1 🧜‍♂️

2.4K 158 41
                                    

Ailesini aylar önce kaybeden Jungkook odanın bir köşesinde oturmuş hâlâ unutamadığı ölüm sahnesini düşünüyordu.İnsanlar gerçekten çok zalim ve adaletsizdi.Bu yüzden su altı dünyasında yaşadığı için şükrediyordu.

"Ailemi ne kadar vahşice öldürdüler..." diye mırıldandı kendi kendine. Gözleri her saniye bu düşünceyle doluyordu.Bir yandan insanların bir gün bu sessiz adaya gelmesinden korkuyordu. İnsanlık dışı bir yaratık olduğu için onu avlayabilirlerdi.Eğer bu gerçekleşirse onun kaderi ailesinin sonu ile aynı olacaktı.

Düşünceli bir vaziyette, içinde sedef bulunan ıhlamur kabını açmış, annesinin bir zamanlar kendisine hediye ettiği inci kolyeyi çıkarıp boynuna takmıştı.Özlem duygusunu bu şekilde unutmak istiyordu.Ama ne yazık ki suda yaşadığı için incilerde koku kalmamıştı annesinden kalma bir hatıra.

Acısını unutmak için kayaların üzerinde dinlenmek istiyordu ancak krallığın hâlâ hüküm sürdüğü su altı dünyasında yirmi yaşın altındaki gençlere buna izin verilmiyordu.Bu onlar için çok tehlikeliydi. Hayati risk gerektiriyordu.

"Güneş neye benziyor acaba?" Jungkook odadan çıkıp yüzmeye başladığında tısladı."Ya Jimin'in gördüğü yıldızlar gerçekten benim gözlerime mi benziyor?"

Jimin on dokuz yaşında olmasına rağmen gizlice suyun yüzeyine çıkmıştı. Bu, Jungkook ve arkadaşı arasında büyük bir sırdı.Eğer kral bunu bilseydi ikisini de cezalandırırdı.Kralın kötü bir niyeti yoktu, aksine halkını acımasız insanlardan korumaya çalışıyordu.Yaşlandıkça ne kadar kötü biri olduklarına tanık olmuştu.

Jungkook, en yakın arkadaşı Jimin'in her zaman oturduğu mağaraya benzeyen alana geldi.Jimin oturmuş suyun yüzeyine çıkmak için çevrenin sakinleşmesini bekliyordu.

"Bu gece yine suyun üstüne çıkacak mısın?"

Kuyruğu sarı olan Jimin, doğuştan mavi kuyruklu olan arkadaşına heyecanla başını salladı.

"Ay gerçekten güzel mi?"

Soruya Jimin hiç şaşırmamış, yorulmadan, "Çok güzel!" demişti.Bu soruyu ilk kez duymuyordu, Jungkook her seferinde aynı şeyi soruyordu. Ancak buna rağmen Jimin'in cevap verme ve bu konu hakkında konuşma heyecanı asla bitmiyordu.

"Dün dolunaydı. Işık o kadar güzel ve göz kamaştırıcıydı ki! Sanki bir peri masalındaydım!"

Bu sözler Jungkook'un heyecanla ellerini çırpmasına ve tanık olduğu ailesinin korkunç cinayetini unutmasına neden olurken, "Ben de görmek istiyorum!" heyecanla bağırdı.

"Kapa çeneni, şimdi birileri duyacak, deli!" Jimin tısladı, parmakları gergin bir şekilde dudaklarına gitti hemen.Kendisine tatlı tatlı bakan çocuğa gözlerini devirerek, "Bu çok tehlikeli. Mümkün değil." dedi şefkatli bir tavırla.

"Eğer tehlikeliyse sen de gitme! Tamam mı?"

Arkadaşı dudaklarını büzerek konuşan çocuğa öfkeyle güldü.Her zaman tatlıydı ve onu ikna etmeyi başarmıştı.

"Ama sadece bir gece. Bir daha yukarı çıkmayacaksın, söz ver bana!"

Jungkook hızlıca başını salladı ve tatlı bir şekilde sırıtarak teşekkür etmek için sarışının etrafında yüzdü.İkisi de buna kıkırdamış, saatlerin bir an önce geçmesini dilemiştiler.Küçük sevinçten ağlayacaktı neredeyse.

Akşama kadar su yarışları yapan arkadaşlarıyla birlikte keyifli vakit geçirmiş,içlerindeki heyecanı dışarı atmaya çalışmıştılar.

Jungkook annesinin ruhunun aslında ne kadar huzursuz bir şekilde etrafta dolaştığını, her şeyin sadece bir gece için olmadığını bilmiyordu.Kötü şans onu yine her taraftan yakalamıştı bu gece için.

MERMAN~TAEKOOK 🧜‍♂️ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin