Morfin

213 11 7
                                    

Multimedya Emir. Umarım hikayeyi beğenirsiniz. Keyifli okumalar. Şimdiden vereceğiniz voteler için teşekkürler.

Hoca yeteneklerimi göstermemle ilgili zırvalamaları bittikten sonra teneffüse çıktım. Etrafta hep kendini bir şey zanneden kızlarla doluydu. Bu kızlarla takılmaktansa arkadaşsız olmayı tercih ederim.

Kızlar lavabosuna girdim bomboştu. Temizlik malzemelerinin olduğu yerdeki duvar yazılarını baktım. Hep kız ve erkek isimleri yazıyordu. Kapı hızlıca açıldı. Tuvalet kapılarını hızlıca kontrol etti ama temizlik kapısını açmadı.

"Sakin ol Emir. O sadece bir sürtüğün teki sana hiçbir şey yapamaz! İstediğin kadar paran var zaten."

Kendi kendine konuşan okulun sahibi, zenginliği ve yakışıklılığıyla tanınan Emir miydi?

"Aileme uyuşturucu sattığımı söylese bile ailem bana inanır."

Uyuşturucu mu? Hayır bunları kesinlikle duymamam gerekiyordu. İçeri bir kız girdi.

"Senin sürekli kendi kendine konuştuğunu bütün okul öğrense ne olurdu acaba Emir. Zaten zenginsin niye bu kadar dert ediyorsun ki?" dedi kız.

"Benim değil! Ailemin parası!"

Kız tam ağzını açacakken Emir silahını çıkardı. "Neler yapabileceğimden haberin yok seni sürtük!" dedi kızın kulağına.

Kızın karnına silahı dayadı. "Bunu yapmayı kes. Acıtıyor." dedi kız. Emir kızın acizliğini görebiliyordu.

Silahın emniyeti bırakınca bir şeyler yapmam gerektiğinin farkına vardım. Etrafa baktığımda gözüme çarpan yangın alarmını gördüm. Yumruğumu indirdim ve camı kırıp alarmı çalıştırdım.

Planım işe yaramıştı. Siren sesiyle Emir'in dikkati dağıldı. Kız bundan yararlandı ve Emir'i itip tuvaletten çıktı. Emir hafif sendeledi ve hemen tuvaletten çıktı.

Derin bir nefes aldım ve cam kırıklarının kestiği yere su tuttum.

Lavabodan çıktım ve hızlı adımlarla bahçeye çıktım. Müdür yanlış alarm olduğunu ve herkesin bugünlük eve dağılmasını söyledi. Çantamı omzuma attım ve okulun yanında olan yurdun merdivenlerinden aşağı indim ve odama girdim. Çantamı ikili koltuğa fırlattım ve kendimi yatağa bıraktım. Bugün olanların olmamasını dileyerek gözlerimi sımsıkı kapadım.

Telefonumun titreşim sesiyle yerimden kalktım. Çantamdan güç bela buldum mesaja baktım.

Kimden: Batuhan

Flash'ıma ihtiyacım var. Otoparktayım.

Getiriyorum. Yazıp yolladıktan sonra masanın üstündeki flash diski aldım ve cebime koyup dışarı çıktım. Koridorda yürürken Eylül'ün odasından bağırışma sesleri geliyordu. Tam kapıyı açacakken karşımda Beyza'yı gördüm.

"Sen ne yapıyorsun burada? Bizi mi dinliyordun?" dedi Beyda.

"Sadece burada neler oluyor diye bakmak için gelmiştim." dedim. "Eylül'e sormadan ben söyleyeyim. Sevgilimle flörtleşiyormuş."diye cırladı.

"Eylül böyle bir şey yapmaz. Nereden biliyorsun? Kendi gözlerinle mi gördün?" dedim telaşla.

Beyza gözlerini devirip "Hayır Cemre söyledi!" diye çıkıştı. Bu sırada Eylül kapıya vurmaya başladı. "Beyda sevgilinle bir şey yapmadım. Yaptıklarına pişman olacaksın. Çıkar beni buradan!"

