Haiii ben geldiiim!
Yazım yanlışlarım varsa affoluna. Keyifli okumalar dilerim lokumlarım! Xx
+++++
"Ma-majesteleri?"
Kıyıya vurmuş bir şekilde elleri iki yanında boylu boyunca yatıyordu ve gözleri kapalıydı.
"Aman Tanrım majesteleri..." Ona uzanıp dizlerimin üstüne çöktüm.
"Majesteleri iyi misiniz? Beni duyuyor musunuz?" Panikle onu kıyıya vuran dalgaların arasından çekerek iyice kumların üstüne sürükledim.
Ardından hışımla yanına yeniden çömelip nabzını kontrol ettim. O sırada ıslak kirpikleri yavaşça aralandı. "Majesteleri? İyi misiniz?"
"Şövalye Jeon." dedi kısık bir sesle. "Burada olmamanız gerekiyordu, Tanrım yaralandınız mı?" Ne ara buraya gelmişti onu bile görememiştim.
Ejderha beni savurup attığında başımı kaldırmaya çalışsam da bunu yapamamış kuma yığılıp kalmıştım.
O evrede ejderha ona da saldırmış olabilir miydi?
"Size de saldırdı mı?" diye sorduğumda başını yattığı yerde hafifçe olumlu anlamda salladı ve sol boşluğunu gösterdi.
"Denize girmeden önce bana da çarptı ve karnımdan yaraladı." dedi hırıltılı bir sesle.
"Aman Tanrım... Sizi hemen saraya götüreceğim hemşire-" Kalkmaya çalıştığında sözlerimin devamı hiçliğe karıştı.
"Majesteleri durun, yardım edeyim." diyerek onun kalkması konusunda yardımcı oldum.
Tek eliyle yarasını tutarak ilerlerken, yavaşça koluna girip onu sıkı sıkı tuttum.
Onunla atımı bıraktığım yere kadar yürüdük. "Buraya kadar yürüyerek mi geldiniz? Atınız yok mu? Neden muhafızlarla gelmiyorsunuz majesteleri..."
"Kapa çeneni şövalye." diye sıktığı dişleri arasından tıslayarak beni azarladığında dudaklarımı sımsıkı birbirine bastırdım.
"Bağışlayın majesteleri. Ben sadece zarar görmenizi istemediğim için-"
Başını çevirip gözlerini kısarak bana yan yan bakış attığında, terslercesine dik bakışlarının etkisiyle sustum.
Kendi atıma binmesi konusunda ona yardımcı olmaya çalışsam da yaralı olmasına rağmen hiç duraksama yaşamadan atımın üstüne çıkıp yerleşti.
"Şey atımı sürebilecek misiniz yoksa-"
"Atla Jeon." dedi ve beni kolumdan tuttuğu gibi yukarıya doğru çekti. Tam da kuma düştüğüm evrede zırhların koluma batıp acıttığı noktadan yakalamıştı.
Yüzümü buruşturarak atıma tırmandığımda biraz daha öne kayarak bana yer açtı.
Yaralı olmasına rağmen atı kendi sürmeyi seçecek olmalı ki öne kaymış ve benim arkasına geçmeme izin vermişti.
Dizginleri eline aldığı gibi, "Deh!" diye bağırdığında atım başını kaldırıp harekete geçti.
"Sıkı tutun şövalye!" dediğinde atımı koşturmaya başladığı için ellerim otomatik olarak onun bedenine sıkıca sarmalandı.
Tek elim yarasına denk gelmesin diye göğsünden tutunurken, diğer elimle de yaralanmadığı kısımdan karnından tutundum.
At koştukça üstünde sarsıldığımız için göğsüm onun sırtına çarparak sürtünüyordu. Kral Taehyung'a bir nebze sarılarak gidiyordum ve bu hem garip, hem de hoş hissettirmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DARK WAR • TAEKOOK ✓
फैनफिक्शनKral Kim Taehyung'un sakladığı büyük bir sırrı, karanlık bir tarafı vardı. Jeon Jungkook ise halka mutlak korku saçan ejderhanın Kral Kim Taehyung olduğunu bilmeden onu avlamakla görevlendirilen şövalyeydi. Semetae! Ukekook! Başlangıç tarihi: 15.10...