2.TANIŞMA

12 4 42
                                    

merhabalar.

yeni bölümle karşınızdayım. 

yorum ve oylarınızı bekliyorum.

iyi okumalar.

bölüm şarkısı : Batuhan Kordel - Anıları sakla



Yerimden sıçrayarak uyandığımda saat daha gece dört buçuktu. Uykumda hem ağlamış hem terlemiştim. Yine babamın annemi dövüşlerini, annemin beni terk edişini görmüştüm. 

Yatağımdan kalkıp cama doğru ilerledim, perdeyi açıp dışarı baktığımda sokak lambalarını dahi çalışmadığını gördüm. Gözlerim karanlığa alıştığından hemen kapının yanındaki düğmeye ilerledim, bir kaç kere açıp kapamama rağmen lamba ışık vermemişti. Elektrikler kesilmişti galiba. Telefonumun şarjı baya vardı ama yine de pil tasarrufuna aldım.

Banyoya doğru ilerledim, soğuk bir duş iyi gelirdi. Telefonun fenerini açıp üstümdekileri çıkardım. Duşumu aldıktan sonra gri bir eşofmanla aynı renk sweet giydim. Havluyla saçlarımın nemini alıp boynum ıslanmasın diye topuz yaptım. Mutfağa girince fark ettim ki camı açık unutmuşum. İçerisi çok soğumuştu. Camı ve kapıyı kapattım. Çakmakla ocağı yakıp Türk kahvesi yaptım. Yine iştahım yoktu, olsa da bu saatte bir şeyler yemezdim. Sadece biraz daha ayılmaya ihtiyacım vardı. Kahvemi yapıp masaya koyduktan sonra odama gidip kitaplığımdan bir kitap aldım ve tekrar mutfağa gittim. Yaklaşık bir saate de elektrikler gelmişti.

Bugün staja başlayacaktım ve gideceğim hastane Özel Karadağ Hastanesiydi. Ama ondan önce okulda bir seminer vardı. Benimde gitmem lazımdı. Gelecek kişi ünlü bir iş adamı olan Doğan Karadağ'dı. Bir holdingi vardı, onun dışın da bir hastanesi vardı. Üç oğlu vardı, adlarını hatırlamıyorum ama bugün herkesin dilinde olacakları için kesin hatırlardım. Doğan Karadağ oldukça samimi ve iyi birisine benziyordu. Yıllardır sayılamayacak kadar çok bağış yapmıştı, yapmaya da devam ediyordu. Bağış yaptığı yerlerin arasında yetimhanelerde vardı. Yetimhane bile yaptırmıştı. Bağış yaptığı yetimhanelerin arasında benim kaldıklarımda varmış. Ben bunları Buse'den öğrenmiştim. Onun geleceğini duyunca hemen başlamıştı araştırmaya. Bizde araştırma işleri ondan sorulurdu, sınıftaki herkes için birini araştırmışlığı vardı.

Seminere gitmek için hazırlanmaya başlamalıydım. Üstüme kahverengi bir kazak ve siyah kumaş bir pantolon giydim, saçlarımı yukarıdan sıkı bir at kuyruğu yaptım. Sonra aynanın karşısına geçtim; yüzüm çok  solmuştu, göz altlarım morarmış, halkalar oluşmuştu. İlk önce dişlerimi fırçaladım. Yüzüme ne yapacağım konusunda hiç bir fikrim yoktu, makyaj yapmazdım daha doğrusu yapamazdım. Çünkü makyaj malzemeleri çok pahalıydı ben ise çok fakirdim. Tamam o kadar fakir değildim ama durumum çok da iyi değildi. 

Ben çocukken kaldığımız ev satılmamıştı. Annem beni bıraktıktan sonra burada kalmaya devam etmiş, o ölünce de bana kalmıştı ev. Birde annem bankada benim için bir hesap açmış orada biraz birikim yapmıştı. Onun dışında ben de yarı zamanlı olarak bir kafe de garson olarak çalışırdım. Patron çok iyi birisiydi. Uzun süre gidemediğimde bana kızmaz, gittiğimde hakkımı fazlasıyla verirdi. Ona olan borcumu asla ödeyemezdim, adeta bir baba gibiydi.

Zamanım azalıyordu, hemen dişlerimle bir kaç kez dudaklarımı ısırıp ellerimle yanaklarımı sıktım, göz altlarıma yapacak bir şey yoktu. Uzun koyu kahve saçlarımla ve aynı renk gözlerimle daha iyiydim. Çantam zaten hazırdı. Artık çıkabilirdim. İstanbul trafiğine kim olsa kalmak istemezdi ve bende bu yüzden evden erken çıkmıştım. Seminer  okulda olacaktı. Neyse ki okul eve yakındı.  Eski apartmandan çıkınca kulaklığımı çıkarttım ve kulağıma taktım, rastgele bir liste açıp koskoca şehirde yolumu bulmaya çalıştım. 

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jul 06 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Geçmişin İzleriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin