Haiii ben geldiiim.
Yazım yanlışlarım varsa affoluna. Keyifli okumalar dilerim lokumlarım! Xx
+++++
"Gel! Gel ve beni al!" diye haykırdığımda, kısılan gözleri irileşti ve suyun içindeki kanatlarını açarak denize vurdu.
Dalgalar doğruca kıyıya hunharca çarparken arkamı dönerek hışımla koşmaya başladım.
Dev kanatlarını çırparak suyun içinden sıyrılırken uçmaya başlayınca atıma yönelmek yerine terk edilmiş atölyeye doğru yöneldim.
Atım korkudan şaha kalkarak bağlı kaldığı ipini koparmaya çalışırken ejderhanın ona yönlendiğini görünce panikledim.
Hızla elimdeki yayımı kaldırıp sırtımdaki kılıftan bir ok çıkartarak yerleştirdiğim gibi gökyüzünde uçan ejderhanın karnına hedef aldım.
Bu kez onu vurmayı başardığımda ortalığı inletecek ve kulak zarımı sızlatacak şekilde çığlık atar gibi bağırdı.
"Buradayım seni şerefsiz! Atımı rahat bırak!" diye haykırdım. Göğsünden vuramasam da ya alt gövdesinde bir noktayı ya da ayaklarından birini vurmayı başarmıştım.
Kanatlarını havada sabit duracak şekilde çırparak bana doğru döndüğünde okun sol ayağına saplandığını gördüm.
Bana doğru döndü ve yaralandığı için iyice öfkelenmiş bir şekilde ağzını açıp alev topu saldığında çığlık atarak koşmaya başladım.
Doğruca atölyenin içine girip soluk soluğa saklanırken, atölyenin çatısını delecek şekilde inip yere düşen alev parçasına baktım. Atölyeye bıraktığım benzin bidonunu kaptığım gibi her yere hızlıca dökerken tavanda açılan koca delikten bana baktığını gördüm.
"Gel buraya seni aşağılık canavar!" diye bağırırken koşa koşa benzini bitirene dek her yere saçarcasına döktüm ve boş bidonu köşeye zemine fırlattım.
Tek gözünü tavanda açtığı deliğe yaklaştırmış bir şekilde bana bakmaya son verip başını geriye çekti.
Gerileyerek kapıya yaklaştım ve cebimden çıkarttığım kibriti hızla elime aldım.
Soluk soluğa kibriti kibrit kutusuna yaklaştırmış bir şekilde tetikte beklerken gözlerim tavandaydı.
Ölüm gibi gelen saniyelerin sonunda tavan onun içeriye dalmasının darbesiyle tozu dumana katacak şekilde olduğu gibi çökerken kibriti çaktığım gibi ona doğru fırlatıp kapıdan dışarıya fırladım.
Kapıyı arkamdan çekerek kapattım. Sinir ve şoktan histerik bir şekilde gülerken oradan uzaklaşacak şekilde geriledim.
"Ben kazandım!" diye bağırdığımda, çöken tavandan kanatlarını çırparak yükselen ejderhayı gördüğümde gülüşüm yüzümde soldu.
"Hassiktir kavrulman lazımdı senin!" diye bağırdım. Dumanların arasından çıkarak doğruca bana doğru uçmaya başladığında ağzından püskürttüğü ateş topu doğruca önüme düştü.
Arkamı dönüp koşmaya başladığım evrede önüme bir alev daha düştüğünde hızla sağa doğru yöneldim. İnanılmaz kızmıştı ve durmadan ateş topları atıyordu.
Fırsatını bulup bir kayanın arkasına sığınıp saklandım. O sırada hangi köşede olduğunu çaktırmadan kontrol etmeye çalışırken kumlar bir silah gibi etrafa saçıldı.
Gözüme girmemesi için kolumu gözlerime siper ettim. Omzumdan kayan yayımı bacaklarımın üstüne koyup mızrağımı sımsıkı tuttum.
Havada değildi ve bu kumları bu şekilde tozattığına göre zemine inmişti çünkü yerde de bir sarsıntı hissetmiştim. Bir tür titreşim gibi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DARK WAR • TAEKOOK ✓
FanfictionKral Kim Taehyung'un sakladığı büyük bir sırrı, karanlık bir tarafı vardı. Jeon Jungkook ise halka mutlak korku saçan ejderhanın Kral Kim Taehyung olduğunu bilmeden onu avlamakla görevlendirilen şövalyeydi. Semetae! Ukekook! Başlangıç tarihi: 15.10...