"Evet çıkaracağım.. Ama sen doğruyu söylediğinde!" Beyda telefonunu çıkarıp numara çevirdi ve kulağına götürdü.

"İşte bu yüzden Ege telefonlarımı açmıyor." dedi Beyda ve numarayı tekrar aradı.

Kafamı çevirdiğimde yurdun önünden geçen Cemre'yi gördüğümde koşarak yurttan çıktım. Cemre'yi yakaladım ve kendime çevirdim.

"Ne yalan söylüyorsun!?" diye bağırdım sinirle.

"Noluyor be!" dedi kolunu benden kurtarmaya çalışırken.

Saçından tuttum. "Eğer Beyda'ya, Eylül ile Ege'nin arasında bir şey geçmediğini söylemezsen seni mahvederim anladın mı beni?" diye bağırdım.

İnlemeye devam ederken "Ama gözlerimle gördüm." dedi güç bela.

"Sus! Yalan söyleme! Eylül öyle bir şey yapmaz! Git hemen söyleyeceksin gerçekleri eğer söylemezsen sonuçları görmek istemezsin." dedim ve saçını daha çok çekerken.

"Tamam söyleyeceğim!" dedi. Kızı ensesinden yakaladım ve Beyza'nın yanına getirdim.

Beyda'nın önüne attım. "Anlat lan doğruları! Bir yanlışında seni mahvederim!" dedim.

Kız korkuyla yutkundu ve Beyda'ya döndü. "Ege ile flört eden Eylül değil, bendim." dedi.

Beyda kıza saldıracakken onu durdurdum "İlk önce kapıyı aç ve Eylül'den ona güvenmediğin için özür dile." dedim. Kafasını olumlu anlamda aşağı-yukarı sallayıp kapıyı açtı. Eylül ağlıyordu. Beyza ona sımsıkı sarıldı. "Özür dilerim Eylül. Kıskançlık yapacağım tuttu ve kontrolden çıktım."

Kafamı çevirdiğimde Cemre ortalıklarda yoktu. Aklıma Batuhan'a flash diskini vermem gerektiği ve bunun için ne kadar geç kaldığım aklıma geldi. Yurdun merdivenlerinden çıkıp okulun otoparkına girdim. Batuhan grafit yapılmış dolaba yaslanmış bekliyordu.

Gizlice yanına geldim ve aniden "Selam." dedim. Kafasını çevirdi ve beni görünce gülümsedi. Flash diskini ona uzattım.

"Ne zaman vermiştim flash diskimi sana?" dedi alaycı bir tavırla. Onun tavrını taklit ederek "4,5 ay sanırım." dedim ve gülümsedim.

"Eee ben düşünüyordum da bugün bir yerlere gidebilir miyiz?"

"Aslında--"

"Zeynep!" duyduğum ses ile arkamı döndüm ve bana doğru yürüyen Emir'i görmemle gözlerim şaşkınlıkla açıldı.

"Zeynep Kaya'ydı değil mi!?" Arabaya iyice yaslandım korkudan ne yapacağımı şaşırmıştım. Batuhan'ı hafifce yanımdan uzaklaşmasını sağladı. Beni arabayla arasına aldı. "Anlamayacağımı mı sandın?"

"Neyden bahsettiğin hakkında hiçbir fikrim olmadığına eminim." dedim ve yutkundum.

Gözlerini kıstı. İnanmadığı her halinden belliydi. Cebinden bir bileklik çıkardı. Kahretsin elinde benim bilekliğim vardı.

"Aa bilekliğim bende kaybettim diye üzülmüştüm." deyip bilekliği almak için bir hamle yaptım. Ama elini geri çekip bilekliği alamamı sağladı.

"Bunu lavabodan çıkar çıkmaz yerde buldum ve aldım. Senin olduğunu öğrenmem de pek vaktimi almadı.'' Yaralı elimi tuttu ve kaldırdı. Kulağıma eğilip ''Silahı görünce yangın alarmını kırdın ve ben gidince bu belanın seni bir daha bulmayacağını sandın.'' dedim ve yaralarıma baskı yapmasıyla çığlık attım.

MORFİNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin