Ormanın içinde koşuyordum. Nereye, ne tarafa gittiğimi , nerede olduğumu bilmiyordum. Tek isteğim bir daha o adama yakalanmamaktı.
Bazı insanlar herşeyden kaçsa da gerçeklerden kaçamayacağını bilir. Bende o naktadaydım ben şimdi bu adam dan kaçsam da elbet yine beni bulucaktı. Evet o adamın dediği şeylere inanmaya başladım . Herşey kafamda yapboz misali oturmaya başlamıştı. Ben bu adamdan kaçsam da asıl gerçekler benim peşimi bırakmayacaktı. Gerçeklerden hiçbir zaman kaçamayacaktım.
Hayatıma dair bildiğim ne varsa benle , kendimle ilgili bildiğim ne varsa hepsi, hepsi yalan çıkmaya başladı bu gerçekten benmiydim, bu gerçekten hazalmıydı, yoksa bu ecrin miydi . Kafam allak bullak olmuştu.
Dizimdeki acı giderek artıyordu. Sızlama çok vardı. Koşuyordum ama oda peşimden geliyordu. Arkama baktığımda , bana çok yaklaştığını görerek daha hızlı koşmaya başladım. Tabi buna koşmak denirse...
"Dur kaçma zaten seni yakalıyacağım, boşuna yorma kendini" diye bağırdı ardımdan
"Siktir git, bırak benim peşimi "diye bağırdım.
"Terbiyesiz kız mine sana hiçmi terbiye vermedi" diye bağırdı .
Biraz daha ilerlediğimde bir ağaç dalına takılarak yere düştüm. Ayağa kalkmaya çalıştım. Ama ayağım çok kötüydü buna rağmen ayağa kalkıp kaçmaya devam ettiğimde.
"Daha nereye kadar kaçıcaksın , burdan çıkamazsın, bu orman çok büyük" dedi.
"Senden kurtulana kadar kaçıcam şerefsiz" diye karşılık verdim.
Evet gerçekten babamda olsa onu sevmiyecektim. Bu dediklerimden pişman olmayacaktım.
Biraz daha ilerlediğimde hala peşimde mi diye arkamı döndüğümde arkamda olmadığını fark ederek yavaşladım nefes nefese kalmıştım. Etrafa biraz bakındıktan sonra yürümeye devam ettim dizim artık beni kaldırmıyordu iki de bir sendeliyordum. Çok yakınımdaydı nasıl kayboldu ortadan anlam veremiyorum.
Tekrar ilerliyordum ki ensemde bir soğuk hissettim. Evet yakalanmıştım. Kacamamıştım. Başım da bir silahın namlusunun soğukluğu vardı. Ben arkamı döndüğümde silahın namlusu artık ensemde değil anlımdaydı.
"Ben sana kaçma daha kötü olur demedimmi , rahat rahat, uslu uslu otur demedimmi, kaçarsan sonun böyle olur işte" dedi.
"Hadi yap, durma sık kafama "dedim.
Ben ölmekten korkmuyordum. Ben artık yaşamaktan korkuyordum. Bütün hayatım boyunca yaşadığım hayatın yalan olduğunu öğrendiğimde ölmüştüm zaten. hazal ölmüştü. Sadece bir mezarı ve toprağı eksikti.
Ben yalandan nefret eden hazal. Koca bir yalanın içinde yaşıyormuşumda haberim yokmuş.
Yalan üstüne örülen duvarlarım gerçekleri taşıyamıyarak bir bir her gerçekte sallandı bu deprem etkisinde deydi duyduğum Gerçekler öyle bir geliyordu ki. Duvarlar ım yıkılıyordu.
Artık ben o duvarları olan hazal değil ben o duvarları enkaz olmuş hazaldım. Ölüm bile beni korkutamazdı. Çünki hazal o enkaza dönüşen duvarların altında ölmüştü bile ama haberi yoktu.
" Zaten yapıcam senin söylemene gerek yok " dediğinde silahın kilidini açmıştı .
" Yap zaten dediğim gibi korkmuyorum "dedim.
"Son duanı et" dediğinde aklıma annem ,babam , yavuz, ve arkadaşlarım gelmişti. Annem ne olursa olsun benim annem dı. Babam ne olursa olsun benim babamdı. Ben onların kızı olmasamda onlar benim ailem dı. Onları çok seviyordum. Yavuz gamzesi ,yeşil gözleri, boyu herşeyiyle harikaydı zaten. Tek duam son dileğim hepsinin iyi olmasıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ATARLI POLİS
ChickLitKulaklıklarımı takıp şarkı dinleyerek yürüme ye başladım otobüs durağına doğru giderken karşıdan karşıya geçiyordum . Sonra bir korna sesi ve gerisi bir motorun devrilmesi oldu neye uğradığımı şaşırıp kalakaldım şok olmuştum kendime gelince önce y...