7. Bölüm - Ceza

64 5 0
                                    

Multimedya Cemre.

Eylül iki eliyle ağzını kapadı. ''Zeynep yoksa Emir seni öp..''

''Ne! Hayır, öyle birşey olmadı.'' diye sözünü kestim. Omuz silktim. ''Çok gerçekçiydi.'' dedim. Elimin tersi ile alnımdaki terleri sildim. ''Hadi gidelim.'' deyip ayağa kalktım. Yerdeki kitabımı alıp çantama koydum ve yurda doğru ilerlemeye başladık.

''İtiraf etmek gerekirse.. Emir çok ama  çok yakışıklı biri. Ama okulda onun hakkında söylenenleri biliyorsun. Hatta seninle yattığı hakkında bile dedikodular çıktı. Beyda dedikodularla başa çıkmayı iyi biliyor.''

''Konuyu değiştir misin?" dedim sinir olmuş şekilde. "Pekala.. Ne konuşalım sen söyle. Mesela bugünkü kavgandan bahsedelim." dedi Eylül. Ardından kafama sert bir şaplak attı. "Okulun popüler kızı ile kavga ederken aklından ne geçiyordu?"

"Bana yaptığı fualler." dedim dürüstçe.

"Dayak yerkende bunları düşün olur mu?"

Ona tiksintiyle baktım. O kızdan kesinlikle korkmuyordum. Zengin züppenin tekiydi. Paranın herşeyi halledebileceğini düşünüyordu ama öyle olmuyordu. Para bir morarığı iyileştiremezdi.

Eylül ile ayrıldıktan sonra güzel bir kafa dinlemeye ihtiyacım vardı. Üstümü değiştirip mini televizyonuma bakındıktan sonra sıkılıp televizyonuda kapadım.

Biraz uzaklaşmak istediğimi farkettim. Herkesden.. herşeyden..

Altıma kırmızı kareli bir etek. Üzerime ise beyaz bluz ve asker yeşili ceketimi giydim. Ayağıma uzun bağcıklı botumu giydim ve cebime 20 lira ve cep telefonumu koyup odadan çıktım.

Caddelerde ilerlerken hava biraz daha soğudunu farkedip ceketimin fermuarını iyice çektim. Köşedeki pastaneye girip bir kaç tane cupcake aldım. Kadına parayı verip teşekkür ettikten sonra kutuyu alıp pastaneden çıktım.

Sokakta ilerlerken sokağa ardı ardı ardına siyah arabalar doldu. Kenara çekilip neler olduğunu anlamak için gizlice bakmaya başladım. Siyah arabalardan bir sürü takım elbiseli adamlar inip bir dükkanın önünde insan duvarı oluşturmuşlardı.

Tam ortadaki arabadan takım elbiseli kumral bir adam indi. Hızlı adımlarla dükkana girdi.

Telefonumu çıkarıp 110'u tuşladım. Ardından dükkandan bağırışma sesleri yükseldi.

"Sen bugünün sonunu görürsen, şanslı sayılırsın!"

Adam dükkandan çıktı ve etrafa göz atınca beklemediğim anda göz göze geldik. İstemsizce bir kaç adım gerilediğimi farkettim.

Adam bana gözlerini kısıp baktı. Kaç!  dedim kendi kendime. Hayatını düşünüyorsan, kaç!

Ama adam hiçbir şey olmamış gibi arabasına bindi. Nefesimi rahatlamış bir şekilde dışarı verdim.

Ardından rahatlama yeri olarak nitelendirdiğim yere geldim. Kalbimin deli gibi çarpışını hissettim. Bir tane cupcake alıp hızlıca bitirdim. Ardından diğerlerinide bitirdim.

Uçurumun korkunç görüntüsü bir yandan da çok hoştu. Kendimi çimenlere bırakıp gözlerimi sımsıkı kapadım.

Bir dürtülmeyle gözlerimi araladım. "Hey güzelim,  yaşıyorsun değil mi?"

Yerimden doğruldum ve ağrıyan boynumu tuttum. Bana hala bakan adama "Evet. Uyandırdığın için sağol." dedim.

Hava kararmıştı ve ileride ateş yakmış birkaç adam daha vardı. Adam kalkmam için elini uzattı. Tereddüt ettim. Ama ardından elini tutup ayağa kalktım.

MORFİNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin