korkudan gözlerimi açamadım. Sonra üzerimdeki kazağı yukarı çıkararak karnımı açtı. Sıcaklık hissettim, tanıdık bir histi bu. Babam sigara yakmış karnımda söndürmüştü. Bir süre böyle devam etti lakin sesimi çıkaramadım. Sesimi çıkarırsam bana değil ama anneme daha kötüsünü yapardı. Annem için susmalıydım.
Sonra odasına gitti, kapısını kapattı ve hiçbir şey olmamış gibi yatağına girdi. Anneme baktım. Canının acısı onu yormuş ve uyuyakalmıştı. O da sesini çıkaramazdı. Birimiz bir şey derse diğerine daha kötüsünü yapardı çünkü. Birbirimize olan sevgimizin gayet farkındaydı ve bunu bize karşı kullanmaktan asla çekinmiyordu.
Odama gittim, yastığımı ve battaniyemi getirdim. Yastığı kafasının altına koydum, battaniyeyle üzerini örttüm ve yanına kıvrıldım. Uyumadan önce altıncı yaşıma veda ettim, yediye acı dolu bir gülümseme gönderdim.
Sabah olduğunda evden bir cenaze çıkmıştı. Acıdan ölmemişti annem, sigara ve alkolden babam. Babamın cenazesi çıkmıştı evimizden.
19 OCAK 2012
Annem beni bir yere götürüyordu. Lakin içimde bir huzursuzluk vardı. O huzursuzluk göğsümün tam ortasında ve nefes almamı engelliyor. Bir şey olacak, hissediyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Geçmişin İzleri
RandomSanki o gün onların ellerinde siyah birer kalem vardı ve hayatımı karartmışlardı. O günden sonra hayatımda ne yer vardı umuda ne de en ufak bir aydınlığa.